Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Direktörü Hakan Altınay'ın Genel Kurmay Başkanlığı'nın hazırladığı, Taraf gazetesinde yayınlanan andıça cevaben kaleme aldığı yazısını kısaltarak yayınlıyoruz. Yazının tam metnine "ilgili dosyalar" bölümünden ulaşabilirsiniz.
Açık Toplum Enstitüsü (ATE), eğitimde fırsat eşitliğinden namus cinayetlerinin önlenmesine; görme özürlüler için internet kütüphanesi tasarlanmasından, zihinsel engellilerin topluma katılımına kadar çok sayıda projeye destek sağlamış bir kurum.
Ancak, ATE desteklediği projeler kadar, son derece sığ komplo teorileri ile de gündeme gelmekte.
ATE, pek çok kişinin bildiği üzere, yatırımcı George Soros’un kurduğu ve kaynaklarını sağladığı uluslararası bir kuruluş. Soros, zengin, ancak servetini çok lüks bir yaşam sürdürmek yerine, "açık toplum" ideali için harcayan sıradışı biri.
Bugüne kadar vakıflarına, 6 milyar dolar civarı bir para aktardı; servetinin kalanını da vakıflarına kullandırmaya kararlı.
Komplo teorileri
Soros ve ATE hakkındaki komplo teorileri dört temel iddia çevresinde biçimlenmekte.
Birincisi, Soros Amerika Birleşik Devletleri'nden (ABD) geldiği için, ABD çıkarları ve ABD için çalışıyor olduğu iddiası. Soros, Irak savaşının ABD'de hâlâ popüler olduğu Eylül 2004’te, ABD gazetelerine ikişer sayfalık ilanlar vererek, Bush’un yalanlara başvurarak ABD'yi Irak savaşına soktuğunu ve bunun çok büyük bir hata olduğunu ilan etmişti.
Yine yakın dönemde, eğer birisi Bush’un ikinci kere başkan seçilmeyeceğini garanti edebilirse, bütün servetini vermeye hazır olduğunu da açıklamıştı. Soros’un ABD için çalışıyor olduğu iddiasını öne sürenler, bu bariz çelişkiye hiç değinmemekte.
Soros'tan Müslümanlara destek
İkinci iddia olan Soros’un Musevi olduğu için siyonist olduğu, İsrail’in çıkarları için çalıştığı ve Müslümanlar aleyhinde faaliyetler yürütmekte olduğu görüşleri de gerçeklerle taban tabana çelişmekte. Bu iddialara konu olan Soros’un 1990’larda en çok uğraştığı konu, Boşna’daki Müslümanlara yapılan zulmün durdurulmasıydı.
Soros 2007 Mart’ında da Batı’nın Hamas ile konuşmayı reddetmesinin bir hata olduğunu, Amerika’daki İsrail lobisinin Amerika’nin Ortadoğu politikasında rasyonel bir tartışmaya izin vermeyecek kadar güçlü ve baskıcı olduğunu söyledi.
Saraybosna’ya su, elektirik sağlanması gibi projelere milyonlarca dolar aktardı. Çeçenlerin ciddi bir vahşetle karşı karşıya olduğunu söyleyip, dünyanın buna seyirci kalmasının utanç verici olduğunu yazdı.
11 Eylül’den hemen sonra, 11 Eylül’un faturasının Amerika’da yaşayan Müslüman göçmenlere çıkabileceği endişesiyle, bu göçmenlerin haklarını savunan kuruluşlara üç milyon dolarlık acil yardım yapıldı.
ATE, aynı zamanda, İsrail’deki Filistinlilerin haklarını savunan kuruluşları da desteklemekte.
Soros'tan piyasa eleştirisi
Üçüncü iddia işe, parasını finans piyasalarında kazandığı için, Soros ve ATE’nin uluslararası kapitalizm için çalıştığı görüşü.
Soros, "piyasa köktencisi" olarak adlandırdığı piyasaların her derde deva olduğunu iddia edenleri ağır bir dille eleştirir ve "eğer iyi denetlenmezse, kapitalizm kendisini ve dünyayı yok eder" iddiasını ortaya atar. Bu nedenle de Soros, Wall Street Journal tarafında “fazla radikal bir solcu” olduğu için eleştirilir.
Komplo teorileri, benzer şekile, ATE Türkiye Temsilciliği’nin vatandaşlık geliri, herkes için sağlık hizmeti gibi en ileri sosyal talepleri dile getiren Sosyal Politika Forumu’nun kurulmasına destek vermesini ve özel sektör maden işçilerinin durumlarının belgelenmesi için Dev. Maden Sen’e destek vermesini de açıklamaya çalışmamakta.
