Bingöl Üniversitesi öğrencileri açlık grevinin 9. gününde.
23 Şubat’ta yedi öğrencinin başladığı grev altı gün sonra 15 öğrenciye devredildi.
Dört talepleri var; polis üniversiteye istediği zaman girmesin ve öğrencilere saldırmasın; haksız yere verilen uzaklaştırma, kınama ve uyarı cezaları kaldırılsın; demokratik ve yasal hakkımız olan basın açıklaması için izin alma zorunluluğumuz olmasın; üniversitedeki özel güvenlik güçlerinin öğrenciler üzerindeki baskılarına son verilsin.
Talepleri sorunlarının ne olduğuna da işaret ediyor. bianet’e konuşan grevdeki öğrenciler disiplin soruşturmaları ve uzaklaştırma cezalarından söz etti, üzerlerinde baskı olduğunu anlattı.
Üniversitenin öğrenci işlerinden sorumlu rektör yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çiftçi ise öğrencilerin iddialarını yalanladı.
Çiftçi taleplere ilişkin; “Öğrencilerimiz yasa dışı yola başvurmadıkça polis kampüse giremez; cezaların kaldırılması söz konusu değil ama mahkeme yolu açık, basın açıklaması yasal olduğu sürece bizim hiçbir şey yapma hakkımız yok, yasa dışı slogan atmasınlar, pankart asmasınlar, meşru sınırlar içinde yapabilirler, özel güvenlik görevlilerinin öğrencilere gayrı hukuki şeyleri olduğunda öğrencilerin yanındayız, bize dilekçeyle şikayette bulunsunlar” dedi.
Öğrenciler 200 öğrencinin daha greve başlamak istediğini, üniversite yönetiminden gelecek yanıta göre ya dönüşümlü olarak greve devam edeceklerini ya da 200 kişi birlikte greve çıkacaklarını söyledi. Çiftçi ise öğrencilerin kendileriyle iletişime geçmediğini, istedikleri takdirde görüşebileceklerini söyledi.
Açlık grevine karşı bugün okulda boykot var. Öğrenciler katılımın yüksek olduğunu, üniversite önünde TOMA beklediğini anlattı. Çiftçi, “Boykot kendini hissettirmediğini”, “yasal çerçeve içinde tedbir aldıklarını” söyledi.
Basın açıklamaları, disiplin cezaları
Öğrenciler taleplerde işaret ettikleri sorunlara ilişkin yaşadıklarını bu örneklerle anlatılar:
“Eyleme katılanların ailelerine yazı gönderildi”
Bingöl Üniversitesi Öğrenci Derneği’nden bir kadın öğrenci açlık grevine giden süreci anlatırken 25 Kasım’da izin alınarak üniversitede yapılan kadına şiddete karşı eylemi sonrasında yaşadıklarını örnek gösterdi.
“Üniversitede yapılan basın açıklamasının ardından üniversite tarafında eyleme katılanların ailelerine ‘haberiniz olsun siyasi eylemlere katılıyor’ diye belge gönderildi.”
“Anmaya katılanlar fişlendi”
2009'da Demokratik Toplum Partisi'nin kapatılmasının protesto edildiği eylemlerde öldürülen Dicle Üniversetesi Fen Fakültesi öğrencisi Aydın Erdem için yapılan anmaya katılanlara ise soruşturma açıldığını ve bir süre sonra kınama ve uzaklaştırma cezalarının gelmeye başladığını söyledi.
“Bana da ‘bu yolu değil diğerini kullandın’ denilerek eğitim öğretimi engelleme gerekçesiyle, kınama cezası verildi. Halbuki öğle arasıydı, hiç ders yoktu.”
“Bundan sonra her şiddet eylemi bu anmaya katılanlara yüklendi. Bingöl’de olmayanlara bile soruşturma açıldı. Bir nevi öğrenciler fişlendi. 20’ye yakın öğrenci uzaklaştırma cezası aldı, sayının 50’yi bulduğu söyleniyor.”
“Savcının kararını rektör bozdu”
Bingöl Üniversitesi öğrencisi 11 kişinin evlerine yapılan sabah baskınıyla gözaltına alınması ve dördünün tutuklanması da öğrencilerin gündemindeki başka bir olay.
Grevdeki öğrencilerden Halil Kaya, “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla 25 Aralık’ta terörle mücadele ekiplerince gözaltına alındıklarını ancak daha sonra “okul içinde birini darp etme” gerekçesiyle tutuklandıklarını söyledi.
“Darp esnasında bir alışveriş merkezinde olduğumu gösteren kamera kayıtlarının sunulmasıyla bir hafta sonra serbest kaldım. Ancak savcının kararını rektör bozdu, görüntüleri göstermeme rağmen iki yıl uzaklaştırma cezası verdi. Okula giremiyorum. Mahkemeye başvurdum, sonucu bekliyorum.”
Polis, özel güvenlik birimi görevlileri
“Kahve içerken silahları masada”
Kadın öğrenci sivil polislerin sürekli okulda olduğunu, üniformalı polislerin de iki hafta okula girdiğini anlattı.
