Bombalar attım diyen askeri yetkili değil artık sorunumuz. Bombalar attım diyen bir süper güç seçilmişi ve ona itaat eden devletler sorunumuz.
Tehdit yine askeri
Kapitalist sistem aslında sanıldığı veya iddia edildiği gibi liberal ekonomi modelini değil tehdit ekonomi modelini öngörür ve uygular. Bir önceki yazımızda bu modelin ülke içinde, hatta bireyin beyninde yaşattığı durumu ele almaya çalıştık.
Dedik ki, devletin bir yüzüdür aslında tehdit. Uluslararası alanda ise küresel devlet ve egemenlik aynı tehdidi diğer ölçülerde uygular. Irak'ta ve Lübnan'da da uyguladı uygulamaya da devam edecek.
Küresel kapitalizmde bu tehdit de aslında ekonomik boyutu ile daha çok karşımızdadır. Ancak aymamamız için her tedbir de alınmıştır. Gerekçeler örülmüştür. Herkesin tehdid edene dönüşebilme olasılığı ise özgürlük olarak tanımlanmıştır.
Kimdir bu tehdit ekonomisinin merkezi?
Sistemin ta kendisidir artık yöneten. Hem kapitalist ve ezen için hem de ezilen için geçerlidir tehdit ekonomisi. Eğer büyümez ise yok olacağını sanan kapitalist yapı büyü ya da öl sloganı beyninde büyüme adına öldürmekten kendini alamaz. Savaşta öldürür, açlıkla öldürür. Bu ikisinden kurtulan için tüketim nesnesi olmak ayrı bir ölüm tarzı olarak algılanabilir ki bu sistemin belki de en sevdiği ölüm şeklidir.
Liberal söylemlerin aksine öncelikle bireyin, sonra yerelin veya ülkenin seçimi ekonomik okyanusta yaşadığı derinliğin mesafesine göre belirlenmiştir. Birey, yerel veya devlet, parasına göre öngörülmüş olan alanda onun adına seçilmişler arasında seçimini yapacak ve özgür seçimden asla söz edilemeyecektir. (Bush'un da özgür seçim ortamının seçilmişi olabileceği insanlığa bir hakaret olurdu zaten.)
Küreselleşme Tehdit Ekonomisinin Küreselleşmesidir
Küreselleşme ile birlikte devletlerin ve şirketlerin biraraya gelerek kurduğu yapılar, tehdit ekonomisinin dünya ölçeğinde bireyi ve yereli daha da kıskaca almasına neden olur. Bu arada yereller kadar devletleri de tehdit alanına sokan bu sistem itaatkar devletide üretecektir. Küreselleşme aslında tam da tehditin küreselleşmesi anlamına bürünmüştür. Yani tehdit ekonomisinin nufüz alanı genişlemiş ve tehdit mekanizması devasa boyutlara ulaşmıştır.
Yazının başında da değindiğimiz gibi tehdit ekonomisi aslında askeri veya polisiye tehditi de yanında barındırır. Küresel tehdit ekonomisi, küresel polis ve askeri tehdit sistemini de beraberinde getirir. Bunun örnekleri küreselleşme karşıtlarının veya alternatif küreselleşmecilerinin gösterilerinde gözlenir. Polis gücü artık bir ülkeye ait değildir. Prag'da yaşadıklarımız helen gözümüzün önündedir. Yer Çek Cumhuriyeti ancak polis Çek'den çok Alman, İtalyan, Fransız vs.
Şimdi de savaşın yıktığı evlerin inşası için davet alıyoruz
Küreselleşme tehdit ekonomisinin küreselleşmesi oldu ve Lübnan'a saldırılarda tüm ülkelerin dili tutuldu. Chavez'in dışında dürüst olarak hiçbir devlet başkanı bu saldırıyı kınayamadı. Kınamış görünmeye çalışanlar ise komik duruma düşerken asıl iktidarın tehdit ekonomisini yönetenler olduğuna işaret ettiler.
Savaş bitti dendiği anda çalıştığımız iş yerlerine savaşta yıkılan binaların yeniden inşası için davetler geldi. Savaş bittiği anda ticaret söylemleri başladı. Ticarette geri kalmamak isteyen ülkeler de aynı Irak'da olduğu gibi savaşa karşı ses çıkaramadılar.
