Birleşmiş Milletler 11 Temmuz gününü “Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü” olarak kabul etti.
Düşünmeliyiz…8372 kere düşünmeliyiz! Anlamalıyız!
Büyük Temizlik Kurbanları adını alanlar ve tarihin dünkü olaylarında katledilen ne kadar insan varsa tarih yazdılar. Dün olanlar ve beklenen gelecek insanlar için midir?
Babi Yar ve 1940'lı yıllar…
29-30 Eylül 1941’de Nazi işgalindeki Kiev'de Yahudiler, Çingeneler, Sovyet savaş suçluları ve komünistler dahil 100 binden fazla insan öldürülmüştü. 33 bin 771 Yahudi’nin iki gün içerisinde katledilmesi tarihe Babi Yar Katliamı olarak geçti...
Katledilenler adına elli yıl sonra 1991'de Babi Yar parkına bir anıt dikildi. 2022 yılında Ukrayna'yı işgal etmek isteyen Rus ordusu tarafından bombalandı.
Sostakoviç’in 13. Senfoni'sinin 1. bölümü "Babi Yar"; bu katliama ithaf edilmiştir.
Serserilerin Şairi olarak bilinen Rus şair Yevgeni Yevtuşenko; "Babiy Yar" isimli şiiri ile tanınır. Stalin'e, Hitler'e ve savaşa karşıdır, ırkçılığı şiddetle eleştirir.
Katyn Ormanlarında katliam yılları…
3 Nisan 1940 tarihinden itibaren 22 bin Polonyalı subay, sivil ve aydın kişi başlarına birer kurşun sıkılarak öldürüldü. Katyn Ormanında toplu mezarlara gömüldüler.
Tarihteki adı Katyn Ormanı Katliamı…
Katliam emrinin kim tarafından verildiği Rus hükümeti tarafından yıllar sonra kabul edildi.
Rus hükümeti katliamın savaşta yaşanabilecek bir eylem olduğunu öne sürmüştü. AİHM’deki yargılamalarda infazların bir katliam olduğunu Mahkemeye beyan eden Rusya; 2010 senesinde katliam emri verenin Stalin olduğunu ve Sovyet yetkililerin suçlandığı bildirgeyi onayladı.
1943’te Naziler, toplu mezarların bulunduğunu açıklamasından yaklaşık elli yıl sonra 1990’da Mihail Gorbaçov ve Sovyetler Birliği Başsavcılığı (1990–1991) açtığı soruşturmalarda, Sovyetlerin sorumluluğunu kabul etti. Ama toplu infazlar “savaş suçu” ve katliam olarak kabul edilmedi. Savcılık olayın faillerinin öldüğü gerekçesiyle soruşturmayı kapattı. Polonya’da hayatını kaybedenleri Büyük Temizlik Kurbanları olarak sınıflandırdı.
2010 yılında Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev emriyle Hükümetin web sitesinde 22.000 bin kişinin infaz edildiğini gösteren Katyn'deki katliama ait belgeler yayımlandı.
Katyn Ormanında açılan toplu mezarlardan 4243 Polonyalı subayın cesetleri çıkartılmış, 2 bin 730’u teşhis edilmiştir. Katyn Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin yakınları, bu katliamın bir soykırım olarak kabul edilmesini istemektedirler.
Katyn Katliamı’na dair AİHM’sine yapılan başvurular birleştirilerek incelendi. (Büyük Daire Janowıec ve Diğerleri/Rusya Davası (Başvuru no. 55508/07 ve 29520/09 - 21.Ekim 2013), 15 Polonya Vatandaşı Rusya davası. Başvuru No: 55508/07 ve 29520/09-19.11.2007-24.05.2009). Polonya Hükûmeti bu davalara katılmıştır.
Başvurucular Sözleşmenin 2. maddesindeki yaşam hakkının ve 3. maddesindeki işkence yasağının ihlali iddialarını ileri sürmüştür. On beş Polonya vatandaşı tarafından Rusya aleyhine AİHM’sine yapılan başvuruda Mahkeme, Rus Hükümeti’nin zaman bakımından (ratione temporis) yetki itirazını kabul ederek şikâyeti Sözleşme’nin 2. maddesi (yaşam hakkı) kapsamında inceleme yetkisi bulunmadığı sonucuna varmıştır. 3. Madde (işkence yasağı) bakımından ise hak ihlali bulunmadığına karar vermiştir.
AİHM’de yapılan yargılamalar sırasında Rusya; Katyn Katliamı’nın devlet sırrı ve gizliliğin “meşru ulusal güvenlik meseleleri” olduğunu ileri sürerek Mahkemenin talep ettiği belgeleri göndermemiştir. AİHM’si, davalı Devlet’in (Rusya), Mahkeme tarafından talep edilen belgelerin örneklerini sunmayı reddetmiş olması sebebiyle, AİHS’nin 38. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerine uymamış olduğu kanaatine varmıştır. Kısaca AİHM’si kararında; Rusya’nın AİHS’nin tarafı olarak etkin bir yargılama yürütülmesi için davanın çekişmeli yargı ilkesine göre incelenmesine olanak tanımamış bir devlet olarak hak ihlalinde bulunduğunu kabul etmiştir.
