"Dansçının mayıs sineklerinin arasında dans etmesini tercih ettim çünkü varoluşun kırılganlığını ve sonluluğunu temsil ediyorlar. Fakat burada dans eden bedenin özerkliği ve hakimiyeti de söz konusu çünkü dans ve koreografi ile ortaya çıkarılan yaratı bu kırılganlığı çok güçlü kılıyor."
Sanatçı Edith Roux, "Les passant.e.s" isimli üç ekranlı video yerleştirme çalışmasını kısaca bu sözlerle anlatıyor.
"Les passant.e.s" Türkçede "yoldan geçenler" demek. Yalnız, küçük bir farkla... Roux, kelimenin hem dişil hem eril halini karşılamak adına kelimeyi noktalarla bölmeyi, böylelikle kapsayıcı bir dil kullanmayı seçmiş.
Bu dil kullanımı ise elbette tesadüf değil. Tıpkı eserindeki diğer pek çok imgenin tesadüf olmadığı gibi...
Mayıs sinekleri arasında androjen bir varlık
Paris'te yaşayan Fransalı sanatçı Edith Roux, "Les passant.e.s"ı bundan üç yıl önce tamamlamış. Biz ise Fondation des Artistes ve Institut français de Turquie İstanbul'un desteğiyle hayata geçirilen sergiyi İstanbul'daki Fransız Kültür Merkezi'nde görme fırsatı buluyoruz.
Karşımızda üç ekranlı bir video yerleştirme çalışması var. Siyah arka planlı o üç ekranda ise görüntülerini Roux'nun kaydettiği uçuşan mayıs sinekleri ve renk değiştiren kıyafetleri ile mayıs sineklerinin arasında kendi kendisine ve kendisine karşı dans eden androjen bir varlık, bir dansçı...
Roux, mayıs sineklerinin hikayesini şöyle anlatıyor:
"Dansçı, mayıs sineklerinin arasında dans ediyor. Mayıs sinekleri çok küçük böceklerdir; yazın son günlerinde sadece birkaç saatliğine ortaya çıkarlar. Sudan çıkar, uçarken çiftleşir, yumurtalarını suya bırakıp tekrar suya döner ve orada ölüp balıklara yem olurlar."
Yani, geçicilik temasını anlatmak için biçilmiş kaftandırlar.
İki katman: Çevre ve toplumsal cinsiyet
Edith Roux'nun eserini iki katmanda okumak mümkün.
Bu katmanlardan ilki çevre, daha doğrusu çevre kirliliği ile ilgili. Diğeri ise toplumsal cinsiyet ile... Fakat bu, iki katmanın birbirinden ayrı düşünülmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Aksine, tıpkı mayıs sinekleri ve dansçı gibi bu iki katman, bu iki mesele de iç içe geçmiş durumda.
Roux'nun kendisinden dinleyelim:
"Mayıs sinekleri, sadece berrak ve kirlenmemiş suda yaşayabilir. Fakat yaşadıkları nehirlerdeki kirlilik yüzünden şu an Fransa'daki mayıs sineklerinin sayısı gitgide azalıyor. Yani, burada çevre meselesi ele alınıyor.
"Toplumsal cinsiyet meselesine gelecek olursak; dansçının kıyafetinin başta mor olduğunu görüyoruz. Ardından mavi ve kırmızı olarak ayrılıyor.
"Üç ekrandan her birini bir norm gibi düşünebiliriz. Her bir renk üç ekranın üçünden, yani aslında tüm normlardan geçiyor.
"Dansçının kıyafeti de değişen normlar gibi değişiyor. Nerenin dişil nerenin eril olduğunu bilmiyoruz. Eriyip birbirlerine karışıyor, bütünleşiyorlar. Bu yüzden de buna kimlik sonrası bir çalışma diyorum.
"Dansçı, aynı zamanda tüm renklerle dans ediyor. Tüm renk kombinasyonları mümkün. Dolayısıyla, burada bedenin dönüşümü söz konusu.
