1922 yılında bu kurum "Ulusal Çocuk Koruma Komitesi"ne dönüşüyor. Kurum amaçlarını ve bakış açısını genişletiyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrası çok sayıda çocuk yardıma muhtaç duruma düşüyor. Bunun üzerine 1947 ve 1958 yıllarında çıkarılan yasalar bu kuruma yasal bir çerçeve oluşturuyor.
Çok sayıda savaş yetimlerinin sorunlarını çözmek üzere özellikle de, Kanadalı, Amerikalı ve Yeni Zelandalı zengin gönüllülerin verdikleri paralarla ilk defa çocuklara ve gençlere yönelik yuvalar kurulmaya başlanıyor.
1950'li yıllar
Bu yuvalarda gençlere temel eğitim verilmeye çalışılıyor.
1960'lı yıllarda gelişmiş ülkelerde "Üçüncü Dünya Ülkelerindeki Çocuk Sorunlarının Bilinci" içinde yeni fikirler uyanmaya başlıyor.
Fransa'da da bu yıllarda yeni eğitim ve sosyal normlar(kurallar) ve yuvaların yerine Parrainage (destekleyici) aile alternatifleri doğmaya başlıyor. Yani gönüllü olarak bir çocuğu alıp eğitmek.
Yine bu yıllarda yetim çocuklar dışında ailede kötü muamele gören çocuklarda bu ailelerin yanına verilmeye başlanıyor.
Yine aynı yıllarda dünyanın başka yerlerinden gelen kimsesiz çocuklara da gönüllü aileler bulunmaya başlanıyor. Örneğin Kore'den, Benin'den, Çad'dan, Madagaskar'dan gelen çocuklar için.
Yalnız yaşayan anneler ve çocukları
Bu yıllarda başlayan bir başka inisiyatif de tek başına çocuk yetiştiren ve aile desteği olmayan kadınların çocuklarıyla barınabilecekleri Aile Yuvalarının ilk örneği LOZERE de kuruluyor.
Yalnız bir çok anne, çocuklarıyla birlikte bu merkezlerde ağırlanıyor ve kendi ayakları üstünde durana kadar bu kadınlara yardım ediliyor.
1970'ler
1970'li yıllarda "Konuk Aile- Evinde bir çocuğu evlat edinmeden, belli bir süre için ağırlayan, eğiten aile" sistemi kanunlarla legalleştiriliyor (yasalaştırılıyor) Böylece yuvaların yerini bu aileler almaya başlıyor.
Aynı yıllarda dünyanın çeşitli ülkelerindeki doğal faciaya uğrayan çocuklara da yardımlar sunuyor. Bangladeş, Peru ya da Lübnan çocukları gibi.
Yine 1970'li yılarda sosyal ve ekonomik olarak zor durumda olan ailelere yardım etmek için çocukların gündüz gidip geceleri ailelerin yanına dönecekleri aile kreşleri açılıyor.
Çocuklara eğitim veremeyen, döven, kendileri de içinde olan ailelere, bu kreşlerde çocuklarla birlikte yaşama öğretilmeye çalışılıyor.
1980'ler
80'li yıllar, daha çok yeni aksiyon biçimleri aramak ve bunları denemekle geçti:
Örneğin sosyal ve ekonomik konularda ailelere çözümler bulup, aile parçalanmasının önüne geçmeye çalışmak, çocuğa kötü muamelede bulunulmaması için daha çok koruyucu önlemlerde bulunmak.
Anneyi ve aileyi daha hamilelikten itibaren bu riske karşı hazırlamak, eğitmek. Bu tip eğilimleri olan ailelerle daha çocuk doğmadan bu konuda birlikte çalışmak ve aileyi profesyonellerin yardımı ve gözlemi altına koyup bu kötü muamelenin önüne geçmek.
Bu amaçla ailelerin yanında kalan çocuklar içinde zaman zaman bu çocukları alıp, aileyi rahatlatacak "konuk aile" sistemleri kuruluyor.
Bu şekilde ailenin bir uca sıkışıp çocuğa şiddette bulunmasının önüne geçilmeye çalışılıyor, aynı zamanda ailenin parçalanmaması da amaçlanıyor.
Gençlere bağımsız daireler
80'li yıllarda, 17 yaş üzerindeki (ailesi sorunlu olan) gençlere yardımcı olunabilecek, otonomi sağlayacak, eğitimlerini yapabilecekleri apartmanlardan (bağımsız daire) oluşan yurtlar teklif ediliyor. Burada sorunlu genç, 21 yaşına kadar kalabiliyor.
