Sönmezoğlu, ABD'nin böyle bir manevraya yönelmesini, bölgesel sorunlara bölgesel örgütlerle çözüm arama isteğine bağladı, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin onayı olmadan bu manevranın "zorlama" olacağını savundu.
Engin, ABD'nin tutumunun etkili olmayacağı görüşünde, durumu "Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasıyla etkisizleşen NATO'ya yeni bir iş bulma çabası" olarak değerlendirdi.
Hükümetin savaş konusundaki kararsızlığını "birçok kesimin baskısı altında olmasına" bağlayan Sökmen ise, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Tuncay Özilhan'ın "hükümet istese kamuoyuna destek vermek zorunda olduğunu anlatabilir" sözlerini inandırıcı bulmuyor.
Güvenlik Konseyi olmazsa işlevsiz kalır
"Eğer BM Güvenlik Konseyi savaşın aksine karar alırsa o zaman NATO'nun bu türden bir uygulama içerisinde olması normal olmaz. Çünkü o zaman bir BM organının kararına aykırı davranılmış olur."
BM onayı olmadan bu durumun ABD'ye bir avantajı olmayacağını söyleyen Sönmezoğlu, yine de NATO'nun desteğini almanın BM'nin de aleyhte bir karar almasını zorlayabileceğine dikkat çekiyor.
NATO ile Türkiye'yi etkilemeye çalışıyor
Gazeteci- Yazar Aydın Engin ise ABD'nin bu tutumunu etkili olacak bir manevra olarak görmüyor, durumu Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla etkisizleşen NATO'ya yeni bir iş bulmaya çabası olarak değerlendiriyor.
"Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra NATO fonksiyonsuz kaldı. NATO'ya yeni bir görev arıyorlar. Bu görev komik ölçülere varıyor bazen. ABD, şimdi NATO'nun işsiz kalmasından yararlanarak Irak'ta işlemeye hazırlandığı suça NATO'yu bulaştırma çabasında. ABD'nin bu manevrası bu suça Türkiye'yi ve Batı Avrupa ülkelerini de dahil etme çabası."
Aydın'a göre ABD, NATO gibi büyük bir örgütü yanına çekerek NATO üyesi Türkiye'yi de savaşa çekme uğraşında.
Eskimiş polis taktiği
Aydın, ABD'nin Irak'a saldırmak için giriştiği son manevraları "eskimiş polis taktiklerine" benzetiyor:
"Ve eğer Irak'ın elinde kitle imha silahı olsaydı ABD istihbaratı iğnenin deliğinden bulup silahlarını çıkarırdı. Eğer bundan sonra bir imha silahı bulduk derlerse, eskimiş bir polis tekniği vardır, yakalamak istediklerinin cebine esrar koyar, öyle yakalarlar."
Sökmen: Büyük baskı var ama umutluyum
Savaş'a Hayır platformu üyelerinden yayıncı Müge Gürsoy Sökmen de hükümetin şu an içinde bulunduğu kararsızlığı bir çok kesimin baskısı altında olmasına bağladı, fakat tüm bunlara rağmen Türkiye'nin savaşa girmemesi konusunda umutlu olduğunu belirtti:
"Savaşa karşı ilk defa bu kadar kitlesel bir tepki veriliyor. Hükümete hem seçmeni hem diğer kesimlerden büyük bir baskı var oluyor. Dolayısıyla da hükümetin bu tepkileri görmezden gelmesinin o kadar da kolay olmayacağını düşünüyorum."
Sökmen, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Tuncay Özilhan'ın "hükümet istese kamuoyuna destek vermek zorunda olduğunu anlatabilir" şeklindeki açıklamasına da karşı çıkıyor, bunun artık kolay olmadığını savunuyor:
"Bunlar kamuoyunun ikna edilmesinin hızlı olabileceğini düşünüyor. Ama bu olmayacak. Çünkü bu ilk değil ikinci bir savaş. İnsanlar yaşanan zararların farkında. Bir koyup üç alma politikasının nelere yol açtığını herkes biliyor. O yüzden şimdi herkes eskisinden daha tecrübeli."(HA)