Polis Akademisi öğretim üyesi ve Ulusal Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) yöneticisi Doç. Dr. İhsan Bal, hükümetin "demokrasi açılımı" adını verdiği Kürt sorununa çözüm girişimlerinin anadilinde eğitime kadar varacağını söylüyor.
Taraf gazetesinden Neşe Düzel'in yaptığı röportajda, Bal, Polis Akademisi'nin çözüm için üç yıldır çalıştığını, PKK militanlarını silah bırakmasının nasıl sağlanabileceğinin, uluslararası toplantılarda konuşulduğunu anlatıyor.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın gazeteci ve bilim insanlarıyla yaptığı toplantının kolaylaştırıcılığını da üstlenen Bal, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan'ın sertleşerek taviz koparacağını" sandığını, "önceliğinin Kürtlerle ilgili düzenlemeler değil, kendisi olduğunu" söylüyor. "Öcalan yumuşadığında dağdaki militan çözülür. Sertleştiğinde çözülmez. Operasyonlar oluyorsa, çatışmalar sürüyorsa, militan dağdan inmez" diyen Bal'ın sözlerinden bazı notlar şöyle.
Topluma barışa ilk kez bu kadar yaklaştı: Toplum zihniyet olarak barışa ilk kez bu kadar yaklaştı. Bu ülkeye sadece ölerek hizmet edilmeyeceği, yaşayarak da bu ülkeye hizmet edilebileceği anlayışı öne çıktı. Önceki Türkiye, ölmenin kutsandığı bir ülkeydi. Şimdiki Türkiye barış, özgürlük ve hukuk isteyen bir ülke oldu.
Anayasadan başlanmayacak: Hükümetin sorunu çözme iradesi var, ama baştan sona oluşturduğu bir çözüm haritası bana göre henüz yok. Ama uzun süredir çözmek için hazırlıklar yapıyor. Sıfırdan başlanılan bir durum yok ortada. Çözüme anayasa değişiklikliğinden başlanacağını sanmıyorum. Seçimlere iki yıl kala anayasa değişikliği yapılmaz.
Devletin dilinin değişmesi başladı: Sürece sembolik adımlarla ve değişikliklerle başlanacak. Yapılabilir olanlar devletin vatandaşına onu onore edici jestler yapmasıdır. Mesela Cumhurbaşkanı'nın Norşin, Başbakan'ın kendi memleketinde Potomya demesidir. Yani devletin dilinin değişmesi, kucaklayıcı olmasıdır. Nitekim bu etap başladı.
İkinci aşama, yasal değişiklikler: İkinci etapta yapılması gerekenler yasal değişiklikler. Kürdoloji enstitülerinin kurulması, yerlere eski isimlerinin verilmesi, TRT dışında başka kanalların da Kürtçe yayın yapmaya başlaması. Okullarda seçmeli Kürtçe ders koymak için anayasa değişikliği gerekiyor. Bu yüzden demokratikleşme sürecine daha çözülebilir konulardan başlanmalıdır. Türkiye'de en büyük direnç noktası psikolojiktir ve bu direnç "Acaba birileri bizi oyuna mı getiriyor" korkusudur.
Açılım nereye kadar gidecek: Bu ülke üniter yapısını bozmayacak, toprağını bölmeyecek ve bayrağını değiştirmeyecek. Ama yerel yönetimlerin haklarının genişletilmesi, Kürtçe dilinde eğitim hakkı gibi demokratik ve hukuk merkezli bir açılım yapılabilecek. Açılımlar kendi anadilinde eğitime kadar varacak.
Bölünmüyoruz, birleşiyoruz: Demokratikleşmeye karşı çıkanlar "Bu haklar verildikçe, iş federasyona, sonra konfederasyona, sonra da bağımsızlığa gider" diyor. Aksine bir ülkede özgürlükler genişledikçe, o ülkenin insanları o ülkenin bayrağı altında yaşamaktan onur duyuyorlar. Bu yüzden biz yapılmaya çalışılan bu açılımla, bölünmüyoruz, tersine birleşiyoruz. Ülkede her vatandaşı birinci sınıf yapaktan, eşit ve özgür kılmaktan korkmayalım.
Kısmi af uygulanabilir: Yasların değiştirilmesinden önce, yasaları uygulayanların demokrasinin ve hukukun erdemine inanmaları ve bunun için de bir zihniyet reformundan geçmeleri gerekiyor. Ceza Yasası'nın 221. maddesi genişletilebilir. Kısmi bir af uygulanabilir. Dağdan inecek örgüt mensuplarının affedilmesiyle ve rehabilitasyon merkezleriyle ilgili bir düzenlemedir bu. Bunda başarı elde edildikten sonra bu af daha da genişletilebilir. İspanya örneğinde kısmi aflar oldu. İngiltere de benzeri bir şey yaptı. Bu süreç sekiz yıl sürdü. (TK)