"Vatanseverlik, silahlar, ordular, donanmalar... Bütün bunlar uygarlaşamadığımızın göstergeleridir. Çocuklar anne ve babalarına soracaklar. 'Bunun sığlık olduğunu fark edemediniz mi?' Kanun değil, çözüm. Arabalara sonar ve radar koyarsanız birbirlerine çarpmazlar."
Jacques Fresco
İnsanları köleleştiren ve sevgisizleştiren para bazlı düşünceye ve yaşama alternatif olarak; çalışmayı ortadan kaldıran ve tüm dünyayı vatan kabul eden kaynak bazlı anlayışı geliştiren ve bu konuda teknik, sosyal çözümlemeler sunan akil adam Jacques Fresco böyle diyor. Kapsamlı bir proje olan ve bugüne kadar para bazlı sistemin öğrettiği her şeyi yerle bir ederek insana özgü, doğayla uyumlu, sosyal katmanları ortadan kaldıran ve bütün bunların toplamı olarak yeni bir yaşam tarzı sunan endüstriyel tasarım kökenli Fresco, yaşadığımız düzenin ilkel bir kölelik düzeni olduğunu çok yalın ifadelerle tanımlayarak, düzenin kendisini gündelik hayattan verdiği örneklerle deşifre ediyor.
Yazar, çevirmen Yılmaz Onay'ın "alternatifi olmayan eleştiri, eleştiri değildir" belirlemesini de cevaplamak ister gibi teknik ayrıntılarına kadar inerek ortaya koyduğu alternatif yaşam projesinin adı Venüs Projesi. Benim de gönüllülerinden birisi olduğum bu projeyi incelemek isteyenler basit bir aramayla internetten projenin detaylarına rahatlıkla ulaşabilirler. Bu proje aynı zamanda futbolun da kuralları ve oynanış tarzıyla yeniden düşünülmesini gerekli kılıyor. Bu yazı bu çabanın bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
Futbol, paranın her şeye olduğu gibi topa da girmesi sonucu, yeterince kirlenmiş ve kirlenmeye müsait bir fenomen olarak sorunlarının çözümlenmesini bekliyor. Bu sorunlardan kanımca en önemlilerinden birisi hakemlerin maç sürdürümlerinin sonuç odaklı olarak düşünülmesidir. Oysaki hakemler süreci düzenleyen ve topun aktif alanda kalmasını sağlayan yaklaşımlarla maçı ele alarak maçın daha verimli oynanmasını sağlayan aktörler olmalıdır. Böylelikle futbol dışı birçok unsur sahadan temizlenmiş olacaktır. Peki, bu nasıl sağlanabilir? Tabî ki teknolojiden yararlanarak.
Bu bağlamda hatalı verilen ofsayt, gol, korner ve taç gibi çizgisel kararlar hakemlerin sırtında bir yük olarak durmaktadırlar ve kaldırılmalıdırlar. Bu, hem emeklerin heba olmaması hem de maçın seyrinin hakemin hatalı belirlenimlerine kurban edilmemesi ve hakemin bu stres altında maça sokulmaması açısından son derece önemlidir.
Ayrıntılandıralım; şu soruyla başlamalı: Bizler, yani insanoğlu, Mars'a insansız araç indirip onu yıllarca orada gezdirip istediğimiz gözlemleri an be an yapabiliyorken çizgiyi geçen topun gol olup olmadığını ya da pozisyonun ofsayt olup olmadığını nasıl ve niye belirlemeyiz? Bu büyük bir ilkellik değil midir? Bu durumdan kurtulmak için yapılması gereken futbol oyun alanının dijital bir ortamda koordinatlandırılmasıdır.
Saha koordinatlandırıldıktan sonra oyunun aktif özneleri olan oyuncuların ve topun her an nerede olduğu tespit edilebilir. Topun şekli matematiksel olarak tanımlanabilir olduğu için belirli bir noktasına konulacak bir GPS cihazı sayesinde anlık olarak koordinatlarını bilmek mümkündür. Böylelikle çizgiyi geçip geçmediği kolaylıkla tanımlanabilir.
Gol pozisyonu için konuşursak top çizgiyi geçtiği anda dijital skor tabelasını anında bir arttırması yeterlidir. "Peki ofsaytı ya da korneri nasıl belirleyeceğiz?" sorusunu duyar gibiyim. Bu sorunun cevabına şuradan başlayalım. Futbolcular deplasman ve ev sahibi takım oyuncusu olarak iki tür krampona sahip olmalıdırlar. Bu kramponların, her iki ayak için, orta noktalarına birer GPS alıcısı yerleştirilmeli ve bu alıcılar anlık olarak koordinatlarını ve takım-oyuncu kodlarını sahanın dijital olarak tanımlandığı ortama iletmelidir. Örneğin; ev sahibi sıfatıyla sahaya çıkan takım, koordinatlarının yanında "1" kodu veren bir sinyal yayımlarlar, misafir takım ise "0". Her oyuncu da sırt numarasının koduyla tanımlanır. Böylelikle ev sahibi takımın 10 numaralı oyuncusunun krampon kodu 110 olur.
