Avrupa Birliği'nin 2010 Ekim/2011 Ekim dönemini kapsayan İlerleme Raporunda "kadına" geniş yer veriliyor. Raporda cinsiyet eşitliği ve kadın haklarında sınırlı bir ilerleme olduğu belirtiliyor ve aşağıdaki noktalara dikkat çekiliyor:
Kadınların işgücüne katılımı 2009'da yüzde 26'dan 2010'da yüzde 27.6'ya yükseldi.
İlköğretimde cinsiyet ayrılığı azalmaya devam etti.
2011 seçimlerinde kadınların parlementoya katılımı yüzde 9'dan yüzde 14'e yükseldi.
Yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının atanmasından beri kadın sivil toplum örgütleriyle ilişkiler gelişti. Yine de cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddetle mücadele, namus cinayetleri, erken yaşta evlendirme konusunda Türkiye'nin aşması gereken zorluklar var.
Anketler kadınların siyasete katılımının artması için geniş bir kamu desteği olduğunu gösteriyor olsa da kadınların siyasette, idari pozisyonlarda, siyasi partilerde ve sendikalarda temsili sınırlı.
TBMM Komitesi raporları, erken yaşta evliliklerin fakirlik ve eğitimsizlikle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor ve gelenekler ve dini yanılgılara işaret ediyor.
Kadın istihdamı ve eğitim
Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü raporları, kadınların görece daha yüksek oranda çalıştığı eğitim sektöründe kadınlarla ilgili raporu, okullardaki idari pozisyonların sadece yüzde 9'unda kadınların çalıştığını gösteriyor. Yüksek eğitim kurumlarında ise rektörlerin yüzde 5'i, dekanların yüzde 15'i kadın.
Kadınların üçte biri kayıt dışı ve ücretsiz aile işlerinde çalışıyor. Kadınların iş sahibi olmasına yönelik fonlar ise yetersiz kalıyor. İş pazarı ölçütlerinin ve meslek eğitimlerinin cinsiyet temelli ayrımcılıktan sakınacak şekilde tasarlanması gerekiyor. Araştırmalar beyaz yakalı kadınlar arasında işsizliğin arttığını gösterirken, işe alımlarda ayrımcılık uygulandığı bildiriliyor.
Erkeklerin işgücüne katılımı yüzde 70 civarındayken; kadınlarınki yüzde 30'un bile altında.
Genç ve kadın istihdamında gerçekleşen artış, ekonomik şartların geliştirilmesi için yeteri kadar etkili değil.
Kadın istihdamı ve işgücüne katılım ise düşük oranda artarak sırasıyla yüzde 26.6 ve yüzde 29.8'e yükseldi.
Ortaeğitimde cinsiyet ayrılığı arttı. Okul kitaplarından toplumsal cinsiyete dayalı önyargıların çıkartılması arzu edildiği oranda sonuç vermedi. Toplumsal cinsiyet tektipleştirmesi medyada devam ettiriliyor.
Kadın istihdamını engelleyen tektipleştirme ile savaşmak ve kadınların uygun fiyatlı çocuk bakım olanaklarına erişimi için daha fazla çaba gösterilmeli.
Kadına yönelik şiddet
Kadınlara yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığı gözlendi. Birçok kadın, polisin onlara korunma konusunda yardım etmek yerine şiddet uygulayıcılarıyla barıştırmaları için ikna etmeye çalıştığını, savcılık ve mahkemelerin kadınların korunma başvurularında kararları yavaş aldığını ve gereksiz deliller talep ettiğini bildirdi. Yargı, sağlık ve emniyet personelinin farkındalıklarını arttırmak için eğitime ihtiyaç var.
Parlamento'daki Kadın ve Erkek Eşitliği Komisyonu' nun kadınlara iş yerinde uygulanan mobbing'in önüne geçilmesine dair aldığı kararların uygulanması etkinleştirilmeli.
Yasalar 50 binin üzerinde nüfusa sahip belediyelerin kadın sığınmaevleri açmasını öngörmesine rağmen, bu konuda ihtiyacı giderecek gerekli önlemler alınmıyor. bu durum mağdurları riske atıyor. Sığınmaevleri ve belediyelere bu konuda yaptırım uygulanmıyor. Sığınmaevlerinden ya da benzer sosyal yardımlardan ayrılan kadınların takibi yapılmıyor. Kadınlar için yerel hizmetlerin ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor.
Kadınların ve çocukların da dahil olduğu mahkumların büyük bir kısmının yasal yardıma ve adalet sistemine erişimi çok kısıtlı.
Cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle ilgili ulusal eylem planının uygulanmasında insan kaynakları ve ekonomik kaynakların yetersizliği gözleniyor. Başbakanlık sirkülerinin de geliştirilmesi gerekiyor. Ulusal eylem planlanları ve sirkülerler bağlayıcı nitelik taşımıyor ve ülke genelinde uygulanmıyor. Toplumsal cinsiyet sorunları kanun yapıında ve kamu idarelerinde birincilleştirilmeli.
Tanınmış kişilerin açıklamaları ve mahkeme kararları, kadınları taciz, tecavüz ve şiddet vakalarında kıyafetleri veya davranışları nedeniyle kısmen sorumlu tutuyor.
Resmi rakamlara göre, 2003'te 83; 2004'te 164; 2005'te 317; 2006'da 663; 2007'de 1011; 2008'de 806 ve 2009'un ilk altı ayında 953 kadın öldürüldü. Bu artışın bir kısmı, bu konudaki raporlamanın artmasıyla bağlantılı olsa da, Türkiye'nin yüzleştiği durumu betimlemekte.
Bağımsız kadın örgütleri, diğer sivil toplum kuruluşları gibi ekonomik sıkıntılarla karşılaşıyor.
Toplamda, kadın haklarının korunması, cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda aşılması gereken ciddi zorluklar var. Kadın haklarını garantileyen yasal çerçeve mevcut olsa da, yasal düzenlemelerin siyasi, sosyal ve ekonomik gerçekliğe dönüştürülmesi için daha fazla çaba sarfedilmesi gerekiyor. Namus cinayetleri, erken ve zorla evlendirmeler, kadına yönelik şiddet çok ciddi problemler olarak varlığını sürdürüyor. Kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda polis başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin farkındalığının ve eğitimin arttırılması gerekiyor.(IK/ÇT)