Tehdit Ekonomisi ve kıtlık ekonomisi (veya ticareti) bildiğimiz sömürgeleştirme sonucu üretilen kavramlar belki de. Bu kavramlara kısaca değinirsek;
Tehdit ekonomisi aslında ekonomik olarak yeterli dahi olsanız, yetersiz hissettirilmeniz ve bunun sonucu olarak sürekli daha fazla kazanmaya ve tüketmeye programlanmanız ile başlar. Ya paran ya canın diyene kadar da sürer. Sonunda para eden herşeyiniz de canınız da sisteme ait olur.
Kıtlık ekonomisi veya ticaretinde ise durum yeterli olanda yetersiz olana bu kez yaşama alanınız olarak dönüştürülürsünüz. Bu dönüşüm yerel varlıklarınızın başka yerellere akıtılması ile sizin yoksunluğa terkinizdir. Kıtlık ekonomisi hem kapitalizm içi bir olgudur hem de bu olgu bir tehdit olarak sistemin sürdürümü için çok yararlıdır.
Artık yeterli ekonomiden yetersiz ve sürekli eksik hissettirilen bir yapıya kavuştunuz. Yerelinizde ekonominizin ölçülerinde yeterliliğinizi sağlayacak kaynaklar da merkezlere büyük paralar (ancak asla sizin yerelinizde katkısı olamayacak paralar) karşılığı akıtıldıktan sonra artık yetersiz ve bağımlı sizin merkezlerden gelen ürünler ile gücünüzün emilmesi aşamasına geçilecektir. Bu sömürü ismini tam anlamı ile alan son adımdır. Bu adımdan sonra diliniz dahi yerelliğini yitirecektir. Çünkü yetersi olan siz'in yaşamınızı sürdürmenizi sağlayan uzaklardan gelmiş üstün insanlar vardır.
Bu insanlar ürünleri ile yetersizliğinizi yüzünüze vuracak ve kendi ürünlerini size satarak zaten zayıflamış gücünüzü elinizden alacaktır.
Küreselleşmeye belki en güzel yanıt : Özgür Yazılım
Özgür yazılımı anlatırken hep sömüren ve sömürülen ilişkisini bozar diyoruz ve üründen çok üretim ilişkisini irdelemeye çalışıyoruz. Ne demek sömüren sömürülen? Ben bir yazılımı ya da bir aracı edinirken ve kullanırken bir ücret ödeme durumuna düşersem bu yerelimden bir kimse olur. Bu kimse herhangi bir franchasing (marka haracı) ödemesi sistemine dahil olmadığı için aldığı bedeli yine o yerelde bir kısmını birilerine transfer etmeden kullanacaktır.
Aynı şekilde yazılıma veya herhangi bir araca benim katkım dolayısı ile herhangi bir ülke bana ve benim yerelime para akıtmayacaktır. Orda benim de katkımla gelişen ürün o yerelden birisi tarafından satılacak veya hediye edilecek bir destek ücreti alınırsa o ücret o yerelde kalacaktır.
İşte bu nedenle halkların ve tüm yerelden yönetim yanlısı insanların bu sese kulak vererek özgür yazılımı kendi yerellerinde geliştirmeleri gerekmektedir.
Hem küresel aklın katkısını yerelinize taşıyacaksınız, hem de küresel merkezlere gücünüzü akıtmayacaksınız. Sömürmeyerek ve sömürülmeyecek ancak uluslararası alanın tüm birikimine sahip olacaksınız. Sahip olma sözcüğünün belki en güzel hali özgür yazılıma sahip olmanızdır.
Yerel insiyatiflerin bu insiyatif sözcüğünün lafta kalmamasını sağlaması, iradelerini delege etmemeleri ile doğru orantılıdır. İnsiyatifin elde kalabilmesi ise ancak tehdit ekonomisinin ortadan kalkması ile mümkündür. Bu da daha öncede vurguladığımız gibi tehdit ekonomisini tehdit eden araçlar geliştirmeden olmayacaktır. AA/EÖ)