1940’lı yılları ve İkinci Dünya Savaşı’nı hatırlayın!
2022 yılında Ukrayna’nın işgaline başlayan Rusya’nın “öldür” emrini verenleri unutmayın!
Echo Moskwy, Putin'in eylemlerinden dehşete düşmüş olarak Rus gazetecilerin açıklamalarını yayımlamıştı. 23.2.2022 tarihinde film eleştirmeni Anton Dolin “Başkanımdan utanıyorum” diyor…
“Bu gece hayatımın en kötü ve en utanç verici olayı yaşandı. Ülkemin başkanı Ukrayna'ya savaş ilan etti. ... Ona hiç oy vermemiş olsam da sonsuz bir utanç içindeyim ve midem bulanıyor. Sevgili Ukraynalılar, artık hiçbirinizin böyle münferit seslere aldırmadığını biliyorum ama tüm düşüncelerim sizlerle. ... Herhalde hayatımda ilk defa merkezinde bulunduğumuz kötülüğün karanlığı beni bu denli korkutuyor ve çaresiz hissettiriyor. Kime ve neye umut bağlayacağımızı bilmiyoruz. 'Affedin' demiyorum. Böyle bir şey affedilemez.”
Utançlar savaşı durdurmuyor. Tarih unutmuyor, gerçekler saklanamıyor!
1990'lı yıllar ve "Srebrenitsa"…
Avrupa'nın tam ortasında, Yugoslavya'da Srebenitsa katliamı…
Srebrenitsa Katliamı, II. Dünya Savaşı'ndan sonra tarihin gördüğü en acı, en acımasız katliamlardan birisidir ve en vahşi soykırımdır.
Batılılar katliama sadece baktılar, seyrettiler ve sustular ve Bosnalıları katillere teslim ettiler.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa Birliğinin ve tüm devletlerin gözü önünde Bosna Hersek’te yaşanan katliam savaşın ve kör milliyetçiliğinin en acısıdır...Tarih, utandı!
Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre (1992-1995) Bosna-Hersek'te 312 bin kişi hayatını kaybetti. Bu kayıpların 200 bin kadarı Boşnak halkından...
Bosna Hersek’in Srebrenitsa kasabasında 13-18 Temmuz 1995 tarihleri arasında 8 bin genç Müslüman erkek Miladiç’in emriyle Bosnalı Sırp güçleri tarafından katledilerek öldürüldü.
Bosnalılar dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutuldular. Sırplar işkenceden geçirdikleri Bosnalı Müslümanları; çocuklarının ve kardeşlerinin gözleri önünde öldürdükten sonra, onlara mezarlar kazdırdı ve öldürdüklerini onlara gömdürdü.
1993 yılında, "1991'den itibaren eski Yugoslavya topraklarında işlenen ciddi uluslararası insancıl hukuk ihlallerinden sorumlu olan kişilerin yargılanması için uluslararası mahkeme” kuruldu.
Katliam emrini verenler zor zahmet yargılanabildi!
Uluslararası sözleşmeler o zaman da yürürlükteydi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği o yıllarda da vardı; ama katliamlar önlenemedi, önlenmedi.
Birleşmiş Milletler tarafından Srebrenitsa’yı korumakla görevlendirilen 700 Hollanda askeri, bölgeye "güvenli" olduğu güvencesiyle sığınmış 8 bin kadar Bosnalıyı katledileceklerini bile bile Sırplara teslim ettiler. Sonra "üstün hizmet" madalyalarıyla ödüllendirildiler.
2002 yılında Hollanda hükûmeti katliamı önleyemediği için toplu olarak istifa etti. 2013, 2014 ve 2019'da Hollanda devleti; Hollanda yüksek mahkemesi ve Lahey Bölge Mahkemesinde 300'den fazla insanın ölümünü önlemek için yeterli çabayı göstermemekten sorumlu bulundu.
Nisan 2013'te Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikolić, Srebrenitsada işlenen "suç" nedeniyle özür diledi ancak bunu soykırım olarak adlandırmayı reddetti.
Srebrenitsa katliamın baş sorumlusu Sırp güçlerinin komutanı Ratko Mladic 15 yıl boyunca kaçak yaşadı. 26 Mayıs 2011’de yakalandı, Lahey'de yargılandı. .