90'lı yıllarda: 2 temmuz 1990 yılında Fransız hükümeti, Birleşmiş Milletler'in teklif ettiği "Uluslar arası Çocuk Hakları " konvansiyonuna imza atıyor.
Bu bildirgedeki yeni fikirler, o tarihe kadar katedilen yolda yeni gelişmeleri getiriyor.
Örneğin; Her çocuk korunmalıdır, eğitime ve sağlığa hakkı vardır, kendi geleceğinin en önemli oyuncusudur vs.
Fransa'nın her yerinde "Çocuk Koruma Kurumları" yayılmaya devam ediyor.
2000'li yıllar
Yeni yoksulluğun ortaya çıkmasıyla giderek çok sayıda izole aile ve çocuk saptamasından kalkarak, bunun önüne geçmek için çabalar sürüyor. Ve bu amaçla yeni inisiyatifler gerçekleştiriliyor.
Anne babaya yalnızlıklarına rağmen görevlerini yerine getirmelerinde yardımcı olunacak destekler sağlanıyor.
Eğitimci profesyoneller, anne babalara destek oluyor. Çocuğa karşı ortak davranış tarzı belirleniyor.
Çocuğun gündüz nerede olacağı: Okul, kreş, bakıcı sorunları bu eğitimciyle birlikte çözülüyor ve ailenin olanakları yoksa bu konuda yardımcı olunmaya çalışılıyor.
Kısacası anne babanın görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmesine yardım ediliyor.
Hafta sonu ailede
Anne babayı bütün zorluklarına rağmen, anne baba olmaya teşvik etmek... Bütün bunlara rağmen aile birlikte tutulamıyorsa, çocuklar konuk ailelerin yanına yerleştiriliyorlar.
Fakat, anne babalık bağları kopmasın diye elden gelen yardım yapılmaya çalışılıyor. Hafta sonunda anne babayı görmek vs. gibi...
Diğer yandan da çocuğun normal bir aile ortamında başka çocuklarla birlikte (ailenin çocukları) normal bir ortamda büyümesi sağlanmaya çalışılıyor. Eğer kardeşler varsa mümkün olduğunca aynı aileye yerleştirilmeye çalışılıyor.
"Konuk Aile" ya da konaklayan aile, daha doğru deyimiyle genel olarak çocuğu olan, kadının çalışmadığı aileler, bu tip görevi yerine getirmek için başvuruyor.
Psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları
Bu tip aileler önce bir anketten geçiyorlar, haklarında araştırma yapılıyor, aile psikologla görüşüyor, sosyal hizmet uzmanıyla görüşüyor. Evinde yeteri kadar yer olması tabii ki kaçınılmaz şart.
Bu aileye bu hizmete karşısında bir ücret ödeniyor. Bu işi yapan kadının çalışıyormuşçasına bir sosyal güvencesi oluşuyor.
Bu ailelerdeki çocuklar, bu aileler tarafından evlat edinilemiyorlar.
Aile sürekli "Çocuk Koruma Kurumu"nun yöneticisinin denetimi altındadır ve bu kurumun eğitimcileri çat kapı gelebilirler.
Bu aile ile çocuğun gerçek ailesi arasındaki koordinasyonu da bu "Çocuk Koruma Kurumu" yapıyor.
Kötü muameleden herkes sorumlu
Tabii ki bütün bu kurumlar bütün bu çabalara rağmen dört dörtlük değiller. Fransa'daki sistemde önemli olan ha bire bir tartışmanın olması ve ilerlenmeye çalışılması.
Çocuklarla ilgisi olan herkes; öğretmen, çocuk doktoru, kreş, kreş müdiresi, sosyal hizmet uzmanı, hamileliği takip eden ebe vs... kendini bu konuda sorumlu tutuyor.
Bu profesyoneller, gördükleri her türlü olumsuzluğu mutlaka bildirmek zorundalar. Çünkü Fransa'daki kanunlar herhangi bir kötü muamele durumunda sadece anne babayı değil, bunu görmesi gereken ve görmeyen profesyonelleri de sorumlu tutuyor.
Bir doktor olarak, sadece takip ettiğiniz çocuktan değil, o çocuğun kardeşlerinden de sorumlusunuz. (ÇCŞ/BA)