Eski özel harekatçı Ayhan Çarkın, 1994'te faili meçhul cinayete kurban giden avukat Yusuf Ekinci cinayetiyle ilgili ifade vermek için getirildiği Ankara'da dün akşam saatlerinde tutuklandı.
Faili meçhul cinayetlerin Ankara ayağını soruşturan Özel Yetkili Savcı Hakan Yüksel tarafından ifadesi alınan Çarkın, savcılıkta Avukat Yusuf Ekinci, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Namık Erdoğan, Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve eski Demokrasi Partisi (DEP) İl Başkanı Avukat Faik Candan cinayetleriyle ilgili bilgiler verdi.
Çarkın, ifadesinin alınmasının ardından Ankara 11. Ağır Ceza Nöbetçi Hakimliği tarafından tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne götürüldü.
"AİHM Türkiye'yi cezalandırdı"
1994'de Ankara'daki bürosundan kaçırılan ve cesedi Gölbaşı'nda bulunan Avukat Yusuf Ekinci cinayetiyle ilgili olarak bianet'e konuşan Yusuf Ekinci'nin kardeşi Tarık Ziya Ekinci, 17 yıldır bu işin peşinde olduklarını ve bu gelişmeyi önemli gördüğünü söyledi.
Kardeşi Yusuf Ekinci'nin ve diğer faili meçhullerin arkasında dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarının olduğuna dikkat çeken Ekinci, Ayhan Çarkın'ın verdiği ifadelerin arkasında durması halinde Süleyman Demirel'e kadar pek çok ismin yargılanabileceğini söyledi.
Ekinci, Çarkın'ın tanınmış pek çok üst düzey devlet yetkilisinin teklifleri doğrultusunda "tatmin" edilerek, ifadesini değiştirmesinden ise endişe duyduğunu ifade etti.
Tarık Ziya Ekinci, sözlerine şöyle devam etti:
* Biz Yusuf Ekinci'yi öldüren kişilerin İbrahim Şahin ve arkadaşları olduğunu anlamıştık. Ama bunu kanıtlama imkanımız yoktu. Faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonunda bulunan Fikri Sağlar, İbrahim Şahin'e "Uzi marka silahları siz kullanıyordunuz. Yusuf Ekinci de Uzi marka silahla öldürüldü. Acaba siz mi öldürdünüz?" diye sorunca İbrahim Şahin biraz şaşırıp bocalamıştı ve "Sadece bizde değil, başkalarında da olabilir" tarzında bir lafla geçiştirmişti.
* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduk. Mahkeme de Türkiye'yi, verilen tüm bilgilere rağmen devlet etkin bir araştırma yapmaya girişmemiş ve etkin bir soruşturma yapmadığı gerekçesiyle mahkum etti.
* Bizim Yusuf Ekinci'nin benzin aldığı istasyondakilerin sorgulanması, kameraların incelenmesi, eşine gece saat 02.00'den sonra gelen iki telefonun nereden geldiğinin araştırılması gibi taleplerimiz vardı. Fakat bunların hiçbirisi yapılmadı ve AİHM Türkiye'yi mahkum etti. O günden bu yana bekliyoruz maalesef. Yaptığımız müracaatlar hep örtülü cevaplarla kapatıldı.
"Cehennemin dibini göreceksiniz"
* Bu esnada biz özel yetkili mahkemeleri devreye sokmayı düşündük. Önce İstanbul'daki mahkemeye başvurduk. Ama o ciddiye almadı. Biz İbrahim Şahin'i hedef göstererek bir dilekçe verdik. Sonra Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcısı'na bir dilekçe yazdık. Bu dilekçede benim Yusuf Ekinci'nin öldürülmesiyle ilgili yazdığım kitabın değerlendirilmesini, Fikri Sağlar'ın dinlenmesini istedik. Ayrıca Yusuf Ekinci öldürülmeden önceki gece evine gelen 2 şüpheli telefonun tespitinin yapılmasını da istedik.
* Çünkü o gece önce bir telefon geliyor ve kardeşimin eşi telefonu açınca ses gelmiyor. Sonra bir daha telefon çalıyor. Kardeşimin eşi telefonu "kimsiniz" diye açınca karşıdaki ses, "Yarın cehennemin dibini göreceksiniz" diyip kapatıyor telefonu.