"Koreografi de değişebiliyor; bazen hızlı, bazen sakin... Bunlar dişil mi eril mi olduğunu bilmediğimiz özelliklere gönderme yapıyor. Hepsi eriyip birbirine karışmış, bütünleşmiş durumda... Bu yüzden de bu esere feminist sonrası bir eser diyorum."
Diğer bir deyişle, dansçı Mufasa'nın müzisyen Nicolas Repac'in müziği ile hayat verdiği androjen figür, her birimizin içine gizlenmiş olan diğer dişil, eril, androjen ve ötekilik figürüyle diyalog kuruyor.
Koreografinin figürün dönüşümleri ile uyumlandığı geçişler ise kimliğin akışkanlığını asla tamamlanmayan bir hareketin merkezine yerleştiriyor.
Sanatçı ve eseri bir yandan da feminist kaygılara naikili (non-binary) bir şekilde yanıt vermeyi deniyor.
Tüm bunları yaparken ise Platon'un Şölen eserinde yer alan Aristofanes ve Diotima'nın konuşmalarından özgürce esinleniyor.
Hepimizi bekleyen beklenen son
Yoldan geçenler... Ölümlülük ve geçicilik... Bembeyaz mayıs sineklerini - ve aslında hepimizi - bekleyen beklenen son...
Ekran kararmadan önce son bir sahne:
"Son sahnede tüm mayıs sineklerini yerde, beyaz bir örtü gibi görüyoruz. Ertesi gün onlardan geriye hiçbir şey kalmıyor çünkü balıklar onları yiyor. Yani, onlar ekosistemin bir parçası. Devam eden bir döngü..."
Devam eden ve hepimizin parçası olduğu bir döngü...
Geçici ve ölümlüyüz.
Yollardan, şehirlerden, insanlardan geçiyor, dönüşüyor ve bizi bekleyen beklenen sona varıyoruz. Tıpkı mayıs sinekleri gibi... Tıpkı herkes gibi...
* Edith Roux'nun "Les passant.e.s" sergisi, 9 Kasım – 23 Aralık 2022 tarihleri arasında Institut français sergi salonunda pazartesiden cumartesiye saat 10:00-18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. (Adres: Şehit Muhtar Mahallesi İstiklal Caddesi No: 4 Taksim Beyoğlu / İstanbul)
Edith Roux hakkındaSanatçı Edith Roux, ABD'de sanat tarihi okuduktan sonra, Arles Ulusal Fotoğraf Yüksek Okulu'na girdi, 1993 yılında mezun oldu. Sanatçı, fotoğraf, video ve yerleştirmeleriyle geçiş hâlindeki mekânlara hem şiirsel hem politik, duyarlı bir bakış atar. Çalışmaları, toplumlarımızın standartlaşmasına karşı direnç gösteren biyoçeşitlilik biçimlerini vurgular. Sanatçı, Fransa Ulusal Kütüphanesi, Grand Palais'teki Paris-Photo, Rencontres d'Arles, Toulouse'daki modern ve çağdaş sanat müzesi Les Abattoirs, Avrupa Fotoğraf Evi, Lubumbashi Bienali (KDC), Havana Çağdaş Sanat Bienali vb. de dâhil olmak üzere Fransa'da ve yurt dışında çok sayıda sergiye katıldı. Fotoğrafları, Ulusal Plastik Sanatlar Merkezi, Avrupa Fotoğraf Evi, Ulusal Kütüphane, FRAC Bretagne Sanat Müzesi, Neuflize OBC Vakfı, Aurillac Sanat ve Arkeoloji Müzesi, Grenoble sanat kütüphanesi, Portekiz'deki Braga fotoğraf müzesi gibi kamu koleksiyonlarının bir parçasıdır. Sanatçının çalışmalarından dört monografi yayımlandı: Traversées, Les Dépossédés, Dreamscape ve Euroland. |
(SD)