İstanbul’un Kadıköy ilçesine bağlı Yeldeğirmeni semti, Osmanlı döneminde Yahudi topluluğunun önemli yerleşim alanlarından biri oldu. Evliya Çelebi’nin yazdıklarına göre, 17. yüzyılda İstanbul’daki yangınlar ve veba salgınları nedeniyle Yahudiler, Asya yakasına göç etti.
Yahudi yerleşimi, 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla daha da büyüdü. Abdülhamid döneminde (1876-1909) hahambaşı Moşe Ha-Levi’nin yürüttüğü politikalar sayesinde Yahudiler, tıp, hukuk ve fen gibi alanlarda ilerleyerek devletin üst kademelerinde görev aldı.
Haydarpaşa demiryolunun açılmasıyla birlikte Yeldeğirmeni, Yahudi nüfusu için cazip bir semt haline geldi. Bölgedeki ilk büyük apartmanlar Yahudi aileler tarafından yaptırıldı. O dönem semtin Yahudi nüfusu, Müslümanlarla neredeyse aynı orandaydı.
1921-1922 yangınları sırasında bölgedeki 280 bina ve 300 Yahudi aile zarar gördü. Birçok aile Yeldeğirmeni’ni terk etmek zorunda kaldı. 1960’lardan itibaren ise Yahudilerin Moda, Caddebostan ve Suadiye’ye taşınması ve gençlerin yurt dışına gitmesiyle semtteki Yahudi nüfus daha da azaldı. Bugün Yeldeğirmeni’nde sadece birkaç Yahudi aile yaşıyor.
Doktorlar Benazio ve Bitran
“Kulüp” dizisinin çekimlerinin de gerçekleştirildiği Hemdat İsrael Sinagogu, semtin Yahudi geçmişinin en önemli sembollerinden biri olarak varlığını sürdürüyor. Semtteki bazı apartmanların ve dükkânların üzerindeki İbranice yazılar da Yahudi topluluğunun geçmişine ışık tutuyor. Yahudiler semtte balıkçılık, terzilik, eczacılık ve doktorluk gibi mesleklerde faaliyet gösterdi. Semtin nam salmış doktorları arasında Samuel Benbanaste, Albert Benazio ve Viktor Bitran yer aldı.
Dr. Albert Benazio, Uzun Hafız Sokak’ın Karakolhane Caddesi ile kesiştiği üst sol köşedeki evini hem ikâmet adresi hem de muayenehane olarak kullandı. Mimar Arif Atılgan’ın “Masal Gibiydi Yeldeğirmeni” kitabında anlattığına göre, binanın alt katında Benazio ve bir arkadaşının işlettiği bakkal dükkânı bulunuyordu. Günümüzde ise Dr. Benazio’nun hastalarını kabul ettiği katlar boş durumda. Binanın altında ise aynı isimle anılan bir kafe var. Bu kafe, mahallenin en bilinen mekânlarından biri ve özellikle “gençlerin” buluşma noktası.
Dr. Viktor Bitran ise İskele Sokak’ta yaşayan ve çalışan bir dahiliye uzmanı. Mahalle sakinleri tarafından saygıyla anılan ve hatırlanan bir hekim olarak, İstanbul’un çok kültürlü yapısının bir parçası olan Yeldeğirmeni’nde uzun yıllar boyunca doktorluk yapmış ve burada derin izler bırakmış. 2006 yılının ağustos ayında, 82 yaşında hayatını kaybeden Bitran, hem muayenehanesinin hem de evinin bulunduğu İskele Sokak’ın üst kısmındaki binada hastalarına yıllarca şifa dağıtmış. Dr. Bitran, bugün sadece bir hekim olarak değil, Yeldeğirmeni’nin sosyal yapısında da önemli bir figür olarak anılıyor. Hemdat İsrael Sinagogu’nda Bitran’ın adının yazılı olduğu bir plaket de var.
Torunu Viktor Aksel Bitran anlatıyor
Dr. Viktor Bitran’ın torunu Viktor Aksel Bitran, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla 2022 yılında Kadıköy Life için kaleme aldığı yazısında büyükbabasını şöyle anlatıyor:
“Bizim evde Tıp Bayramı, büyükbabam Dr. Viktor Bitran nedeniyle başka bir coşku ve hasret ile kutlanır. Adını büyük bir onurla taşıdığım büyükbabam, maalesef ben çok küçükken hayata gözlerini yummuş. Ancak tüm hayatım Yeldeğirmeni’nin efsane doktoru Dr. Viktor Bitran’ın ne kadar yüce yürekli ve herkes tarafından sevilen biri olduğunu duyarak geçti. Çok sevdiği doktorluk mesleğini 40 yıldan fazla yapma şansı olmuş. Bu yıllara ait sımsıcak anılarını, gerek hastaları gerek onların yakınları ve dostları her zaman hayranlıkla paylaşırlar. Sevgili babaannemiz de büyükbabamızın ne kadar harika bir insan olduğunu her zaman bizlere hatırlatıp, onunla ilgili anılarını hafızalarımıza kazımamıza yardımcı olmuştur.
