Tıp bilimi insana hizmet eder. Daha da ötesini söyleyebiliriz: "İnsan için vardır", ya da "tıbbın tuttuğu tarafı insan"dır diyebiliriz. Tıp mensupları genellikle bunu kendi özel dilleriyle söyleseler de, tıbbın amacı da uygulaması da hep bu doğrultuda olmuştur, olmaktadır.
Tıbbın bu anlamda söyledikleri her zaman gündelik dile çevrilmez. Bu özel dili bilmeyenler onun dediklerinin anlamını her zaman kavrayamaz. Bu noktada bizlere de onlara da kimi "olaylar" yardımcı olur. Bunlar çoğu zaman "tekil" olaylardır. Onların muhataplarının bunu anlamaları yeterlidir. Ama bazen de bu örnekte olduğu gibi bunlar "toplumsal" olaylardır. Bu tür olaylarda tıp mensupları söylediklerini o insanların anlayacağı şekilde ifade etmek zorundadırlar. Böyle de yaparlar. Bu gündelik dile çeviri işini genellikle onların kimi uzmanlık kuruluşları yapar. Ama bunu yalnız onların yapması yetmez. Bir de onlarla işbirliği yapması gereken "medya" bu anlamdaki görevini yapmalıdır.
* * *
55 gündür eskinden yurdun çeşitli yörelerinde çalışan TEKEL işçileri Ankara'da bir "direniş" sergiliyorlar.
Amaçları "insana" aykırı bir uygulamanın, bu aykırılığının yaşamla bağdaşmadığının gösterilmesi ve teşhir edilmesidir. Yalnız kendi haklarını istemiyorlar, bir de binlerce mağdurun toplum tarafından bilinmesi ve onların ellerinden alınan haklarının geri verilmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Onların bu eylemleri, konunun muhatabı ve aslında değişikliği yapma erkine sahip olan hükümet ve yetkilileri tarafından "kasıtlı", "ideolojik", "yasa dışı" hatta henüz doğrudan, açıkça ve yetkili ağızlardan söylemediler ama "bölücü" bir davranış olarak nitelendiriliyor.
TEKEL işçilerinin söylediklerine şimdi bir de "tıbbi destek" geldi: Türk Psikiyatri Derneği (TPD) Merkez Yönetim Kurulu'nun yayınladığı bir basın açıklamasıyla "Belirsizlik gelecek kaygısını artırır, güvencesiz çalışma ruh sağlığını bozar" dedi. Bunu çeşitli yayın organları yayınladı.
TPD'nin bu açıklamayı bir politik tutum ya da duruş nedeniyle değil, bilimsel bir bilgiye dayandığı için yaptığı ve TEKEL işçilerinin direndiği "4C" diye bilinen istihdam şeklinin yarattığı sorunları ortaya koymayı ve uyarmayı hedeflediği açık.
* * *
Kuşkusuz "4C" uygulaması bu ülkede yaşayan insanların ruh sağlığını olumsuz etkileyen tek olay ve neden değil, benzer bir çok olay insanlarımızın ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. Ama bu biçimi, uygulaması ve sonuçlarıyla daha acil bir sorun haline gelmiş durumda.
Ruh sağlığının olumsuz etkilenmesi "tanı ve tedavi üzerinden hizmet veren ve bu hizmeti nedeniyle de para kazanan" bir sağlık hizmet modeli açısından çok da kötü olmayabilir. Hatta kimileri kazanacaklarını düşünerek bundan sevinç bile duyabilirler. Ama ruh sağlığı sorunları tüm diğer sağlık sorunlarından çok daha fazla "toplumsal" yönleri olan bir sağlıksızlık hali nedenidir. Adeta bir salgın hastalık gibi hasta kişinin en yakın çevresinden başlayarak halka halka yayılır, büyür, şiddetlenir giderek "toplumsal bir facia"ya dönüşebilme potansiyeli taşır. TPD bu nedenle, benzer başka toplumsal olaylarda örneklerini gördüğümüz gibi görevinin gereğini çok iyi bir şekilde yaparak, bu açıklamasıyla, toplumu ve özellikle karar verici konumda bulunanları bilgilendiriyor.
Bilimin yapmak zorunda olduğu ödevlerden birisi budur. Bu bilgi öncelikle ulaşması gereken her yere ulaşmalı ve ulaştırılmalıdır. Medya da bu konuda üzerine düşeni "toplumsal yarar ve çıkar"ı gözeterek yerine getirmeli, onların seslerini duyurmalı ve ve dediklerini yaygınlaştırmalıdır.
Karar vericiler ise bir de bu bilgiler ışığında kararlarını gözden geçirmelidirler. Çünkü onların da varoluş nedeni zaman zaman söyledikleri gibi topluma ve insana hizmettir.
Bu hizmetten yararlanacak kesimler arasında kuşkusuz TEKEL işçileri de vardır.(MS/EÜ)