"ABD -İsrail ilişkileri değişmediği sürece Türkiye -İsrail ilişkileri de kopmaz. Yeni askeri anlaşmalar yapılması da ancak İsrail hükümeti değişirse mümkün olabilir."
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu'na ait olan bu sözler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'na yönelik "O gelirse, ben gelmem" sözlerine karşın ABD-İsrail ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda Türkiye-İsrail ilişkilerinin sona ermesinin mümkün olmadığını anlatıyor.
bianet'in görüştüğü Keleşoğlu, Başbakan'ın "Mavi Marmara" olayıyla ilgili İsrail'den özür dilemesi ve tazminat ödemesi taleplerini birçok yerde yinelediğini anımsatarak "Ama İsrail özür dilemez. Bu da Türkiye'yi zorluyor" dedi.
Akdeniz İklim Değişikliği Zirvesine katılmama kararı alan Erdoğan'ın "o gelirse ben gelmem" tavrının dış politikada yerinin ne olduğunu anlatan Keleşoğlu, iki ülke arasındaki temsilin bundan sonra Başbakanlık yerine Bakanlık düzeyinde yapılabileceğini belirtti.
Keleşoğlu, yarın akşam (21 Ekim) Atina'ya gidecek olan Erdoğan'ın "bölgesel liderlik arzusu olan bir ülkenin başbakanı olarak uluslararası toplum nezdinde itibar görmemesinin kendisini kızdırdığını ve zorladığını" söyledi.
Türkiye-İsrail ilişkilerinin kopması ABD'ye bağlı
Keleşoğlu, Yunanistan'daki Skai televizyonu ve Kathimerini gazetesine konuşan Erdoğan'ın "İsrail'in Ortadoğu'da Türkiye gibi en önemli dostunu kaybetmek üzere olduğunu" belirtmesine karşın iki ülke ilişkilerinin bitmesinin söz konusu olamayacağına dair şu nedenleri gerekçe gösterdi:
"İki ülke arasındaki ilişkiler elbette zedelendi. Mavi Marmara olayının ardından İsrailliler Batman'daki üslerde Heron'ları (insansız savaş uçağı) kullanan personellerini geri çektiler. Ama iki ülke arasındaki güvenlik ilişkisi istikrarlı bir şekilde sürüyor.
"Türkiye- ABD ilişkileri stratejik olarak sürdüğü sürece, Türkiye, İsrail'le ilişkisini bir şekilde sürdürür. Çünkü Ortadoğu'daki Amerikan politikaları İsrail'in desteklenmesine dayalı.
"Elbette İsrail ile ilişkiler hiçbir zaman 1990'lı yıllardaki düzeyine gelemez. Çünkü o bir konjonktür eseriydi ve o konjonktür değişti.
"ABD -İsrail ilişkileri değişmediği sürece Türkiye -İsrail ilişkileri de kopmaz. Yeni askeri anlaşmalar yapılması da ancak İsrail hükümeti değişirse mümkün olabilir."
Türkiye'nin bölgede "yumuşak gücü" artıyor
* Eğer PKK ile silahlı mücadele bitmezse İsrail ile ilişkiler de devam eder. Çünkü Türkiye, PKK ile savaşta silahlarını ABD'den değil İsrail'den alabiliyor.
* 2002'de tüm Türkiye'nin ihracatı içerisinde Ortadoğu'ya yapılan ihracatın oranı yüzde dokuz iken 2009'da yüzde 18'e çıkıyor. Vizelerin kaldırılması, Suriye ile ilişkilerin düzelmesi, nüfus hareketliliği ve ticaret hareketlilik bunlara neden oldu. Bütün bunlar bir bağımlılık ilişkisi yaratıyor. Türkiye'nin bu anlamda bölgede "yumuşak gücü" artıyor. (BT)