TTB külliyatı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), özellikle 1980’li yılların sonlarından itibaren sağlık alanında bilimsel bilgiye ve deneyime dayalı olarak ürettiği dünya ve Türkiye’de önemli olduğunu düşündüğüm tarihsel bir külliyatın sahibi. Bu külliyatın en önemli özelliklerinden birisi kolektif olarak üretilmiş olmasıdır. Diğeri, yalnızca hekimlere değil, tüm sağlık emekçilerine ve topluma yönelik bir içeriğe sahip olmasıdır. Bir diğeri ise kişinin ya da toplumun sağlıklı olabilmesi için ülkede öncelikle toplumsal eşitlikçi, özgürlükçü, barış içinde ve demokratik bir yaşam ile yeterli ve dengeli beslenme, temiz içme ve kullanma suyu, sağlıklı konut, eğitim, sağlık hizmeti vb. pozitif yurttaşlık haklarının hiç değilse asgari düzeyde toplumun bütün üyelerine sağlanmasının gerektiği yaklaşımının varlığıdır. Bu yaklaşımın da sonucu olarak, TTB yıllardır sağlık alanında olan ya da olmayan emek ve meslek örgütleriyle birlikte, ekmek, barış ve demokrasi mücadelesinin önemli bir bileşeni olma özelliğini taşıyor.
Külliyatın başlangıcı ve en kapsamlı bölümü sağlık politikaları alanında. Çünkü, 1980’li yılların sonunda bir Dünya Bankası projesi olarak Türkiye’de de dönemin hükümetleri eliyle uygulanmak istenen “sağlık projesi”nin en önemli hedeflerinden birisi, diğer ülkelerde de olduğu gibi sağlık meslek örgütlerini bir şekilde sürece ortak edebilmekti. Ancak, Türkiye’de bu gerçekleşmedi. TTB’nin 1990’lı yılların başındaki kadroları söz konusu uygulamayı “sınıfa-topluma/sınıfın-toplumun sağlık hakkına- bir saldırı” olarak değerlendirdi. Bu dönemde bir yandan var olan bilgiye ulaşma ve bilgi üretme çabası sürerken, öte yanda TTB’nin kendi içinde de bir değişim süreci yaşanmaya başlandı. TTB yönetiminde bulunan Etkin ve Demokratik Hekimler Grubu, kendilerini ve hedeflerini tanımladıkları ilk metinlerindeki hekimci, popülist hat yerine, “toplumcu” bir hatta doğru değişim gösterdi. Sağlık alanına sınıf penceresinden bakmayı, bilimsel bilgi üretiminde diyalektik ve tarihsel materyalizmi yöntem olarak kullanmayı ilke haline getirdi.
Kapitalizmin bu döneminde kârın maksimizasyonu için ucuz emek gücünün yanı sıra, pazar büyütme hedefi daha fazla üretimi bu da ucuz ve sürekli sabit sermaye (hammadde, enerji vb.) sağlayabilmeyi sistemin devamlılığı için daha da önemli hale getirdi. Doğanın tahribatı ve talanı arttı. Yaşamak zorunda bırakıldığımız iklim krizi böylesi bir sürecin sonucunda ortaya çıktı. Türkiye de küresel sisteme ucuz emek gücü yanında, ucuz hammadde vb. kaynaklar sağlamakla ödevli hale geldi. Bergama altın madeni ile ilgili toplumsal mücadele TTB’nin ekoloji alanındaki mücadeleye dahil olmasının kapısını araladı. Hem hammadde sağlama hem de üretim aşamalarının doğaya ve halk sağlığına olumsuz etkileri TTB’nin bu alanda da bilgi üretmesinin ve ilk hukuksal mücadelelerin başlatıcısı olmasının vesilesi oldu. Dilovası’ndan Akbelen’e, Akbelen’den Akkuyu ve Sinop’a, Sinop’tan Cudi’ye, Cudi’den Ergene’ye, Ergene’den Hopa’ya ülkenin dört bir yanındaki ekolojik mücadelede bilgisiyle ve tutumuyla taraf oldu.
