* Fotoğraf: Utku Ucrak - Bursa / AA
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Bursa Adalet Bölge Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, “Makul sürede adil kararı veren bir yargısal işleyiş, milletimizin yargıdan temel beklentisidir” dedi.
Bakan Gül, adliyelerle ilgili de “Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini, adalete kavuşacağını bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes en saygın muameleyi görmelidir” dedi.
“Vatandaşı temsil eden avukatın da en saygın ve nazik muamele görmesi aynı şekilde hakkıdır. Yargının bu anlamda avukat, hakim, savcıyla beraber adalet binasını ayakta tuttuğunu unutmadan iş birliği, diyalog içerisinde dinlenme hakkını en güzel şekilde sağlayarak gerçekleştireceğine inancımız tamdır.”
“Adaletin yegane tecelligahı mahkemelerdir”
Bakan Gül, bazı davalarla ilgili toplumdaki hak arayışlarına da değindi:
“Şüphesiz, bir hukuk devletinde yargı yetkisinin münhasıran yargıya ait olması kadar doğal bir durum yoktur ama bazen bu temel kaideyi hatırlatmak durumunda kalıyoruz. Adaletin yegane tecelligahı adliyelerdir, mahkemelerdir. Yargı yetkisini hiç kimse paylaşamaz.
“Ancak toplumun hassasiyet gösterdiği bazı olaylarda bu hassasiyeti kullanarak, yargı yetkisini etki altına almaya dönük söylemlere tanık olabiliyoruz.
“Hepimizin müşterek duygularına, ortak vicdanına hitap eden olayların soruşturma veya davalarını, bağımsız ve tarafsız yargıyı yıpratma kampanyasına dönüştürme girişimlerini asla kabul etmeyiz.”
“Dosyayı yargı mensubundan daha iyi bilemez”
Yargı kararlarının eleştiriden münezzeh olmadığını belirten Gül, yargı kararlarının eleştirilirken hakimin, savcının dosya kapsamında yasaları uygulamakla vazifeli olduğunun hatırdan çıkmaması gerektiğini söyledi.
Bakan Gül, yargının ancak delille karar vereceğini dile getirdi:
“Emin olun kimse o dosyayı aylarca araştıran, didik didik okuyan, kolluğa müzekkereler yazan, delil kovalayan, gecesini gündüzüne katıp bir sonuca varan yargı mensubundan daha iyi bilemez.
“Kendisi de bir anne, baba, eş, kardeş olan yargı mensubunun sanki bu vasıflardan hiç haberi yokmuş gibi hedefe oturtulmasını insaflı bulmadığımızı açıkça ifade etmek isterim.
“Doğru bilgiye dayanan yapıcı eleştiri yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her zaman destek olur, güç verir. Ancak adalet duygusu gibi yüce bir değerin etkileşim ve spekülasyon unsuru olarak kullanılmasını ise yapıcı eleştiriden tefrik ediyoruz.
“Bu noktada, 'yargıyı yargıya bırakın işini yapsın' diyoruz. Yargısız infaza herkes için karşı çıktığımız gibi yargının da yargısız infazını asla kabul etmiyoruz. Yargıyı yargıya bırakacak bir hukuk kültürünü medyasıyla, siyasetiyle, akademi ve sivil toplum kuruluşlarıyla hep beraber oluşturmamız gerekmektedir.
“Yargının kendi bağımsız ve tarafsız mecrasında işlemesi, hataların da o mecrada düzeltilmesi, temel kuraldır, vazgeçilmez ilkedir.
“Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız. Ancak eksik, hatalı karara karşı bir itiraz yolunun, bir düzeltme mekanizmasının olduğunu, hukuk düzeni içerisinde olduğumuzu da asla unutmamamız gerekmektedir.” (AS)