Depremin yıldönümü olduğu için değil, bir aile dostumuzun çocuğunun sünnet töreni için Adapazarı’ndaydık geçen hafta sonu. Oraya gitmek gündeme gelir gelmez, elimde değil, depremin üzerinde kaç yıl geçtiğini sormak geçti içimden...
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü adına, Nadire Mater temsilciyken, bundan 10 yıl kadar önce, gazeteci Işık Yurtçu’yu cezaevinde ziyaret etmek için buraya gelmiştik, birkaç kez.
Aklımda hareketli ama özellikle araç trafiğiyle keşmekeşin ve rutinin solukluğunun hakim olduğu bir şehir merkezi kaldı.
İki saat kalmak için hazırlıklarımızı yaptığımız sünnetin kutlandığı Çiftlik Izgara Restaurant’ın bahçesindeki serinlik, kararımızı değiştirdi. Dönüşümüzü ertesi güne bırakarak, "şirket" fiyatına bir otelde yer ayırttık.
Depremde yerle bir olan çarşı 2-3 katlı
Akşamı otelde geçirmemiz ayaklarımıza da iyi geldi. Sabah kahvaltısıyla da tam olarak kendimize geldiğimizde eşimle, uzun süre deprem ve başka olumsuz haberlerle izlediğimiz Adapazarı’nı bu fırsatla kendi gözlerimizle görmek için çarşıya indik.
Çarşıda çay bahçesindeki garson, çarşıdaki Çark Caddesi üzerinde bulunan tüm binaların depremde yıkıldığını söylüyor. İstanbul'u da vuran faciadan başımızı kaldırdıkça sarsıntıların İzmir ve Adapazarı'nı neye çevirdiği hala aklımızda, bizim de...
Cadde üzerindeki yeni yapılara baktığımızda ise deprem sonra bunların yerine iki veya üç katlı yapılara yer verildiğini görüyoruz.
Yerle bir olan Hükümet konağının yerinde otopark
Kentteki canlılık ve hoşluktan söz ettiğimizde garson, “Adapazarı imarı ve planlamasıyla yenilendi. Ayrıca, kentin dışında Karaman denilen bu kent kadar büyük başka bir yerleşim alanı kuruldu” diyor.
Eskiye göre kenti daha rahat ve canlı buluyoruz. Son gelişimizde cezaevine ziyaret izni almak için uğradığımız Hükümet Konağı’nın yerinde ise yeller esiyor. Arazinin bulunduğu yerde bir paralı otopark işletiliyor.
Yolun karşısına geçip yaşlıca bir kişiye sorduğumuzda, resmi kurumların bulunduğu bu binanın yerle bir olduğunu, geçici bir yerde faaliyet gösterdiğini ve Karaman denilen bölgede faaliyet göstermesinin gündemde olduğunu söylüyor.
Kent merkezi düzenli, trafikte kuralsızlık
Geçmişte gözünüzle gördüğünüz bir yapının yerinde olmadığını görememenin tuhaf hissiyle cadde boyunca yürümeye devam ettik. Yolların genişliği, her kentte yarım bırakılan çevre düzenlemelerinin göründüğü kadarıyla burada tamamlanmış olması dikkatimizi çekiyor.
Ama bir şey var ki o hiç değişmemiş: Trafikte kural tanımazlık! Adapazarı’na karmaşa katan otomobil sürücülerinin, kırmızı ışığa dikkat etseler dahi, şerit ihlali veya kent içi hız konusunda pek de kaygılı olmadıkları rahatlıkla görülüyor.
"Taksim'de olur da, burada olmaz mı" deyip vakitsizlikten insanıyla pek kaynaşmadığımız Adapazarı'nda bir Islama Köfte yemeyi kafamıza koyduk.
Yemeğin lezzetinden değil ama Adapazarı insanı bana geçen gelişlerime göre daha sıcak geldi. Bunda yeni kent yapılanmasının bir payı olabilir diye de düşünmüyorum değil. Gelip, görmeye artık daha istekliyim. (EÖ)