Aralarında gazeteciler Oral Çalışlar, Celal Başlangıç, Ferai Tınç, Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Halkın Demokrasi Partisi(HADEP) Parti Meclis Üyesi Orhan Eroğlu'nun bulunduğu heyet iki gün boyunca iddiaları araştırdı.
Aktarılan bilgilere göre, Nureddin Köyü'nde 25'i geçici 14'ü de gönüllü olmak üzere 39 korucu bulunuyor.
Terk eden köylülerin arazisi Koruculara
Yaşanan olayla ilgili olarak, 20 korucu şu anda gözaltında. Muş Valiliği, gözaltındaki korucuların görevlerinden alınacağını açıkladı.
1993'de 400 haneli Nureddin'de köylülere korucu olmaları için baskı yapılıyor, 35 kişi koruculuğu kabul ediyor, diğerleri de köyü terk etmek zorunda kalıyor.
Köydeki arazileri, korucular on yıldır kullanıyorlar. Ne var ki, korucular, şimdi arazi sahipleri yeniden köylerine dönerek arazileri kullanmasını kabul etmiyorlar.
"Köye gitmedik, ailelerle görüştük"
Gazeteci Başlangıç, Muş valisi ve Malazgirt kaymakamı dahil olmak üzere bölgedeki çeşitli sivil inisiyatif yetkilileri ve halk ile görüştüklerini aktardı.
Olayın yaşandığı Nureddin Köyü'ne gitmediklerini belirten Başlangıç, "gitmeme nedenimiz herhangi bir engellemeden kaynaklanmadı. Köye gitmek yerine öldürülen kişilerin aileleri ile görüşmeyi tercih ettik" dedi.
"Dipçiklerle dövüldük"
Başlangıç, olayı köylülerin ağzından şöyle aktardı: On gündür köye gidip otlarımızı biçiyorduk.Korucular 9 Temmuz günü arazisini kullanmaya giden Ünal ailesine saldırdı. Üç kişiyi önce dipçiklerle döverek her taraflarını kan içinde bıraktılar. Daha sonra üzerlerine kurşun sıktılar.Korucubaşları köydeki diğer korucuları çağırarak hepsine üç köylünün üzerine ateş açmayı emrettiler.Jandarmalar gelene kadar öldürdükleri köylülerin başında duran korucular daha sonra kaçarak dağıldı.
Korucu tehlikesi
İnceleme gezilerinde herhangi bir engellemeyle karşılaşmadıklarını belirten Başlangıç'a göre, köye dönüşleri engellemek için "korucu tehlikesi" yeni bir bahane olarak gösterilebilir.
"Bunlar yalnızca bir köyde çıkan sorunlar, ve bu sorunu çıkaranlar da sadece 39 korucu. Tüm bölgede şu an 70 bin korucu olduğunu hatırladığımızda olayın vehameti daha açık görülür." (HA/NK)