Değildir…
Bu yüzden soruları kuvvetler ayrımı nedir sorusuyla yanıtlamak gerekiyor.
Yasama, yürütme yargı arasındaki kuvvetler ayrımı bir iş bölümü müdür, iş birliği midir?
Kuvvetler arasında olması gereken denetim midir, denge midir?
Hangi kuvvet hangisinden üstündür, birinin diğeri üzerinde üstünlüğü olmalı mıdır?
Günümüz Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde “erkler arası dengenin sağlanmasında yargının önemli bir rolü" var mıdır?
Yargının güçler arasındaki yerini yasama ve yürütme gücüyle birlikte değerlendirmeliyiz.
Acaba yargı denge sağlayıcı mıdır?
Yasamayı ve Yürütmeyi Anayasa ve kanunlara, hukuka, temel insan haklarına uygun davranıp davranmadığını denetleyen yargı gücü müdür? Günümüz yargısı denetim ve denge sağlayıcı bir gücü ister mi?
Kuvvetler ayırımı bakımından Yasama ve Yürütme; yargı erkinin bu denli güçlü olmasından daha çok yargı ile “iş bölümü” içinde dengeli olmayı tercih edeceklerdir. Günümüzde böyle bir “denge” arayışı hukuki, siyasi, ekonomik düzene ve yargının kendisine çok daha uygundur.
Anayasada “Kuvvetler ayrımı” Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibarettir. Bununla sınırlı “medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu” ve “üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu” kabul edilir.
Anayasanın “Kanun önünde eşitlik” ilkesine göre devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde başta Anayasa olmak üzere kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Anayasa değişiklikleriyle “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir”.
2017 öncesi yürürlükte bulunan “Bakanlar kurulu” ibaresi Anayasa değişikliğiyle Madde 8 metninden çıkarılmıştır.
2017 yılı Anayasa değişikliğine göre “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.” Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder (Madde 104).
Bir başka deyişle; Cumhurbaşkanı yasama, yürütme ve yargının düzen ve uyum içinde çalışmasının yürütme yetkisi ve görevine sahiptir.
Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez ve Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir, devredilemez.
2017 yılında yapılan değişiklikle Anayasanın 9. madde metnine “ve tarafsız” ibareleri eklenerek “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır” olarak değiştirildi. Gerekçesi, yargı bağımsızlığının tarafsızlığı da içerdiğini vurgulamaktı.
30 Mayıs 2019’da açıklanan Yargı Reformu Stratejisi’ndeki Yasama ve Yürütme ile Yargının yerini anımsamak gerekiyor.
Yargının rolü nedir?
Strateji’ye göre kuvvetler ayrılığı prensibi kuvvetler arasında işbölümü ve işbirliği anlamına gelmektedir. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin Anayasa’da çerçevesi çizilen faaliyetlerinin denge ve denetim içerisinde yürütülmesi öngörülmüştür.
“Kuvvetler ayrılığı ilkesi, her bir erkin işbirliği içerisinde hareketini zorunlu kılmakla birlikte erkler arası dengenin sağlanmasında yargının önemli bir rolü bulunmaktadır.”
Yargının yasama ve yürütmeyle işbirliği içinde hareket etmesinin “zorunlu” olduğu, erkler arasındaki denge için önemli bir “rolü” olduğu kabul ediliyor.
Yargının erkler arasında denge sağlayabilmesi için yargı bağımsızlığı hakkındaki 2017 anayasa değişikliği 1982 Anayasasında bugüne kadar yapılan en önemli değişiklik olarak görülüyor.
Özü; yargı bağımsızlığı ile tarafsızlığı sağlanmış ve “Bu düzenlemeyle, parlamenter hükümet sistemi yerine Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getirilmiş ve kuvvetler ayrılığı güçlendirilmiştir” (YRS Sayfa 10 Bölüm 25).
Yargının anayasal işlevinin güçlü ve eksiksiz demokrasi açısından hayati nitelikte olduğuna işaret edilmektedir. Anayasa değişikliğiyle kuvvetler ayrılığı prensibinin güçlendirildiği kanaati belirtilmesine rağmen; mevcut Anayasal ve kanuni düzenleme aksini göstermektedir.
Yargının en hayati rolü; iktidarların gücünü ister yürütme ister yasama organı olsun Anayasa, kanunlar ve hukukla ve temel insan haklarıyla sınırlandırabilmesi yargısal denetim gücünü kullanabilmesidir.
Yargının devletin diğer organlarından üstün olduğunu kabul edebilmek için “eşitler arasında önde gelen” / Primus İnter Pares (Özay, İl Han) olduğunu kabul etmelidir. Dahası, önde gelmesinin gerçek bir üstünlük olduğu şartıdır.
2017 Anayasa değişiklikleriyle asıl yapılan; yargı organının diğer devlet organları karşısında eşitler arasında önde gelme özelliğinin ve diğer organlar karşısında gerçek bir üstünlüğe sahip olmasının reddidir.
Anayasanın “Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir” cümlesi gözetildiğinde; yargının yasama ve yürütme karşısındaki rolünün yaşama geçirilmesi için bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması artık çok daha önemlidir.
Yargının bizatihi kendisi, eşitler arasında önde gelen gücünü ve gerçek üstünlüğü istemelidir. Aksi takdirde yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığını da vurgulamak için yapılan Anayasa değişikliğinin hiçbir yararı ve kıymeti yoktur.
Yargı Stratejisi Reformundaki ifadeyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi getirilmiş olmakla kuvvetler ayrılığı ilkesiyle yargının rolü kuvvetlenmiş olmuyor, aksine güçsüz ve eşitler arasında bile en sonda geliyor, tıpkı yasama organı gibi. (Fİ / HA)