Bugün, yaşadığımız doğa dönüşümünü fiilen hisseder durumdayız.
Kuruyan dereler, kirli hava ve mevsim sorunları hissettiğimiz, belki durdurmak-azaltmak için elimizden geleni yaptığımız önemli etkiler. Ancak hepimiz bildiği, bu doğal dönüşümü iliklerine kadar hisseden bölgelerin (gitmesek de görmesek de farkında olduğumuz) sayıları ve dönüşümün olumsuz etkileri gittikçe artıyor.
Doğa ve sanat aslında iç içe olan, birbirlerini tamamlayan iki önemli faktör canlı hayatında, bunun en iyi göstergelerinden biri olarak da fotoğraf sanatından bahsedebiliriz.
Sanatın kendine özgü bir duruşu olduğunu biliyoruz ve bu duruş bazen tepki, bazen öğreti, bazen öneri bazen de tatmin olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu anlamda örnek teşkil edecek bir projeden, doğanın sanatla tamamlandığı THAW’dan bahsetmek istiyorum.
Bu proje, Timo Lieber’in önemli çalışmalarından biri. Kendisi, doğaya ve doğanın dönüşümüne dikkat çekmek amacıyla çalışmalar yapan bir doğa fotoğrafçısı.
THAW ismini verdiği fotoğraf karelerini Norveç Kuzey Buz Denizi, İzlanda ve Grönland’da çekmiş. Scott Polar Research Enstitüsü de bu çalışmada kendisine eşlik etmiş.
Lieber, bu fotoğraflarda doğanın müthiş bir hızla devam eden ve neredeyse ardı arkası kesilmeyen bu değişimini -onun her halükarda göz kamaştıran halleriyle- gözler önüne seriyor.
Okyanus’un derin sularının, buzulların ve küçülen kara parçalarının yaşadığı tehlikeyi görsel bir hazineye dönüştüren fotoğraflar, aslında içinde bulunduğumuz çıkmazı da bilincimize yerleştiriyor. Tükenmekte, değişmekte olan derinlikler aslında canlıların yaşam tehlikesini güzellikleriyle belki de bizleri tehdit edercesine anlatıyor.
Bu projeye, online bir dergi olan IGNANT’ta rastladım ve paylaşılması gereken önemli bir sanat eseri olduğunu düşünerek anlatmak istedim.
Oldukça fazla karışıklığın etrafımızı sardığı şu günlerde unutmamamız gereken, yaşamımızın sebebine selam etmek ve değerini bilmek, farkındalık yaratmaktaki önemli adımlardan biri... (EZA/AS)
* Kaynaklar: Ignant, Timo Lieber.
* Fotoğraflar: Timo Lieber