Ofsayt kararı için konuşursak; akın yönünde topun ilerisinde olması şartıyla pası alan oyuncunun top arkadaşının ayağından çıktığı andaki (söz konusu durumda topla pası veren kramponun kodu aynı koordinatlara gelecektir) koordinatının kale çizgisine en yakın kod olup olmadığından hareketle pozisyonun ofsayt olup olmadığı pekala hatasız bir şekilde ve rahatlıkla tespit edilebilir. Dijital cihaz, pozisyonun ofsayt olduğunu tespit ettiği anda hakemin kolundaki cihazı çalıştırır ve hakem 1-2 saniye içersinde pozisyonun ofsaytlığını hatasız biçimde belirler. Korner için de durum ofsayttaki gibi son derece basittir. Ev sahibi takımın hücum ettiğini varsayalım; topla en son aynı koordinata sahip olan kod 1 ise atak autla sonuçlanmış demektir.
Zannımca teknolojinin kullanılmasındaki konuşulmayan en önemli engel anında karar vermenin görsellikle beraber düşünülmesindedir. Örneğin korner kararını vermek için görüntüyle tespite gerek yoktur. Dijital cihazın verdiği karar kornerse köşe gönderinin üzerine monte edilecek bir ışık kaynağı top oraya konuluncaya kadar açık kalmalıdır. Gol için düşünürsek top çizgiyi geçmişse anında skor tabelası değişmelidir. Unutmayalım ki anlık olarak ihtiyaç duyulan karardır, görüntüsü değil.
Bu teknolojinin uygulanmasıyla elde edilecek kazanımlar yadsınamayacak kadar fazladır. Aklıma gelen en güncel örnek olarak; yardımcı hakemin tespit edemediği ofsayt pozisyonundan dolayı Antep'teki Antep - Beşiktaş maçında İsmail Köybaşı sahadan bir başına köyüne gönderilmezdi. Ve böylelikle o andan itibaren başka bir maç oynanmaya devam ederdi ya da sadece sağlık durumuna ve Carvalhal'in düşüncesine bağlı olarak sonraki hafta İsmail Köybaşı kadroda olabilirdi.
Bunun ne sonuçlar yaratacağını kim nereden bilebilir ki? Ama ne sonuç yaratırsa yaratsın futbol oyunun kendisiyle ilgili bir yaratım olacağı aşikar değil mi? Bu teknoloji kullanılmayarak aktif oyun alanı içersindeki mücadele süreçlerinin belirlediği hak edilmiş sonuçların önüne geçilmektedir.
Hata deyip geçmemeli, onları sınıflandırmalıyız. Futbol bir bakıma hatalar oyunuysa bile bu durum oyuncuya ve oyunun içinden çıkan hatalara bağlı olmalıdır. Örneğin kaptan Bülent'in sektirdiği topla Galatasaray'ın Dortmund'dan gol yemesinin futbol oyunu içersinde - stoperin top tekniği eksikliği ya da pozisyon hatası gibi - bir karşılığı vardır. Ancak Lampard'ın son dünya kupasında Neuer'e attığı enfes golün sayılmamasının futbol oyunu açısından hiçbir geçerli ve anlamlı açıklaması olmadığı gibi bu hata türü güzel oyunu her açıdan baltalamaktadır.
Çizgisel hataların yarattığı sonuçların değil; emeklerin ve oyunla ilgili süreçlerin belirleyici olduğu bir futbol oyununun çok daha seyre değer olacağı bir gerçektir. Böylelikle, ilk elden hakemler oyunu oynatmaya dönük bir işlev kazanacak ve hatalı verdikleri kararlardan sonra belki de tüm hayatlarını etkileyecek bir takıntının altında ezilme ihtimalinden kurtulacaklardır. Buna belki de en iyi örnek yine son dünya kupasında Arjantin - Meksika takımları arasında oynanan maçta Tevez'in ofsayttan attığı golü onaylaması sonucu Rosetti'nin düdüğünü sandığa koymasıdır. Hakemin bu hata korkusunun yarattığı boşlukla algılarının körelmemesi için bile teknolojiden yararlanmaya değmez mi?
Biz seyirciler açısından akla gelebilecek ilk soruyla sorarsak; çizgi kararları hakkında anlamı kendinden menkul lafazanlıkları saatlerce dinlemek zorunda kalmamak sizce de daha sağlıklı olmaz mıydı?
Başka bir yazıda ele almanın uygun olduğunu düşündüğüm bir konuyla sonlandıralım. Dünyanın düz olduğu sanıldığı zamanlarda dünyayı temsilen biçimlenmiş olan sahanın dikdörtgen şekli neden günümüzde dünyanın en yakın matematiksel yaklaşımı olan elipsoidden hareketle elipse çevrilmesin? Fresco ile açtık dilerseniz yine öyle kapatalım. "Mükemmele asla erişemeyiz. Ancak bu ona doğru adım atmamız için bir engel değil."
* Jacque Fresco ve Venüs Projesi için ayrıntılı bilgi.
** Çizim: Merve Toker