ATE'nin projelerinde insanlar gönüllü çalışıyor
ATE hakında sıkça dile getirilen bir diğer iddia da, Danışma Kurulu üyelerinin ve desteklenen kurumların, bir şekilde, Soros’tan ya da yurtdışından emir aldıkları iması. Çeşitli dönemlerde ATE’nin Danışma Kurulu’nda yer almış bulunan 26 kişi, gönüllü olarak görev yapmış, kendi vicdanları dışında kimseyi dinlemeyeceklerini pek çok kez kanıtlamış insanlar.
Projeler için belirli oranlarda mali destek sağlanmakla birlikte ortaya çıkan projelerin, gönüllülük olmadan hayata geçmesi söz konusu olamazdı.
Aynı şekilde, 2003’ten beri desteklediğimiz, "Ebru" da tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak hayata geçmiş bir proje. Türkiye’nin kendi kültürel çeşitliliğini endişeden uzak ve samimi bir şekilde kucaklanması amacıyla projeye 7 yılını veren, 250 bin km yol yapan, 20 bin kare fotoğraf çeken Attila Durak ya da projenin kitabına olağanüstü yazılar yazan insanlar, emeklerinin karşılığında tek kuruş para almadılar.
Kör şüphecilikle yaklaşan kişilerin kendilerine "Türkiye’ye hizmet mı ediyoruz, yoksa daha güzel bir Türkiye için gönüllü olarak çalışan insanların hevesini mı kırıyoruz" sorusunu sorması gerek.
ABD’nin Irak’ı işgali ve Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye karşı tavrının son dönemde Türkiye’de komplo teorilerine uygun bir ortam yarattığı aşikar. Bu ortamın haklı olarak güçlendirdiği, uluslararası politikaya aslen orman kanunlarının egemen olduğu görüşü de, yabancılara karşı şüphenin fazla sorgulanmadan kabul edilen bir kanı olmasına neden olmakta.
Zor yolu seçmek...
Dünyanın adil olmadığı ve son yıllarda etrafımızda bu adaletsizliklerin çokça yaşandığı tartışma götürmez. Bu durum karşısında, bilgi yoksunu bir yabancı düşmanlığında, hayal gücüyle renklendirilmiş komplo teorilerinde ve her şeye kadir yerli Rambolarda teselli aranabilir. Ya da haklı itirazlarımız daha yapıcı ve sonuç alıcı şekilde ortaya koyulabilir.
ATE zor olan ikinci yolu takip etmekte.
Örneklerle açıklamak gerekirse: 2006 Temmuz’unda Almanya’nın en çok okunan internet sitesinde, AB’nin, Kosova ve Kıbrıs’ta ezilen gruplara karşı uygulamalarını karşılaştıran ve Kosovalılar desteklenirken Kıbrıs Türkleri’nın yalnız bırakılmasını eleştiren bir yazı yayınlandı; 2006 Aralık’ında AB’nin Öcalan Kopenhag Kriterleri ve müzakere çerçevesi konularında yaptığı ayrımcı uygulamalar konusunda bir rapor çıktı; Eylül 2007'de yedi Avrupalı düşünür Financial Times’a mektup yazarak, Sarkozy’nin Türkiye konusundaki 20 yıldır tescillenmiş kararları tartışmaya açmasının Avrupa’nin güvenilirliğini dinamitlediğini tespit ettiler; Aralık 2007'de 12 ükeden 20 saygın kişi Avrupa'da Türkiye karşıtı önyargıların yaygınlığından derin endişe duyduklarını ilan ettiler ve Avrupalı aydınları bu duruma daha enerjik bir şekilde eğilmeye davet ettiler.
Bu müdahaleleri Avrupa’dan en çok şikayetçi olan ve komplo teorilerini en çok seven kişiler değil, Türkiye’nın AB’ye girmesini isteyen, ama dünyadaki adalesizlikleri ve AB’nın ayrımcı uygulamaları da hoş görmeye hiç niyeti olmayan bizler yaptık.
ATE’nin faaliyetleri hakkında bilgi almak isteyen kişiler www.açıktoplumenstitüsü.org.tr adresli siteden bilgi edinebilir, ya da kurumun her yıl güncellenen faaliyet raporunu talep edebilirler. (HA/GG)