Avrupa Parlementosu (AP) Yeşiller Eşbaşkanı Rebecca Harms ve Heinrich Böll Vakfı Temsilcisi Ulrike Dufner gazetecilerle İstanbul'da biraraya geldi. Harms ve Dufner, Türkiye'deki basın özgürlüğü ihlallerini gazetecilerden dinledi, insan hakları alanındaki ilerlemelerin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) giriş sürecindeki önemini vurguladı.
Harms, Yeşiller olarak AB'nin genişlemesini desteklemediklerini, çünkü bu genişlemenin ülkelerin insan hakları temelindeki iç problemleri çözülmeden gerçekleştiğini ifade etti.
"Bazı ülkelerin temel haklar konusunu ele alış şekli gerçekten garip. AB üyeliği, paylaşılan ortak değerler anlamına gelmiyor. İtalya ve Macaristan'ın üyeliklerinde bunu görüyoruz. Macaristan'ın basın özgürlüğü ve anayasal boyutta ciddi problemleri var."
"Müzakereler hak ihlallerinin çözümüne katkıda bulunsun"
Bu şekilde bir genişlemeyi desteklemiyor olmalarının yanısıra, AB'ye giriş müzakerelerinin insan hakları sorunlarının iyileştirilmesi ve çözümü anlamında yapıcı olabileceğinin de altı çizildi.
"Öncelikle müzakereler ve gelişmeler arasındaki ilişkiyi kurmalıyız. AB giriş müzakerelerinin sorunların çözülmesi anlamında gelişmeler sağlamasını umuyoruz. Türkiye'nin AB'ye girmesinin yolu da insan hakları ve basın özgürlüğü koşullarının iyileştirmesinden geçiyor."
Türkiye'nin insan hakları alanında iyileştirmeye gitmek yerine sadece AB'ye girmek-girmemek üzerinden bir tartışma yürütmesinin müzakere süreci için olumlu olmadığını söyleyen Harms, "Türkiye AB üyesi olmak istiyor ama bedelini ödemek istemiyor. Tek derdi AB üyesi olmak" dedi. Harms, sürecin ilerlememesinin, hükümetin "AB bizi istemiyor" demesini kolaylaştırdığını da ifade etti. Buluşmada, AB müzakere sürecinin önündeki bir diğer engelin de Fransa, Almanya ve İtalya'da sağ kanattan partilerin iktidarda olması olduğu da belirtildi.
"Hükümet sivil toplumla görüşmüyor"
Harms ve Dufner, Türkiye'de insan hakları, kadın hakları, ifade özgürlüğü, çevre ve diğer birçok konuda faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşunun varlığından haberdar olduklarını, ancak dün (18 Mayıs) bu örgütlerle yaptıkları görüşmede "iç meselelerin çözümünden sorumlu olan başbakanın bir kere bile sivil toplumla görüşmediğini" öğrendiklerini anlattı.
"Sorun hükümeti itekleyecek bir güç olmaması. Bizce, Türkiye'de bunu sivil toplum kuruluşlarının yanısıra medyanın yapması çok önemli. Ayrıca askıdaki üyelik müzakerelerine karşı hep beraber hareket etmeliyiz."
Türkiye'nin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Sözleşmesi'ni imzalamasının üzerinden kadın mücadelesinin kazanımlarından bahsedilirken, "yasaların değişmesinin insan hakları ihlallerinin son bulduğu anlamına gelmediğinin" de altı çizildi.
Türkiye'nin büyüyen problemlerini Avrupa gündemine taşımak gerektiğini söyleyen Harms, asıl sorunun "Sorunların birbiriyle bağlantısı nedir ve müzakere süreci sırasında nasıl çözülebilir?" olduğunu söyledi.
Harms ve Dufner, dün Heinrich Böll Stiftung Derneği'nin düzenlediği "Nükleer Enerji Masalı" başlıklı panelde sivil toplum temsilcileriyle biraraya gelmişti.(ÇT/EÖ)