Agos gazetesi avukatları, gazete imtiyaz sahibi Serkis Seropyan ve yazı işleri müdürü Aris Nalcı hakkında "yargıyı etkilemeye teşebbüs etmek" iddiasıyla açılan davanın 29 Şubat'taki ilk duruşmasında, iki üyesinin "taraflı ve bağımsız olmadığını" savunarak mahkemeyi reddetmişti.
Yargılamayı aynı mahkeme üyeleri 16 Nisan'da sürdürecek
Ancak reddi hakim talebini ele alan İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi "hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek nedenler bulunmadığı" gerekçesiyle sanık vekillerin hakimin reddi talebinin reddine karar verdi.
Talebin reddedilmesi üzerine Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Nisan günü olarak belirlenen gelecek duruşmada yargılamayı sürdürecek.
"Aydın ve Yalçınkaya, müvekkillere tarafsız davranamaz"
Müdahil avukatlardan Fethiye Çetin, yargıçlar Metin Aydın ve Hakkı Yalçınkaya'nın eski sorumlu müdürü Arat Dink ve Seropyan'ı 301. maddeden mahkum eden mahkemede yer aldıklarını, bu iki üyenin gerekçeli kararda yer alan değerlendirmeleri dikkate alındığında Nalcı ve Seropyan hakkında tarafsız davranamayacaklarını savunarak iki yargıcı reddetmişti.
Çetin, 11 Temmuz 2007'de verilen mahkumiyet kararının gerekçesinde müvekkilleri için, "...Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşma faaliyeti içinde olan kişi...yıkıcı, sınır değişikliğine yönelmiş... terörün içine çeken.. coğrafi değişikline yönelen kişiler" olarak söz edildiğini, bu nedenle Aydın ve Yalçınkaya'dan tarafsız davranmalarının beklenemeyeceğini ileri sürmüştü.
Nalcı ve Seropyan 4,5 yıl hapisle yargılanıyor
Davada savcı, Hrant Dink'in "Ermeni soykırımı"nı tanıyan sözlerinden oğlu Arat Dink ve Seropyan'ın birer yıl hapisle cezalandırılması üzerine gazetenin 9 Kasım 2007 tarihli sayısında yayımlanan "Akıllı Tahta" başlıklı yazıda "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildiği"ni iddia ediyor. Nalcı ve Seropyan, TCK'nin 288. maddesiuyarınca ve 4,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyorlar.
Cezanın yorumlanmasına da hapis talebiyle dava
Suça gerekçe gösterilen yazıda, "..Meseleyi tarihçilere bırakmayı savunan Türkiye'nin bizzat yargı sisteminin ideolojisi ile kendisini nasıl ele verdiğini ve sözünü değersiz kıldığını da şimdilik önemsemeyelim..." deniyordu.
Yazıda, gazetede yayımlanan haberin "suç" oluşturma nedeninin yazının kendisi olmadığı, Türk halkının psikolojisi nedeniyle "suç" haline geldiği görüşüne yer verilmişti. (EÖ)