Avrupa Komisyonu'nun "2011 Türkiye İlerleme Raporu" açıklandı, raporda Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Davası'na ve tutuklamalara geniş yer ayrıldı.
Raporda, yargının işleyişiyle ilgili endişelerin; Nisan 2008'de başlayan ve 2 binden fazla siyasetçi, insan hakları savunucusu ve yerel yöneticinin tutuklu yargılandığı KCK Davası'yla da bağlantılı olduğunun altı çizildi.
Ekim 2010'da başlayan, 104'ü tutuklu 152 kişinin yargılandığı Diyarbakır'daki KCK ana davasının, Kürtçe savunma yapılmasına izin verilmediğinden tıkandığı ifade edildi.
Tutuklama ve soruşturma
"Denetimli serbestlik yerine tutuklamaya sıkça başvurulması, uzun tutukluluk süreleri ve bu tutuklama gerekçelerinin detaylı şekilde açıklanmaması gibi sebepler, Türkiye'deki yargı sisteminin uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi ve Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) değiştirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarıyor."
"Özellikle TMK kapsamındaki yargılamalarda, hakkındaki iddiaları öğrenene dek sanıkların çok uzun süreler boyunca tutuklu kalması ve avukatlarının delillere ve dosyaya ulaşamaması önemli bir sorundur."
"Seçilmiş politikacıların tutuklanması, yerel yönetimle ilgili engeller çıkarmasının yanı sıra, Kürt sorununun çözümüyle ilgili diyalog yolunu da tıkamaktadır."
"Belediyede anadil için adım atılmadı"
Raporda, Ergenekon ve Balyoz davalarının ise "demokratik kurumların çalışabilmesine ve hukukun egemenliğine olan güvenin güçlendirilmesi için bir fırsat olduğu" ifade edildi. Bu davalarla ilgili olarak da soruşturma ve yargı süreçlerinin, adil savunma hakkını tehlikeye atabileceği uyarısında bulunuldu. Bu süreçlerle ilgili endişelerin, davaların kamuoyu nezdinde meşruluğuna gölge düşürülebileceğine dikkat çekildi.
"Cezaevindeki sekiz milletvekilinin uzun süredir tutuklu olması, uzun süren soruşturmalar ve TMK'dan kaynaklanan 'savunmanın dosyalara ulaşamama sorunuyla' ilgili endişeleri daha da açığa çıkarıyor."
Yerel yönetimlerin geliştirilmesinde hiçbir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekilen raporda, yerel yönetimlere kaynak ayrılmamasına vurgu yapıldı.
"Belediyeler merkeze hala sıkı şekilde bağlı. Kurumlarda Türkçe dışındaki dillerin kullanımında ve belediye yöneticilerinin, yargılanma korkusu olmaksızın siyasi kararlar alabilmesinin yolunu açacak yasaların değişmesi için adım atılmadı. KCK davasıyla ilgili belediye yöneticileriyle çalışanlarının tutuklanmalarının devam etmesi de, yerel yönetimlere çıkarılan bir başka zorluk."
Yargılamadaki hatalar
KCK Davası'nda, avukatların ve insan hakları örgütlerinden gözlemcilerin, "gözaltı, tutuklama, dava süreci, delil toplama ve soruşturma prosedürüyle ilgili birçok hatayı bildirdiği" ifade edildi.
"Kürtçe savunma talepleri ve tutukluların serbest bırakılması talepleri mahkemece birçok kez reddedildi."
"Kürt siyasetçilere açılan birçok başka dava mahkumiyet kararıyla sonuçlandı, birçoğu da devam ediyor. Özerklik talebini dile getiren Demokratik Toplum Kongresi'nden politikacılar için de Diyarbakır Savcılığı'nda soruşturma açıldı. Barış ve Demokrasi Partisi'nin Eylül ayındaki genel kongresi de başka bir soruşturmayla karşı karşıya." (AS)