Yayını iki ay süreyle durdurulan Günlük gazetesinin yazarı Veysi Sarısözen ve imtiyaz sahibi Ziya Çiçekçi'nin "PKK örgütünün propagandasını yaptıkları" iddiasıyla yargılanmalarına İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
Gazetenin 6 Şubat 2009 tarihli sayısında yayımlanan "Örgüt propagandasını biz yapmıyoruz halk yapıyor" başlıklı yazısından Sarısözen ve Çiçekçi'nin, Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) 7/2 maddesi uyarınca 7,5 yıla kadar hapisleri isteniyor.
Çiçekçi 20 bin TL ödemezse sanıklığı sürecek
Çiçekçi ve gazete avukatı Özcan Kılıç'ın katıldığı bugünkü duruşmada Çiçekçi'nin ifadesi alındı. Hakim Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu'nun başkanlık ettiği mahkeme heyeti, Çiçekçi'ye bin gün adli para cezası karşılığında 20 bin TL'lik ön ödeme cezasının 10 gün içerisinde yatırılması halinde davanın düşürüleceğini bildirdi.
Süre içerisinde ceza ödenmezse Çiçekçi'nin yargılamasına devam edileceği uyarısında bulunan mahkeme, 26 Ekim'de görülecek bir dahaki duruşmada Sarısözen'in ifadesine başvuracak. Bu arada gazetenin periyodik yayın durumu da araştırılacak.
"Propagandayı halk yapıyor" sözünden dava
Savcı Hüseyin Ayar'ın düzenlediği iddianame, altı aylık yayın hayatında gazeteye karşı açılan ilk dava olmuştu.
Sarısözen'in kaleme aldığı yazıda, "Biz örneğin PKK'yi Erdoğan'ın tanımladığından farklı tanımlıyoruz.... PKK eylemlerini ceza yasasında isyan ve ayaklanma amaçlı silahlı örgütlenme yasakları kapsamına girdiğini söylüyoruz.... Neden örgüt propagandası yapalım ki? Ortada halk var o yapıyor yapacağını... Ben hiç bir yerde Bijî PKK diye bağırmadım da yazmadım da... Ama Diyarbakır Newrozlarında bir milyon insanın 'Terörle Mücadele Yasası'na aykırı olarak örgüt propagandası yaptığını gördüm" ifadeleri suç gerekçe gösteriliyor.
Savcı Ayar, iddianamesinde şu ifadelere yer verdi: "PKK örgütünün halk nezdinde ve kendilerince terörist örgüt görülmediğini, aksine bir isyan hareketi, başkaldırı hareketi olarak nitelendirildiği, halkın Başbakanın terörist dediği kişiye terörist demediğini, yazı bütününde söylemek suretiyle, propagandasını yaptığı, yazı işleri müdürü şüphelinin de yazıyı okuduğu ve suç unsuru görmediği için yayınlamak suretiyle suça iştirak ettiği anlaşıldı..." (EÖ)