Binler yıldan bu yana hayatın teklemeksizin ara vermeden kesintisiz sürdüğü şehir Dîyarbekir'den şehrin şairinin dediği gibi "Korkunç atlılarıyla" parçalayanlar dışında taşa izini / hikâyesini nakşedip öylece, olduğu yerde yani taşta bırakıp giden "iyi insanlar" da olmuş.
Kimi wênêkeş / fotoğrafçı taşı-mekânı olduğu gibi fotoğraf sanatının insan tekiyle buluştuğu günden bu yana kadrajına yansıyanı öylece paylaşmış. Eski Dîyarbekir fotoğraflarına baktığımızda şehrin eski ve kadim mekânlarını o ustaların gözünden öylece, olanca çıplaklığıyla görüyoruz. Bu ya Gabriyel'dir, ya Adil Tekin'dir ya da diğerleri...
Kimileri de şehrin eski yeni mekânlarını, şehrin sakinleriyle buluşturarak başka bir işe soyunmuş.
Mehmet Özer'in "Toplumcu Gerçekçi Fotoğrafçılar Atölyesi"nin "Surdibi Düşleri Belgesel Fotoğraf Çalışması"nı başladıkları 2011'den beri yakından izleyenlerdenim.
Çok "usta işi" ve insanla mekânı buluşturan bir "iş" çıkarılmış ortaya.
Üstelik sadece işin "politikası"na malzeme olacak türden de değil.
Dönemsel belgeleme kabilinden bir iş.
Farklı dinsel aidiyetlerin (Müslüman, Êzidî, Ermeni, Süryani, Keldani, Alevi ) ibadetleri, ayinleri ve ritüelleri.
"Kirli savaş"ın kaybettirdikleri.
Newroz, mitingler, protestolar, basın açıklamaları, çatışmalar.
Geride binbir anıyla bırakılmak durumunda kalınan eski ve kadim köylerden sonra bir "sığınmacı" gibi ilişilen kentin varoşlarındaki yeni, garip, tuhaf mekânlar.
Ve bu yeni-yabancı, kendilerinin olmayan mekânların ihtiyaca göre yeniden düzenlenmiş ama kente "yabancı" halleri: tandırlar, işlikler, çocuk oyun alanları.
Kapılar, şakşakolar (kapı tokmakları), son kalan mohikanlar ve toprağa gömülü mezar taşlarından geçmişin izini süren dört bir yana dağılmış bir daha da toparlanması na-mümkün tespihin kentte yitik tanelerinin Ermeni, Süryani hatta Müslüman izdüşümleri.
Ve kenarları işli bir eski zaman kahve fincanının suretinden bedene nakşedilmiş deq'ın (dövme) yaşlı bedendeki hatırası...
İşin doğrusu vicdan sahibi aydın, şair, fotoğraf sanatçısıdır Mehmet Özer. Yüreği "solda" ve mazlumdan, hakkı gasbedilenden yana atan bir adamdır şair. Özer...
Atölye arkadaşlarıyla, kentin eski ama hafızası her daim diri siciline fotoğraflarıyla dönemsel şecereyi görselliğin olanca canlılığıyla işlemişler.
Çok kıymetli bir çalışma olmuş. Eski kentin Sur Belde Belediyesi sponsor olmuş ve olanca desteğini sağlamış bu vefalı ve kadirbilir işe. Surdibi Düşleri sergisi Bir Eylül 2012 Dünya Barış Gününde Diyarbakır Ulu Cami Önündeki meydanda sergilenecek. Aynı sergi bir de kitap olacak.
Şehre / şehrime kattıkları için ne iyi ki yorulmuş, ter akıtmışlar. Dilerim o alın ve beden terleri Asur Kralı Adad Nirariden kalan kılıcın kabzasına şehrin en eski adı, Amid'in kanla işlendiği şehre ve coğrafyaya, toprağa damlayan terle barışın tecellisine "Surdibi Düşleri Belgesel Fotoğrafları" vesile olur...
* Dîyarbekir / Amed, Ağustos 2012