Diyarbakır'da 31 yıl önce işkenceden öldüğü iddia edilen Kenan Gürsey'in ağabeyi Akif Gürsey, dönemin 1 No'lu Sıkıyönetim Komutanlığı'nda görevli komutanlar, görevli amir ve memurlarla yedi polis hakkında şikâyetçi oldu.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre, Diyarbakır doğumlu Kenan Gürsey, 12 Eylül'den önce Dev-Genç üyesi veTez-Büro-İş Sendikası'nda görevliydi.
"Birdenbire yere düştü ve öldü"
1 Aralık 1980'de Mardin'de yakalanıp Diyarbakır'a getirilen Gürsey, 7. Kolordu Komutanlığı'na bağlı Kurdoğlu gözaltı merkezinde tutuluyordu. Yedi polisin iddiasına göre, 3 Aralık'ta saat 05.30'da avluda dolaşmaya çıktığında, "birdenbire yere düşerek kafasını yere çarptı ve öldü."
Fakat 4 Aralık'taki otopsi raporunda şöyle deniyordu:
"Her iki bacağın dış yüzlerinde dizden kalçaya kadar olan kısımlarında, bacakların dış yüzlerini tamamen kaplamış vaziyette yaygın morartı ve kızarıklık, bacakların ön yüzünde dizle ayak bilekleri arasında yaygın morluk ve kızarıklık, sol bacakta ve sağ bacakta dörder adet göz merceği büyüklüğünde darp izleri, sağ bacakta diz hizasına rastlayan ve dış yüzünde göz merceği büyüklüğünde darp izleri ve her ayakta şişlik ve ödem, sağ el avuç içi parmak uçlarında şişlik tarzında ödem, göğüs kemiğinin ortasında 3x2 santimetre ebatında kızarıklık, sol omuzun arka nahiyesinde iki adet 25 kuruş cesametinde kızarıklık, sol meme üzerinde göz merceği büyüklüğünde kızarıklık; baş açıldığında iki beyin hemisferinin üst ve arka kısmında 3x4 santimetre ebatında pıhtı şeklinde kan, kafatası kemiğinin üst kısmındaki adalelerde hafif kızarıklık, göğüs açıldığında her iki akciğerde kızarıklık..."
Bu rapor üzerine Adli Tıp, "başa vaki künt travma sonucu meydana geldiği, kanama nedeniyle ölümün beklenir akıbet olduğu, bu kanamanın kişinin kendisinin düşmesi veya düşürülmesiyle husule gelmiş olduğu iddiasının kabul edilemeyeceği"ni belirtti.
"Darp sonucu ölmüş; sanıklara beraat"
1 No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, 30 Mayıs 1983'te verdiği kararda "Maktulün gözaltına alındıktan sonra kendisine yapılan darp sonucu başından yaralanarak öldüğü anlaşılmış" dense de, yedi sanığın bu suçu işledikleri ya da işlettirdikleri sonucuna varılamadığından beraat verdi.
Yargıtay 4. Dairesi, 29 Kasım 1983'te, eksik soruşturma nedeniyle dosyayı iade etti. Yerel mahkeme, 4 Eylül 1985'te yine beraat verdi. 4. Daire de 3 Haziran 1986'da kararı onadı. Bu kez de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti. Başsavcılık, 24 Haziran 1986'da, "sanıkların soruşturmayı yürütmekle görevli oldukları ve en azından bu suça göz yummaktan ötürü" ceza almalarını istedi. Fakat Daireler Kurulu, savcının görüşüne uymadı. Dolayısıyla Gürsey'in katilleri cezasız kaldı.
12 Eylül 2010'da yapılan referandumla birlikte, Geçici 15. Madde'nin kaldırılarak darbe döneminde işlenmiş suçların yargılanmasına olanak sağlanmıştı.
Kenan Gürsey'in ağabeyi Akif Gürsey de 1 Temmuz 2011'de Diyarbakır Başsavcılığı'na başvurarak, 12 Eylül-3 Aralık 1980 arasında 1 No'lu Sıkıyönetim Komutanlığı'nda görevli komutanlar, işkence sonucu ölümün meydana geldiği yerin görevli ve sorumlu amir ve memurlarıyla yedi polis hakkında şikâyetçi oldu. Gürsey ayrıca, 150 bin TL'lik maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. (İS/NV)