2017 yılında Ratko Mladic’i mahkûm eden Mahkeme Saraybosna’nın bombalanması emrini verdiğine, Srebrenitsa’da soykırım ve ırk katliamı yaptığına, cinayet işlediğine, tüm Bosnalı Müslüman nüfusu yok etmeye kastettiğine karar verdi. Soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Bosnalı Sırpların savaş dönemindeki siyasi lideri Radovan Karadzic benzer suçlardan ve 50'ye yakın Bosnalı Sırp savaş dönemi yetkilisi de Srebrenitsa cinayetleri nedeniyle 700 yıldan fazla hapis cezasına mahkum oldu.
Srebrenitsa katliamı önlenebilir miydi? Tarihe sorun!
Savaşın tanığı ve birçok kişiyi tedavi etmiş olan Yugoslavya lideri Tito'nun torunu kardiyolog, yazar Svetlana Broz, Srebrenitsa katliamından onlarca yıl sonra, şöyle söylüyor:
"Aslına bakarsanız yaralar hâlâ çok derin. Bosna'da 3 grup halk var. Mağdurlar, failler ve seyirciler. Mağdurlar izleri silemiyor ve geçmişten kurtulamıyor. Çünkü faillerin çoğu firarda ve hatta yetkili konumunda. Failler, olayları inkâr etmekten gayet mutlu. Parmaklarını oynatmayan seyirciler, sürdürdükleri eylemsizlikle mevcut duruma katkıda bulunuyor."
Parmaklarını oynatmayanlar Avrupalı seyircilerdir…Kimlik savaşını sürdürenlerdir!
Tarihten küçük bir ayrıntı...2012 yılında Nobel Komitesi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da "barış ve uzlaşı, demokrasi ve insan haklarının ilerlemesine katkısı" gerekçeleriyle 2012 Nobel Barış Ödülü'ne Avrupa Birliği'ni layık gördü.
"60 yıllık barış" veya "savaşsız 60 yıl" gibi gerekçelerle verilen Nobel Barış Ödülü'nün tam ortasında Srebrenitsa Katliamı, Katyn Ormanları, Babı-Yar duruyor.
8372 insan Serebrenitsa’da katledildi…
Katyn Ormanında 22 bin insan kafalarına sıkılan tek kurşunla infaz edildi…
Bab-ı Yar’da yüz binden fazla insan öldürüldü.
Soykırım Avrupa’nın tam ortasında…
"Srebrenitsa'daki soykırımı asla unutmayacağız" yazılı pankartlardaki "8.372" sayısı katledilmiş insan sayısıdır.
Katyn Ormanında toplu mezarlardan çıkarılan insan sayısı 22 bin...
Yıl 2024…11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa'da Sırplardan kaçmak için çok sayıda Boşnak'ın kullandığı ormanlık yolda düzenlenen üç günlük "Barış Yürüyüşü" soykırım kurbanlarının defnedildiği Potoçari Anıt Mezarlığı'nda bitti.
Savaş dehşetini yaşayan insanlar Avrupa’nın göbeğinde öldürülüyor. Herkesin gözü önünde; insanlar, çocuklar kadınlar ölüyorlar, öldürülüyorlar. Barış çok uzaklarda, geçmişte kaldı!
Gazze’de öldürülenler yüzyılın ve insanlık tarihinin utancıdır.
Sorumluları kimlerdir? Konuşun ve tartışalım ve gerçeklerle yüzleşelim. Soykırımla yüzleşmekten korkmayın. Ne soykırım diyen insanları cezalandırmakla tehdit edin ne alçakça cinayetlerle öldürülenleri unutun…
Tarih yeniden yazılmıyor; tarih yakıyor, yıkıyor ve tarih insanları öldürüyor.
Ne bir mezar ne bir yas kaldı geriye; hiçbirisi geçmişe sığmıyor…
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Tarih, dün ve 8372 insan…
Faşizm böyle bir şeydir ve milyonlarca insanın ölüm emrini verenleri yargılamak, bir kişiyi öldüren insanı yargılamaktan çok daha zordur.
Faşizm biçimsel demokratik sistemlerin arkasında ve yüzyılımızda biçimsel demokratik sistemin içinde saklanmayı seçer ve uygular. Rejim gereğidir bu saklanma…
Uzun zamandır kapılarını sağa sonuna kadar açmış milliyetçi bir Avrupa’da faşizm adım adım büyüyor…
Günümüzde faşizm; geçmişin gücüyle “siyasi iktidar olmanın” adıdır ve iktidar biçimidir.
Bu nedenle faşistler halkın yararına hiçbir şey yapmazlar, demokrasi arkasına saklanırlar.
Bu “iktidar biçimlerine” karşı halkların tek mücadele yolu vardır; antifaşist olmak…
Savaşa karşı barış istemek ve antifaşist mücadeleye inanmak tek çaredir.
Kan, kin, savaş ve ölümlere ve utanca boğulmuş tarih önümüzde duruyor. Dün gibi!
Su çürüdü, tuz çoktan koktu. Artık dün yok !
Artık tarih, dün ve geçmiş değildir.
Bugün insanları tarih öldürüyor.
(Fİ/AD)