Hükümet sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında haberleşmenin gizliliği, özel yaşamın mahremiyeti ve soruşturma gizliliğiyle ilgili ihlallere yönelik cezaların artırılmasına karar verdiğini açıkladı. Açıklama, Ergenekon soruşturmasıyla canlanan, son olarak yüksek yargının da dinlenmesiyle doruğa ulaşan tartışmanın ardından geldi.
Peki, hükümet cezaları ağırlaştırarak sorunu çözebileceğine inanıyor mu acaba? Memleketin durumunun Bakanlar Kurulu'ndan nasıl gözüktüğünü bilemem ama yargı uygulamaları bakımından şu söylenebilir ki, sistem, bugüne kadar her zaman tek taraflı olarak işledi.
Bunu söylerken Ergenekon soruşturması ve Çiçek'in atıf yaptığı Türk Ceza Yasası'ndaki (TCK) düzenlemelerin yargı tarafından nasıl uygulandığını bir göz atmak yeterli sanırım.
Bu süreçte bir kısım yargı uygulamaları, çatışma siyasetininin meyvelerini toplama hesapları yaparken, onu dış etkilere karşı koruyan bir kalkan etkisi yaptı. Usulüne uygun yapılmayan dinlemelerle elde edilen bilgiler medya aracılığıyla gündemi belirlerken, hedef alınan muhalifleri sesini çıkaramaz hale getirdi.
Çiçek, ''Cezaları da artırıyoruz. Gerçekten, hepimiz son günlerdeki tartışmalardan, söylenenlerden rahatsız olduk. Zaten bunlar suç ama cezalar caydırıcı olabilmeli" diyor ama neredeyse yargı erkleri düzeyinde yaşanan bir çatışmada bu ağırlaştırılmış hükümleri kime uygulayacaksınız?
Bu yaşananlar, TCK'deki düzenlemeler yetersiz diye mi yaşanıyor acaba? Lütfen Adalet Bakanı açıklasın, "Haberleşmenin gizliliğini ihlâl" (TCK, 132), "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" (TCK 133), "Özel hayatın gizliliğini ihlâl" (TCK, 134) ve "Gizliliğin ihlâli" (TCK 285) suçlamasıyla kaç kamu görevlisi hakkında dava açılmış?
Bakanlığın, geçtiğimiz günlerde açıkladığı kısmi bir veri var. Buna göre, Ergenekon gibi önemli soruşturmalar kapsamında, 15 gazeteci hakkında, "soruşturmanın gizliliğini ihlal" iddiasıyla, yani şu anda ağırlaştırılması planlanan maddeden dava açılmış.
Peki, kamu görevlilerine ne kadar dava açılmış: Sıfır. 33 görevliyle ilgili işlemler hala soruşturma aşamasındaymış!
TCK yenilenirken ve 1 Haziran 2005'te yürürlüğe girmesinin ardından da hukukçular, hak savunucuları 30'a yakın madde konusunda hükümeti hak ve özgürlükleri orantısız biçimde kısıtlamak üzere kullanılabileceği için uyarmıştı. Eleştirilen maddeler arasında şimdi hükümetin etkisiz gördüğü ve çareyi de cezaları ağırlaştırmakta buldukları da var.
Gazetecilere ceza çok
Kamu görevlileriyle ilgili uygulamaları bir yana bırakalım ve bu yasa maddelerinin gazetecilere karşı ne şekilde uygulandığına bir göz atalım:
Dağlıca baskınında PKK örgütünün rehin aldığı askerlerin serbest bırakılmasını duyuran Milliyet gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü Hasan Çakkalkurt, Jandarma Genel Komutanlığı Van Askeri Mahkemesi'nin yayın yasağı kararına aykırı yayın yaptığı iddiasıyla "soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği" gerekçesiyle cezalandırıldı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin TCK'nın 125. maddeden verdiği ceza 1 yıl 6 ay 22 gün hapis..
Taraf gazetesine benzer suçlamalarla açılan 100'ün üzerinde dava halen sürüyor. Doğan Grubu'na bağlı yayın kuruluşları hakkında belki bir o kadar kovuşturma var.
Posta gazetesi foto-muhabiri Ahmet Cumalı, Derin Mermerci ile ilgili çektiği defile fotoğrafı nedeniyle "özel hayatın gizliliğini ihlâl ettiği" iddiasıyla mahkum oldu; cezasının açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Kararı veren, Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi.
4 Kasım 2008'de bu kez Bakırköy 16. Asliye Ceza Mahkemesi, teknesinde Sanatçı Sezen Aksu'nun mayolu fotoğrafını çektiği gerekçesiyle Cumalı'yı ertelemeli 1 yıl 3 ay hapse mahkum etti.
Görüyorsunuz, hükümetin "özel yaşam" ve "soruşturmanın selameti"ni korumak adına hatırladığı yasalar, her zaman günah keçisi olması tercih edilen medya için tıkır tıkır işliyor. Gazetecilerin eylemleri bu kapsamda değerlendirilip cezalandırılırken, emniyet ve yargı kararıyla özel yaşamın ihlal edilmesi, gizli olması gereken soruşturma bilgilerinin medyaya iletilmesi dava konusu bile olamıyor.
İkiyi beş yapsanız ne olacak? Bu maddeleri daha da ağırlaştırıp kime karşı kullanacaksınız? Bilgi sızdıran Emniyet görevlisini, adaletsizce verdiği dinleme kararıyla demokratik hak ve özgürlüklerine ayaklar altına alan yargıcı veya sorumsuzca davranan bir mahkeme görevlisini yargılayabilecek misiniz? (EÖ)