Gazeteci-yazar Zeynep Oral’ın kısa bir süre önce sona eren Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’ndaki bir paneldeki açıklamalarıyla ilgili çarpıtılmış haberler üzerine.
Sayın Oral’a söylemediği sözleri yakıştıran eleştiri ve saldırıların bianet’te yayınlanan haberimizden “cımbızlanarak“ alınan bir pasajdan kaynaklandığı görülüyor.
Önce sözkonusu haberin ve aşağıdaki satırların yazarının onu yayıncılık dünyasının en büyük buluşmasının tam ortasında, çok önemli bir konunun uzmanı olarak dinlemekten kıvanç duyan bir okuru olduğunu belirtelim…
Zeynep Oral orada elbette edebiyat ödüllerinin kitaplar okunmadan verildiğini söylemedi. Haberde geçen “bazen okumadan da ödül veriliyor“ vurgusu, yarışmalı ödüller için değil. Sayın Oral, bunu kendi deyimiyle “bilinçli seçimle ödüllendirme“ uygulamasını anlatırken söyledi. Aslında bianet’te yayınlanan haberimizde bu durum açıkça belirtiliyor…
Konuyu başından beri takip etmeyenler için sözkonusu haberin bu bölümünü yeniden ele alalım...
Türkiye PEN Başkanı, Gazeteci – yazar Zeynep Oral, Frankfurt Kitap Fuarı’nda gerçekleştirilen “Kapalı Kapılar Arkasında / Edebiyat Ödüllerinin Jürileri Nasıl Çalışıyor?” başlıklı toplantının konuşmacıları arasındaydı.
Sayın Oral, oraya hem Türkiye’de hem de Avrupa’da önemli ödüllerin jürisinde yer alan bir uzman olarak davet edilmişti. Amerikan “Publishing Perspectives” dergisi Genel Yayın Yönetmeni Porter Anderson’un yönettiği paneli diğer konuşmacıları da aynı şekilde yıllardır ödül jürilerinde yer alan uzmanlardı. Fransa’nın en büyük ödüllerinden “Goncourt”un jüri üyesi, “Magazine litteraire” Genel Yayan Yönetmeni Pierre Assouline, Alman Kitap Ödülü jürisinden, televizyon kanalı ORF’nin Edebiyat Bölümü Şefi Katja Gasser ve Singapur’dan yayınevi yöneticisi (Epigram) Edmund Wee, bir saat boyunca ulusal ve uluslararası ödüllerin arkasındaki karar mekanizmaları, bunların oluşum öyküleri ve etkileri üzerine konuştular.
Zeynep Oral, “bazen de hiç okumadan ödül verdiğimiz oluyor” sözlerini burada, bilinçli seçimle ödüllendirme uygulamasını anlatırken söyledi. Yani girişte vurguladığımız gibi burada sözkonusu olan yarışmalı edebiyat ödülleri değil, zaman zaman gerçekleştirilen “bilinçli seçimle ödüllendirme“ uygulamasıydı. Sayın Oran, bu sözlerinin ardından hemen bir de örnek verdi. Türkiye’de kadın hakları ihlallerinin yoğunlaştığı bir dönemde, buna tepki olarak, “Duygu Asena Ödülü“nü, kitapları teker teker okuyup, değerlendirmeden “Kadın Kütüphanesi’ne ve tüm yayınları“na verildiğini anlattı.
Zeynep Oral’ın dünya yayıncılığının en büyük buluşması kabul edilen Frankfurt Kitap Fuarı’nda davetli olduğu bu panel, fuarın ikinci günü gerçekleştirildi. Yani, fuara sadece yayıncıların, yazarların ve gazetecilerin girebildiği, halka açık olmayan günlerden ikincisinde. Dolayısıyla panelin izleyicileri de bu kesimden oluşuyordu. Oral’ın bu yayıncılık sektöründen profesyonellerin önünde yapılan bir panelde, “edebiyat ödüllerini kitaplarını okumadan veriyoruz“ türünde bir şey söylemesini zaten mümkün değil.
Bütün bunların ötesinde haberimizden “cımbızlanarak“ alınan sözlerini “sonunda itiraf etti!“ vurgularıyla yansıtanlar bile olmuş. Bunu yapanları “okuduklarını anlamayan“ kategorisine girmediğini biliyoruz. Dolayısıyla burada bilinçli bir karalama girişimi olduğu görülüyor.
Bu konuyla ilgili haberini, bizim haberimizden “kes, kopyala, yapıştır“ yaparak yayınlayanların, “okuduğunu anlayan“ okurları da bu karalama girişimini farketmiştir mutlaka…
Siyasi polemiklerini karşılarında gördükleri insanların sözlerini çarptırarak sürdürenleri, „okuduğunu anlayan“ okurlarına havale etmekten başka çaremiz yok maalesef…
Zeynep Oral‘ın Frankfurt’taki sözleri bir “itiraf“ değil, aksine bir “meydan okuma“ydı… (GK/HK)