Tutuklu öğrenci sayısının çokluğu sadece istatistikî olarak utanç verici değil... Daha vahimi, öğrenciler, tutukluluk hallerinin sürmesi yüzünden okullarını yitiriyor.
Bu sorunu çözmek istemeyenlerin zihniyetini bir yana bırakırsanız eğer, Üniversite rektörlerinin, fakülte dekanlarının, hocaların acaba öğrencileri için üretebilecekleri bir çözüm var mıdır? Tutukluluk hali sona eren öğrencinizi tekrar sınıfta görmeden önce bence yapılacak birkaç şey ve bazı çözümler vardır ve olmalıdır.
Birinci çözüm: Tutuklu öğrencilerin tutukluluk halleri kaldırılmalıdır. Bu akademisyenlerden beklenemez, ama özgürlükler için etkili olmaları beklenir.
İkincisi: Üniversiteler öğrencilerine sahip çıkmalıdır. Bu beklenebilir bir umuttur.
Öğrencinizin dünya görüşünü paylaşmasanız bile, öğrencilerin tutukluluk halinin çok daha mağduriyetler yaratmaması için bilim insanları cesur olmalıdır.
Şimdi içeriden bir mektup... "Meçhul Öğrenci Postası"nda (bianet.10 Ağustos 2012) yayımlanan Sincan Kadın Kapalı Cezaevinden yazan Meltem Tuna'nın mektubu.
Sınava girmek istiyorsanız ring aracının yakıt parasını ödemelisiniz. Benzin parası sizden...
Meltem Tuna, Gazi Üniversitesi Felsefe bölümü son sınıf öğrencisi.
Onun ve arkadaşlarının derdi sınavlar...
"Sizlere Sincan Kadın Kapalı Hapishanesinden yazıyorum. Adım Meltem Tuna. Daha öncesinden sizlerle irtibat kurmayı istemiştim ama olmadı. Geçen günlerde Gündem gazetesinde adresinizi gördüm ve yazmak istedim.
Ben Gazi Üniversitesi Felsefe bölümü son sınıf öğrencisiyim. 29 Kasım'da Ankara'da ailemle yaşadığım evimden gözaltına alındım. 2 Aralık'ta tutuklanıp Sincan'a getirildim. Tabi yalnız değil, üçü öğrenci altı arkadaşımla beraber.
Tutukluluğumuzun beşinci ayı biterken iddianamemiz çıktı. İlk mahkememiz 29 Mayıs Salı günü saat 13: 30'da Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.
İddianamede ise tutuklu olan yüzlerce öğrencinin muhalif olmasından başka gerekçe yok. Yasal basın açıklamaları Mahir Çayan ve 12 Eylül sonrası idam edilen Ömer Yazgan'ın mezar ziyaretleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinleri gibi...
Anma ve etkinlikler benim THKP/C Direniş Hareketi üyesi olmama gerekçe gösterilmiş. Delil olarak da evimden alınan Marx ve Engels'in kitapları, ODAK Dergisinde çıkan bazı yazıların bilgisayardan alınmış çıktıları, telefon ve internette arkadaşlarımla yaptığım tamamen günlük sohbetler içeren mesaj kayıtları vs. gösteriliyor.
Gözaltına alındığım hafta vize haftamdı. Tutuklanıp hapishaneye getirildikten sonra okul ile irtibat kurup tutuklandığımı bildirdim ve sınavlara girmek istediğimi belirttim. Ama yazışmalar tamamlanana kadar ilk dönemin final sınavları bile bitmişti. O sebeple giremedim ilk dönem sınavlarına.
Bahar dönemi için tekrardan okulla, Adalet Bakanlığı ve Sosyal Yardımlaşma ile aylarca süren yazışmalar yaptım. Sınavlara girmek istedim.
Okul bu isteğimi sınav için okula götürülmem şartıyla kabul etti. Ancak hapishane okula götürülmem için ring aracının yakıt parasını ödemem gerektiğini belirtti.
Ben dışarıda hem çalışıp, hem okula gidiyordum, masraflarımı kendim karşılıyordum. Haliyle bu ücreti karşılayamayacağımı belirten dilekçeler yazdım Adalet Bakanlığı ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı'na.
Ancak durumumu anlatmama rağmen olumlu bir yanıt alamadım. Sadece masrafları kendim karşılamam şartıyla okula gidebileceğimi söylediler durmadan!
Hapishane de gidiş için her sınav başına 50 lira masraf çıkardı. Toplamda 500 lira civarı bir hesap çıkıyordu. Ve bu sebeple ikinci dönem de sınavlarıma gidemedim. Okul tarafından ise soruşturma açılmadı, açıldıysa da henüz o yönde bir belge veya bilgi elime ulaşmadı.
Benimle beraber tutuklanan diğer üç öğrenci arkadaşımdan biri Reyhan. O da size durumunu yazdı, beraber yolluyoruz mektupları, o sebeple tekrar etmeyeyim.
Diğer iki arkadaşımız ise Sincan 1 No'lu F Tipi Hapishanesinde.
Onlardan birinin adı Barış Onay. Barış, Anadolu Üniversitesi Porsuk Meslek Yüksekokulu Elektrik Teknolojisi bölümü son sınıf öğrencisi.
Diğer arkadaşımız ise Sedat Yıldırım. Sedat da Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İşletme Bölümü son sınıf öğrencisi. Barış ilk dönem Eskişehir'e götürüldü ve sınavlara girebildi. Ancak dönüş için para talep edildiği için, Eskişehir'den Sincan'a gelmek için başka bir sevkin olmasını bekledi bir ay kadar.
Tabii o sürede Eskişehir'deki hapishanede; birkaç hafta, açıklama bile yapılmadan, tek başına tutuldu. Epey sıkıntı çekti. İkinci dönem ise derslere devam zorunluluğu olduğundan okulu dondurdu. Okulu da ona soruşturma açmıştı çoktan. Sedat ise ailesinin ringin yakıt ücretini karşılaması sayesinde gitti Bolu'ya ve sınavlarına girdi.
Bizim durumlarımız bundan ibaret, yani 800'ü aşkın arkadaştan pek de farkımız yok. Sizlerle durumumuzu paylaşalım dedik. Tüm arkadaşlara selamlar, size de kolaylıklar diliyoruz. Sevgililerle..."
Umarım, felsefe öğrencisi ve arkadaşları tahliye olmuştur ve okullarını bitirmiştir.
Umarım, tutukluluk nedeniyle öğrenciler okullarını yitirmezler. (Fİ/HK)
Fikret İlkiz - 13 Ağustos 2012