Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının kısıtlanması gerektiğini iddia etti.
Gölbaşı Hakimevi'nde medya kuruluşlarının Ankara temsilcilerine yönelik basın brifinginin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tunç "Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının sınırlandırılmasını" savundu.
"Anayasa Mahkemesi'nin
Can Atalay kararına uyulacak"
Anadolu Ajansı'nın haberine göre Bakan Tunç, Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Gezi Davası'ndaki mahkumiyetinin kesinleşmesi öncesinde milletvekilliği dokunulmazlığını kazanmış olması dolayısıyla serbest bırakılmasına yönelik Anayasa Mahkemesi'ndeki bireysel başvurusu konusundaki soruyu "Anayasa Mahkemesinin (AYM) vereceği karar elbette ki kesin olur. Yani uyulması gerekir." diye yanıtladı.
Tunç "Anayasamız ortada, suç ortada, deliller ortada. Yargıtay bütün maddi vakayı belirlemiş, delilleri ortaya koymuş. Tüm bunları takdir edecek olan Anayasa Mahkememizin değerli üyeleri" dedi.
"Yargıtay kararı TBMM'ye gelirse,
ona da uyar milletvekilliğini düşürürüz"
Ancak Adalet Bakanı, sözü daha sonra AYM'nin "hatalı" olduğunu söylediği kararlarına getirdi. Tunç, bunların hangileri olduğunu belirtmeden, "Geçmişte hatalı kararları olmadı mı Anayasa Mahkememizin? Oldu." dedi. Ardından "Maddi vaka, suç bakımından bunu nitelendirmesinin kesin kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi vermiş durumda." diye ekledi.
"Bu karar da uyulması gereken bir karar. Eğer bu karar Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilirse, Genel Kurulu'nda okunmasıyla milletvekilliği düşüyor."
"Bireysel başvuru hakkı sınırlanmalı"
Adalet Bakanı, "Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun yeniden düzenlenmesi konusunda bir çalışma olup olmadığına" yönelik bir soruya karşılık "Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun sınırlarının çizilmesi noktasında bir çalışma yapılması gerekir." dedi.
Bakan Tunç, "Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında bir yüksek temyiz mahkemesi gibi kararlar al[dığını]" ima etti.
Tunç "Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında [...] bireysel başvuruyla alakalı aksayan hususlar[ın] özellikle sistemimize zarar verecek noktaya varmadan bir düzenleme yap[ılması gerektiğini]" iddia etti.
Bakan yargının kamusal alanda
"denetlenmesinden" rahatsız
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kamuoyunu yakından ilgilendiren davaların sosyal medyada tartışılmasından duydukları rahatsızlığı dile getirdi.
Bakan bazı dava süreçlerinde yargılamaya bile başlanılmadan sosyal medyada "yargılamanın başladığı ve hüküm verildiği"ni ve "Türkiye'de sosyal medya mahkemesi [olduğunu]" iddia etti. Sosyal medyanın ısrarlı takibiyle yargı önüne getirilen "çocuk istismarı" davalarında mağdur çocukların değil istismarcılıkla suçlanan yetişkinlerin "hakları"nı hatırlatan Tunç Kamuoyunda "Elmalı Davası" olarak bilinen çocuk istismarı iddiasına ilişkin davada sosyal medya paylaşımlarının doğru olmadığının anlaşıldığını iddia etti.
Çocuk Vakfı’ndan çocuğa yönelik cinsel istismarla yüzleşme çağrısı
Bakan, Ankara'nın "Kırmız Bülten"lerinin
dünyada saygı görmediğini itiraf etti
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Bakan Tunç, kırmızı bültenle alakalı "bazı taleplerin" İnterpol tarafından sonuçsuz bırakıldığını da bildirdi. Bugüne kadar adli makamlarca 2 bin 100 kırmızı bülten talebinin bakanlığa iletildiğini ifade etti. Tunç, bu kapsamda 112 ülkeye 1.387 iade talebi yapıldığını, sadece 3 tanesinin kabul edildiği, 374 talebin ise reddedildiğini söyledi.
"50+1 barajı değişmeyecek"
Yılmaz Tunç son zamanlarda kamuoyunda tartışılan "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili 50+1'in 40 artı 1'e, 2 dönemin 3 döneme değiştiril[eceği]ne ilişkin bir düşünce veya çalışma[ları olup olmadığına ilişkin" soruya da olumsuz yanıt verdi.
Tunç, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en önemli özelliği, yarıdan fazlanın oyunu almak. Son tura kalındığında zaten mecburen 50+1 oluyor. İki turlu bir seçimden bahsediyoruz. Diğer türlü tek turlu parlamenter sistemin özelliğine dönen bir sisteme dönmüş olur. Bu konuda herhangi bir tartışma söz konusu değil." dedi.
(AEK)