“Sanıyorum bir insan için en büyük zenginlik, bu hayattan göçüp gittikten sonra bile hala arkanızdan sevgi, saygı ve hürmet ile bahseden sevenlerinizin olmasıdır. Büyükbabamın herkese yeten kocaman bir yüreği vardı. Kar, kış demeden gittiği hastalar, yoğun çalışma saatleri bile çocuklarına, ailesine ve sevdiklerine karşı olan ilgi ve alakasını aksatamazdı. Çocukluk anılarımda onun sevgi ile bakan gözleri, sımsıcak kalbi öyle yer etmiş ki, bugün 17 yaşımda hala Viktor Dedemin gücünü yüreğimde hissediyorum. Onun hakkında duyduğum tüm güzel anılar, büyükbabama olan sevgimi ve hayranlığımı her geçen gün daha da arttırıyor. Keşke diyorum onunla Yeldeğirmeni sokaklarında yürüyüp, eski zamanları ve yaşadığı hatıralarını dinleyebilsem.”
Tabelanın akıbeti
Günümüzde Dr. Viktor Bitran’ın bir zamanlar yaşadığı ve muayenehanesini işlettiği bina hâlâ ayakta. Ancak, zamanın ve müdahalelerin izleri, bu binanın kaderinin belirsizleştiğine işaret ediyor.
Geçtiğimiz hafta, birlikte yaşadığım köpeğimle yürüyüşe çıktığımda Bitran’ın evinin önünden geçerken bir ayrıntı dikkatimi çekti: Bina girişindeki tabelanın üzeri karalanmıştı. Tabelada, “Doktor V.M. Bitran: Birinci Sınıf Dahiliye Mütehassısı” yazıyordu. Ancak artık bu yazıyı okumak imkânsız. Aklıma gelen ilk ihtimal, ne yazık ki, bunun antisemit bir müdahale olabileceğiydi. Çünkü evin tavanlarından birinde Davud Yıldızı işlemesi bulunuyor ve 7 Ekim 2023’te başlayan Filistin-İsrail Savaşı sonrasında dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de antisemit saldırılar artmış durumda.
Ancak bu ihtimali doğrulamadan başka olasılıkları da göz önünde bulundurmak gerekiyordu. Öncelikle mahallenin muhtarına danıştım; fakat konu hakkında bilgisi olmadığını söyledi. Ardından Kadıköy Belediyesi’ne başvurdum. Belediye, binanın tarihi eser statüsünde olmadığını ve kentsel dönüşüm kapsamında da hakkında herhangi bir karar alınmadığını belirtti. Yani resmi kayıtlara göre bina hakkında herhangi bir işlem yok.
Mahallede konuştuğum bazı esnaflar -çoğu 40-50 yaşlarında- Dr. Bitran’ı doğrudan tanımasalar da, annelerinin ya da babalarının doktoru olduğu için ondan haberdardı. Bitran’ın hastalarına karşı şefkatli ve dikkatli bir doktor olduğunu anlatan mahalle sakinleri, onun Yeldeğirmeni’nde saygıyla anılan isimlerden biri olduğunu söyledi. Esnaflardan biri ise iki yıl önce, yıllardır kapalı duran eve hırsız girdiğini ve içeride bulunan gümüş eşyaları çaldığını aktardı. Olayın ardından bina yine kaderine terk edilmiş. Bu hafta da evin kapısına İGDAŞ tarafından bir “Ziyaret Bildirimi” notu bırakıldığını gördüm.
Esnafın verdiği bilgilere göre, Bitran’ın damatları zaman zaman mahalleye uğruyormuş. Ancak kimse iletişim bilgilerine sahip değil. Yani evin geleceği hakkında sorulacak soruların muhatapları belirsiz. Belki de bu, sadece ailenin aldığı bir karar. Bu nedenle, belki de bu yazı, evin akıbetini anlamamıza yardımcı olabilir.
Dr. Viktor Bitran’ın anısı, silinmeye yüz tutmuş tabelası ve kaderine terk edilmiş eviyle unutulmaya mı bırakılacak, yoksa bu mirasa sahip mi çıkılacak?
Kaynaklar
- Arif Atılgan. Masal Gibiydi Yeldeğirmeni. K-İletişim Yayınları.
- "Kadıköy Yeldeğirmeni’nden Yahudiler Geçti, Geriye Anıları Kaldı." Şalom Gazetesi.
- "Torununun Gözüyle Yeldeğirmeni’nin Efsane Doktoru Viktor Bitran." Kadıköy Life.
- "Yeldeğirmeni’nden Yahudiler Geçti, Anıları Kaldı." Gazete Kadıköy.
(TY)