2008'in ilk aylarında 11 Afrika ve Asya ülkesinde ayaklanmalar yaşandı. Gıda fiyatlarının yükselmesiyle gıdaya erişmekte güçlük çeken daha doğrusu erişemeyen yoksulların başlattığı ayaklanmalar "yok sayılan" gıda krizini görünür kıldı. Ayaklanmaların nedeni olarak gıda fiyatlarının yükselmesi gösterildi. Ardından gelen küresel mali kriz gıda krizini unutturdu.
Açlıkla ilgili ayaklanmalar o zaman hükümetleri tedirgin etmişti.Açlığın tehlikeli bir durum olduğunu ve sosyal patlamalara neden olacağını belirten bir dizi açıklamalar yapmış olan hükümetler şu an bunları unutmuş gözüküyor. Oysa, açlığın yoksulların felaketi, yönetenlerin kabusu olacağı bir sürece alenen çoktan girildi.
Başlangıçta kimi kesimler gıda fiyatlarının yükselmesinin küresel ısınmadan kaynaklandığını ileri sürerek tartışmanın yönünü saptırmak istedi. Oysa herkes biliyor ki; temel neden, çokuluslu şirketlerin kâr hırsından başka bir şey değil. Kaldı ki, küresel iklim değişikliğinin kaynağı da kendileri.
Büyük tarım, gıda, ecza ve enerji şirketlerinin isteğiyle arazilerin bir bölümü gıda üretiminden alıkonuldu, arabaların yürümesi (depolarını doldurmak) için agroyakıt t üretimine ayrıldı.
Tarımın serbest piyasa içine alınmasıyla birlikte tarımsal ürünler dünya borsalarında büyük tarım ve gıda şirketleri tarafından ticarete konu edilmeye başlandı. Dünya üzerinde üretilecek olan toplam tarımsal gıda 2013'e kadarbüyük tarım ve gıda tekellerince kapatılmış, satın alınmış durumda. Yani tarımsal girdinin fiyatını da, tarımsal üretimden elde edilen gıdanın fiyatını da belirleyenler; büyük tarım, gıda ve ecza şirketleri!
Gıdada kendine yeterli olmayan ülkeler yurttaşlarına yeterli gıda sağlayamazlarsa çıkacak isyan sonucunda iktidarı kaybedeceklerini bildiklerinden çare arıyorlar. Yurttaşlarının gıdaya erişimini büyük tarım, gıda ve ecza şirketlerinin belirleyiciliğine bırakmak istemiyorlar.
Zengin ülkeler çare olarak, geniş tarım arazilerine sahip çok fakir ülkelere yöneldiler. Fakir ülkelerin arazilerini uzun yıllar için kiralama veya satın alma yoluna giderek kendi ülke yurttaşlarının gıdasını garanti altına alma yolunu seçtiler. Dünya'da 22 milyon hektar arazi bu gerekçe ile kiralanmış veya satın alınmış durumda. Kiracı ülkeler arasında gıdada kendine yeterli olamayan Mısır, Çin, Hindistan, Japonya, Libya, Güney Kore, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler var.
Afrika'da Sudan, Latin Amerika'da Brezilya, sanayi ülkesi Avustralya ve kendi gıda sorununu çözemeyen yoksul Kamboçya toprağını kiraya veren ülkeler arasında.
Devletler devletlerden toprak kiralıyor, alıyor
Çin Laos'un tarım arazilerinin yüzde 15'ini satın aldı. Çin'in satın aldığı toplam tarım arazi miktarı 1,6 milyon hektarı aşmış durumda.
Petrol zengini Körfez ülkeleri ve Japonya, Mısır'daki tarım arazileriyle ilgili görüşmeler yaparken Mısır'ın kendisi her yıl Kuzey Sudan'da 2 milyon ton buğday üretiyor. Sudan, Mısır'ın dışında Katar ve Kuveyt'e de toprak verdi.
Bu arada Mısır Uganda'da 840 bin hektar tarım arazisini almak için girişimlerini sürdürüyor.
Suudi Arabistan Endonezya'da 1,6 milyon hektarlık alanda agro yakıt için bitkisel tarım üretimi yapıyor. Almanya ve Suudi Arabistan Etiyopya'daki tarım arazilerinde agro yakıt amaçlı tarım üretimi yapıyor. Arazilerini agro yakıt üretimi için başka ülkelere veren Etiyopya BM'den 11 milyon insanı için gıda yardımı alıyor.
Katar Kenya'da 40 bin hektar civarında toprak almak için görüşmeler sürdürüyor. Katar bunun dışında pirinç yetiştirmek üzere Kamboçya'dan, mısır ve buğday yetiştirmek için Sudan'dan, sebze için de Vietnam'dan toprak aldı.
Bu ülkelerin dışında yine petrol zengini ülkelerden BAE, Kazakistan'da, Libya Ukrayna'da 250 bin hektar arazi satın aldı.
Petro dolar sahibi Körfez ülkelerinin Etiyopya, Avustralya, Burma, Endonezya, Sudan, Yemen, Kamboçya, Laos, Fas, Pakistan, Filipinler, Tacikistan, Tayland ve Vietnam'da önemli arazilere sahip olduğu biliniyor.
Büyük şirketler de toprak kiralıyor, alıyor
Şirketler de devletlerin yanısıra kendi ülkeleri dışında toprak kiralıyor ve satın alıyorlar. Çünkü sermaye birikim alanı olarak enerji, hizmetler sektörü yanında gıdayı da görüyor ve gıdada egemenlik kurmak için uğraşıyor. İşte bu amaçla şirketler toprak sahibi olmak istiyor.
Koreli Daewoo Madagaskar'da 1,3 milyon hektar toprak satın aldı ve yaklaşık olarak adanın yarısına sahip oldu. Bu arada topraklarını Daewoo'ya satan Madagaskar'da halkın yüzde 37'si kronik açlık yaşıyor. 2008'de 600 bin Madagaskarlı BM'den gıda yardımı aldı. Toprak kiralama ve satın almaların dışında şirketler, bankalar başka ülkelerde tarım sektörüne yatırım yapıyor. Alman Deutsche Bank ve Goldman Sachs Çin'de tavukçuluk sektörüne 360 milyon ABD dolarından fazla yatırım yaptı. İsveç firmaları Agro ve Earth Farming Rusya'da toplam 531 bin hektar tarım arazisi adıllar. İngiliz Hedgefonds Capital da farklı ülkelerden 1,2 milyon hektar arazi topladı. Rus Investmentbank Capital de Ukrayna'da 300 bin hektar büyüklüğünde bir tarım bölgesinin sahibi.
Ya, Türkiye'de durumlar nasıl? O da önümüzdeki haftaya. (AA/EK)
______________________________
* Veriler Green'den derlenmiştir.