“Kantinlerde dolaştı. Kahve içtiğimiz yerde silahını masaya koyup kahve içip gülümsüyordu. Eğitim Sen ve İnsan Hakları Derneği yönetimle görüştü. Yönetim polisi bir gün okula almadı, ikinci gün aldı.”
Öğrenci, gözaltılar ve disiplin cezalarının ardından üniversite önünde yapılan ve İHD, Eğitim Sen üyelerinin de katıldığı basın açıklamasına polisin uyarmadan biber gazı ile saldırdığını söyledi.
“O sürede Bingöl ülkü ocakları başkanı, öğrenci olmamasına rağmen okula girdi. Ülküde birlik gecesi için hocalarla toplantı yapmış. Sınıflarda bu geceyi duyurmuş. Öğrenci yapsa soruşturma açılır. Yeşil kod adlı Mahmut’u tanıyor musunuz diye öğrencileri tehdit etmiş, öğrenci olmadığını söyleyenlere bıçak çekmiş.”
“ÖGB ‘Teröristleri barındırmayacağız’ diyor”
Özel güvenlik birimi (ÖGB) görevlileriyle ilgili ise “Yurtsever öğrenciler geçince ‘kafalarını keseceğiz, bu teröristleri barındırmayacağız” dediklerini söyledi.
“Kadın öğrencilere yönelik küfürvari konuşma, kadın ve erkek öğrencileri coplama gibi uygulamaları var.”
Rektör Yardımcısı: Mana veremiyoruz
Rektör Yardımcısı Mehmet Çiftçi öğrencilerin iddialarını yalanladı. Öğrencilerin açlık grevine başlamaları dolayısıyla üzgün olduklarını söyleyerek “Bu kararı almalarına mana veremiyoruz. Öğrencilerimize baskı yapmıyoruz. Öğrenciler öğrenciliğini yaptığı sürece ne polis girer ne disiplin cezası olur hiçbir şey olmaz. İnşallah sağduyulu davranıp eyleme son verip eğitimlerine devam ederler” diye konuştu.
Öğrencilerin “üniversiteye gelen misafiri darp ettiğini”, “kendini polisin yerine koyup asayiş sağladığını” iddia ederek “Öğrencileri tehdit ediyorlar, buradan gidin diyorlar. Kaç öğrenci kaydını sildirdi. Bunlara göz yumarsak Bingöl’e kimse gelmez” dedi.
“Cezaların kalkması mümkün değil”
Çiftçi, disiplin cezaları ile ilgili “öğrenciler son iki aydır YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ne göre suçlar işledi. Bu suçlardan dolayı soruşturma açıldı ve suçun karşılığı olarak görünenin bir altındaki cezanın verildi” dedi. 11 öğrencinin uzaklaştırma cezası aldığını söyledi.
25 Kasım eylemine ilişkin “İzin verdik ama YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde suç olan şeyleri yapmamak kaydıyla verdik. Yasadışı pankart, yasadışı slogan… PKK eylemine dönüştü. İzinsiz afiş astınız mı karşılığı kınama cezasıdır” dedi.
Basın açıklamaları için “İzin alma şartları yok. Açıklama yaparken yasadışına çıktılar mı karşılarında polisi bulurlar” dedi.
Cezaların kalkması talebini “Mümkün değil. Geri dönüşü söz konusu değil. Mahkeme yolu açık, gidebilirler. Kimsenin suçsuz yere ceza almasını istemeyiz” diye yanıtladı.
“Polisimiz olayın büyümesini engelledi”
Çiftçi, öğrencilerin ülkücü olduğunu söylediği kişinin “misafir olarak okula geldiğini ve darp edildiğini” öne sürdü ve “Bu olayların ardından polisin girmesine mecbur kalındı” dedi.
Öğrencilerin okul önünde gaz kullanıldığına ilişkin anlatımına “güvenlikçilerimize taşla saldırdılar. Polisimize teşekkür ediyoruz, olayların büyümesini engellediler” dedi.
"Polisi engelleyemezsiniz, yasal çerçevede her yere girebilir"
Sivil polis ve ÖGB’lere ilişkin iddiaları şöyle yanıtladı:
“Sivil polisleri öğrencilerimiz yanlış anlıyor. Türkiye’nin her yerinde var olmak zorundalar. Sadece bu öğrenciler için değil uyuşturucu için de gelir. Polisi engelleyemezsiniz, yasal çerçevede her yere girebilir.”
“Öğrencilerimiz yasa dışı yola başvurmadığı sürece polis kampüse giremez. Rektör çağırmadıkça kampüse girmiyor. Yalnızca o misafirin darp edilmesi sonrası savcının emriyle girdi.
“Bizim ÖGB’lerin silahları da yok garibanların, böyle bir şey yapmaları mümkün değil. Öğrencilerimize en ufak hakaret olduğu zaman okul yönetimi var. Dilekçe yazsınlar gereği yapılır. Kendileri halletmesin. Her zaman öğrencilerimizin yanındayız. Öğrencilere kimse böyle bir şey yapamaz, yapma cesaretini de bulamaz.” (BK)