Faşizm sadece, demokratik hak ve özgürlükleri yok eden ve çalışanları baskı altına alarak ağır biçimde sömüren, iç politika ile sınırlı bir uygulama değil. Dış politikada saldırgan ve irredentisttir. Komşu ülkeleri istila etmekle tehdit eder. Kendisinin kurguladığı öznel bir tarih anlayışına dayanarak zorla toprak işgal etmeyi bir hak sayar.
İzlediği politika açısından AKP’nin Türkiye'de faşist bir yönetim kurma yönelimi içinde olduğu görülmekte. Demokratik hak ve özgürlükleri askıya almış, kuvvetler ayırımını yok sayan otoriter tek kişi yönetimi kurma çabası içindedir.
Ayni zamanda ülke güvenliğinin tehdit altında olduğu iddiasıyla komşu ülkeleri işgal etmeyi planlamakta.
Önce Cerablus alındı. Şimdi de Afrin'in alınması için hazırlık yapılıyor. Gerekçe olarak da, Kuzey Suriye'de yokluk içinde yaşayan bir avuç mazlum Kürdün Türkiye için bir tehdit oluşturduğu iddiası öne sürülüyor. Bu iddiaya kargalar bile güler. Musul'a girmek için de kamuoyu hazırlanmakta. Bunun için de kurgulanan öznel tarihten gerekçeler üretiliyor.
AKP’nin köktenci bir Sünni İslam hareketi olan IŞİD'e karşı tutumu da içtenlikli değil. İrredentist emellerini örtmeye dönük bir siyasettir.
AKP’nin peşinde olduğu Türkiye tipi faşizm şoven milliyetçi ve ırkçıdır. Kamuoyunda ülkenin iç düşman tehdidi altında olduğu algısı yaratılmış ve Kürtlere iç düşman muamelesi yapılmaktadır. Türkiye tipi faşizm dünyayı felakete sürükleyen Alman faşizminin Ortadoğu'daki bir reenkarnasyonudur.
AKP izlemekte olduğu politikaları sürdürmekte ısrar ettiği takdirde Türkiye'nin, Ortadoğu'da, çok büyük ve kanlı bir savaşa sürüklenmesi kaçınılmaz görülüyor. Bu baştankara ve tehlikeli gidiş ancak demokrasi güçlerinin uyanık davranması ve güçlü bir demokratik hareket oluşturmalarıyla önlenebilir.
Ne acıdır ki, henüz toplumda faşist bir tehlike algısı oluşmamış ve hiçbir karşı önlem hazırlığı yok. Faşizmin ikiyüzlülüğü ve yalana dayanan büyük propaganda gücünü alt etmek ve toplumu hareketlendirmek kolay değil. Ama uyanık olmak gerekir. AKP'nin aldığı hiçbir karar faşizmi kurma olgusundan bağımsız değil.
Örneğin demokratik hak ve özgürlüklerin askıya alınması, başta gazeteci, yazarlar ve akademisyenler olmak üzere yapılan yığınsal tutuklamalar, 30'a yakın Belediye'ye kayyum atanması, Diyarbakır Belediye Eşbaşkanlarının gözaltına alınması, vb. hukuk dışı tasarrufların tümünün Türkiye'yi açık faşizme sürükleyen öncü eylemler olduğu dikkatten kaçmamalı. (TZE/EKN)