"Hem çıkar kavgası var, hem vicdan"
* Biz önceden Ayhan Çarkın'ı bilmiyorduk. Sadece İbrahim Şahin üstüne yoğunlaşmıştık. Ayhan Çarkın, itiraflarda bulununca ve savcılığa çağırılıp ifadesi alınınca olay açığa çıktı.
* Ayhan Çarkın'ın itiraflarda bulunması, vicdanen rahatsız olması ve daha önce kurdukları ittifakın bozulmuş olmasından ileri geliyor. İttifak neden bozuldu? Sanıyorum, büyük bir menfaat çetesi kurulmuştu. Bu menfaat şebekesi kendi içinde büyük bir çıkar elde ederek bölüştü. Çarkın da bunun dışında kaldı. Özellikle cezaevine girip çıktıktan sonra ortalıkta işsiz güçsüz kalınca kendisine yapılmış olan bu haksızlığa tahammül edemedi.
* Bunu aynı zamanda bir vicdan meselesine dönüştürdü. Bana göre, zaten her şeyini kaybetmiş bir insan olarak ortaya çıktı. Ben böyle tahmin ediyorum. Yoksa bir vicdani sorun olsaydı, yıllardan beri süren bu olayı daha önce açıklaması gerekirdi. Oluşturulan bu çetenin arasındaki çıkar kavgasından ortaya çıkan bir olaydır bence.
Faili Meçhullerin arkasındaki MGK kararı
* Cinayetin arkasında tabi ki sadece Ayhan Çarkın yok. Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan yardımcısı, İbrahim Şahin, Mehmet Ağar, Süleyman Demirel ve daha pek çok isim olduğunu düşünüyorum.
* Demirel başbakanken MGK'da PKK meselesinin askeri yöntemlerle çözülemeyeceği düşünülerek, PKK'nin yöntemlerinin uygulanması kararlaştırılıyor. İşte bu yöntem faili meçhul cinayetlerin işlenmesi sürecini 1992'den itibaren başlattı.
* Radikal gazetesinin o zamanki genel yayın yönetmeni İsmet Berkan, bu belgeye ulaşarak, konuyla ilgili 05.12.1996 ve 10.12.1996 tarihlerinde iki yazı kaleme aldı. Bu yazılarda cinayetler için kimlerin görevlendirildiği ve hangi yöntemlerle sorunun çözüleceğine dair bilgileri aktarmıştı.
* Yani bu sistemli faili meçhul cinayetler MGK kararıyla onaylanmıştı. Berkan'ın yazısında, "MGK genel sekreterliği tarafından hazırlanmış 24 sayfalık bir belgeydi. Dokumanda aralarında Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi isimlerin de bulunduğu 26 sivil, özel harp dairesinden yedi subay, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi'nden 12 polis -Ayhan Çarkın bunlardan biri- bir grup oluşturacağı, bu özel grubun PKK'nin lojistik desteğini kesmek için çalışacağı yazılıydı." ifadesi yer alıyor.
"Ayhan Çarkın'ın 'tatmin' edilmesinden korkuyorum"
* O dönemdeki faili meçhul cinayetlerin arkasında bizzat MGK'nın olduğu çok açık. İşin içinde devlet olduğu için, Ayhan Çarkın'ın "tatmin" edilerek ifadesini geri almasının sağlanmasından endişeleniyorum.
* Ayhan Çarkın'ın kararlı şekilde verdiği ifadenin arkasında durması gerekiyor. Devlet katından bazı kurumların müdahalesi ile Ayhan Çarkın ifadesini geri alabilir.
* Madem devlet tarafından organize edildi ve devlet görevlendirdi, devlet bugün bu işin bir şekilde çözümünü bulacak gibi geliyor bana. En çok bundan endişeleniyorum. Çünkü işin içinde Mehmet Ağar, Süleyman Demirel gibi tanınmış isimler var.
* Eğer dava açılırsa, biz müdahil olacağız. O zaman umarım her şey açığa çıkar. Şimdi savcılık "gizlilik" kararı almış. Bu nedenle bize oradan bilgi intikal etmiyor. Biz şimdi Ayhan Çarkın'la cezaevinde görüşme yollarını arayacağız. (EKN)