"Yolsuzluk" denilence; "bir görevin ifasına ya da haksız bir komisyondan veya hak edilmemiş bir yarardan veya böyle bir hak edilmemiş yarar vaadinden fayda sağlayanın, lazım gelen davranışına etki eden haksız bir komisyonun veya diğer hak edilmemiş bir yararın veya böyle bir yararla ilgili vaadin doğrudan ya da dolaylı olarak talep edilmesi, sunulması, verilmesi ya da kabul edilmesi" anlaşılır. "Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi" böyle bir tanım vermiş.
Türkiye, "Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi"nin onaylanmasını 17 Nisan 2003 tarihli 4852 sayılı Yasayla uygun buldu. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığının 2.5.2003 tarihli ve AKGY/177140 sayılı yazısı üzerine Bakanlar Kurulunca 28.05.2003 günlü kararı ile onaylanması kabul edilen Sözleşmenin Türkçe ve İngilizce metinleri 17 Haziran 2003 günlü 25141 sayılı Resmi gazetede yayımlandı.
Bu Sözleşme ile Türkiye, yolsuzluklar konusunda Avrupa Konseyi üyesi Devletlerle daha sıkı bir işbirliğini gerçekleştirmeyi kabul etmiş oldu. Bu sözleşmenin "giriş" bölümünde yolsuzluğa karşı mücadelede uluslararası işbirliğinin önemi vurgulanıyor... Devletler "Yolsuzluk olgusunun"; hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları, hakkaniyet ve sosyal adalet için ciddi bir tehdit oluşturduğunun, ekonomik gelişmeyi engellediğinin ve piyasa ekonomilerinin düzgün ve dürüst işlemelerini tehlikeye koyduğunun altını çizerek Sözleşmeye taraf olmuşlardır.
Yolsuzluklar bireyler, Devlet kurumları, uluslararası kuruluşlar ve şirketler için menfî sonuçlar yaratmaktadır. Özellikle zarar görmüş kişilere hakkaniyete uygun bir tazminat sağlanması için yolsuzlukla mücadelede özel hukukun katkı sağlamasının önemine inanılmaktadır. Kasım 1996'da Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen Yolsuzluğa Karşı Eylem Programı hazırlanmıştır. Sözleşmenin "giriş" bölümünde de yazılı olduğu üzere; bu eylem programı da dikkate alınarak Şubat 1997'de Bakanlar Komitesi tarafından yolsuzluk fiilleri neticesinde zarara uğrayan kişilerin zararlarının tazminine ilişkin hukuk davaları hakkında bir sözleşmenin hazırlanması için çalışma yapılması kararlaştırılmıştır.
Böylece "Bakanlar Komitesi'nin Kasım 1997'deki 101 inci oturumunda kabul edilen Yolsuzlukla Mücadelede 20 Temel İlke başlıklı (97) 24 sayılı Kararı, Bakanlar Komitesi'nin Mayıs 1998'de 102 inci oturumunda kabul edilen Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO)'nu kuran kısmî ve genişletilmiş Anlaşma ve 1 Mayıs 1999'da kabul edilen GRECO'yu kuran (99)5 sayılı Kararı göz önünde bulundurularak, Ekim 1997'de Strazburg'daki 2 inci Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sırasında kabul edilen "Sonuç Belgesi ve Eylem Plânı" gereğince "Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesi" ortaya çıkmıştır. Bütün bu gelişmeler Sözleşmenin "Giriş" bölümünde yazılıdır.
Sözleşmenin tarafı olan her devlet öncelikle ulusal seviyede önlem almakla yükümlüdür. "Taraflar kendi iç hukuklarında, tazminat elde edebilme imkânı da dahil olmak üzere, yolsuzluk fiili neticesinde zarar görmüş bir şahsın haklarını ve çıkarlarını savunmak üzere etkili başvuru yollarını öngörürler." Yani, bu amacın gerçekleşmesi için Sözleşmenin tarafı olan her devlet iç hukukunda bu amaca uygun hukuki/idari düzenlemeler yapacaktır. İç hukukta yolsuzluklardan zarar gören kişilerin zararlarını tazmin için "etkili" ve "etkin" başvuru/hukuk yolları yaratılacaktır. Bu görev devletindir.
Zarara uğramış bireyler için zararlarının tümünün tazmini, yoksun kalınan kazanç, mameleke ilişkin uğranılan zararlar ile mamelek dışı zararları da kapsamak üzere dava açmaları öngörülmektedir. Özel hukuk ilişkilerinde; davalının "yolsuzluk" fiilini işlemesi veya davalının yolsuzluk fiiline izin verilmesi veya yolsuzluğun önlenmesi için makul önlemlerin alınmasından imtina olunması halinde; eğer (davacı) birey zarara uğrarsa ve bu zarar ile yolsuzluk fiili arasında bir nedensellik bağı varsa, bu sözleşmeye taraf olan devletler kendi iç hukuklarında davacı zararının tazmin edilmesini sağlayacaklarını kabul etmişlerdir.
Ayrıca Sözleşmenin tarafı olan Devletler; kendi iç hukuklarında, kamu görevlilerinden birinin görevlerinin ifasından dolayı işlediği bir yolsuzluk fiilinden dolayı zarara uğrayan şahısların bu zararlarının, Taraf Devletin veya taraf bir Devlet değil ise bu tarafın yetkili makamları tarafından tazmin edilmesini talep etmelerini sağlayacak uygun yasal ve idari düzenlemeleri yapacaklardır. Bu sorumlulukları yanında devletler; yolsuzluk fiili ile ilgili bir hukuk davası çerçevesinde delillerin elde edilmesi için etkin usul kuralları öngöreceklerdir. Her devlet yolsuzluk olayları ile ilgili hukuk davalarına ilişkin sorunlarda, özellikle tebligatlara, yabancı ülkedeki delillerin elde edilmesi gibi tüm diğer yasal ve idari konularda taraf oldukları hukukî ve ticarî alanlardaki uluslararası işbirliğine ilişkin yürürlükteki uluslararası belgeler ile birlikte kendi iç hukuk belgelerine göre; etkin biçimde işbirliğine gideceklerdir.
Türkiye artık "Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO)'na" katılmış sayılır. Yolsuzluğa karşı ulusal ve ulusalüstü mücadelede "özel hukuk" yoluyla zararların tazmini için etkin ve etkili olabilecek böyle bir Sözleşmenin 4 Kasım 1999 tarihinde hazırlanmasıyla ilk adım atılmıştı. Şimdi sıra GRECO'nun etkin çalışmasında...Türkiye'ye olan zararları giderilememiş "yolsuzluklarımızla" mücadele, bundan sonra nasıl bir yol alacaktır acaba? (Fİ/NM)