Bilgi üretmenin gerekçesi
Külliyatın üçüncü ana başlığını özlük hakkı mücadelesi oluşturuyor. Özlük hakkı mücadele süreci beraberinde TTB külliyatının en önemli temel bilgilerinden birisinin de üretimini sağladı. Bu bilgi, son yıllarda bütün nesnelliğiyle ortaya çıktığı gibi, uzun zamandır hekimlerin büyük bölümünün toplumun çok büyük bölümünün olduğu gibi; yaşayabilmek için çalışmak-emek gücünü satmak zorunda olanların arasında yer aldığı bilgisidir. Özellikle, esnek istihdam ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulanmaya başlanmasıyla çalışma koşulları, ücretler ve özlük hakları konusunda daha önce yaşanmayan boyutlarda sorunlar arka arkaya çığ gibi büyüdü. Bu başlık hekimlerin yanı sıra, diğer sağlık meslek örgütleriyle ortaklaşılan (sağlık çalışanlarının sağlığı kongreleri vb.) bilgi üretme ve eylemlilik süreçlerinin de doğup gelişmesine katkı sundu.
Külliyatın dördüncü ana başlığı, tıp eğitimine yönelik. Tıp fakültelerinde henüz tıp eğitimi kürsüleri kurulmadan bu alanın bilgisini üreten, fakülte dekanlarının bir araya gelerek ülke genelinde uygulanabilecek eğitim programı geliştirilmesinin ilk adımını atmasını sağlayan da TTB’dir. Mezuniyet sonrası tıp eğitiminin uluslararası ilişkilerinin de kurularak, bir disiplin olarak ele alınmasını sağlayıp, bu alandaki yapıları bir araya getiren Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (TTB-UDEK)’nun kurulmasını sağlayan da TTB’dir.
TTB külliyatın daha pek çok konu başlığını sıralamak tabii ki mümkün; Mart 1991’de Iraklı Kürtlerin Türkiye’ye zorunlu göçü, 1999 Marmara Depremi ve Şubat 2023 depremleri süreçlerinde afetlerde sağlık hizmetlerinin yönetimi alanı, insan hakları ihlallerine karşı alınan tutum ile COVID-19 pandemisi döneminde salgın yönetimi ile bilim insanının toplumsal sorumluluğu vb. alanlar günlük yaşamda karşılaşılan sorunlar üzerinden bilgi üretme ve deneyim kazanmanın gerekçesi oldu TTB için.
Yeniden inşa
Elimizde gerçekten kıymetini bilmemiz gereken, dünyada nadir rastlanacak bir demokratik kitle örgütü olarak TTB ve onun içinde ürettiğimiz, sahip olduğumuz bir TTB külliyatı var. Bunun önemini bilerek, TTB’yi toplumsal yapıda-mücadelede var olduğu yerden, hekimleri sağlık emekçilerinin içinden ayıracak, kendi içinde bölecek tehditlerden, simgelerden korumayı bugüne kadar başardık. Hatta ilişkilerimizdeki dayanışmayı daha da geliştirdik. Etkin ve Demokratik Hekimler Grubu, tabip odaları ve TTB yönetiminde yer aldıkları yaklaşık 35 yıllık süre içinde bu tutumu ve külliyatı üretti, bu külliyatın içinde yer alan değerler için mücadele etti, dayanıştı. Hükümetlerin, Dünya Bankası’ndan alınan kredilerle borçlanarak 1986 yılından itibaren kurulması için çaba harcamasına karşın, öncelikle TTB’nin direniş araçlarını üretmesi ve toplumsal muhalefetin buna sahip çıkmasıyla, kuruluşunu Ocak 2012’de tamamlayabildikleri Sağlıkta Dönüşüm Programı, sekiz yıl sonra 2020 yılında dünyadaki tüm benzerleri gibi COVID-19 pandemisiyle birlikte, çöküşünü ilan etti. Çöküş, revizyonlarla telafi edilemeyecek kadar büyük. Yeniden inşayı gerektiriyor. Külliyatımızda sağlık sisteminin yeniden inşası için gerekli bilgi ve deneyim de var… (OH/TY)
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun bianet'te yayımlanan tüm yazılarını görmek için tıklayın.