"Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e..."
Shakespeare
Size çok küçük bir zamanınızı alacak bir hikâye anlatacağım.
Size İlhan'ı anlatacağım.
27 Mart 2012 günü arkadaşı Barış Önal'la birlikte sokaktan karga tulumba alınıp, tutuklanan
ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümü öğrencisi İlhan Kaya'yı, arkadaşım İlhan'ı anlatacağım…
Size İlhan'ın örgüt üyesi olmasına delalet olarak gösterilenleri anlatacağım...
Sizinle zulümden hasbıhal edeceğim.
İlhan Kaya'nın katıldığı iddia edilen Kızıldere anmasıyla ilgili Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyasına giren bir fotoğraf. CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, savunma avukatlarının fotoğrafın kurmaca olduğunu öne sürdüklerini belirterek, fotoğraf facebook hesabında yayımladı ve altına "Siz karar verin photoshop var mı, yok mu" yazdı. |
İlhan örgüte üyelikten yargılanıyor
Size İlhan'ın hangi örgüte üyelikten ve hangi örgütün propagandasını yapmaktan bir yıldır tutuklu yargılandığını söylemeyeceğim. Zira örgütün adını bir yazıda anmaktan dolayı "propaganda yaptın!", "örgüte üyesisin!" diye mahpus damlarına düşmekten çekiniyorum(!) Hani, alıp da bir beş altı ay -"bir sigara içimlik"- yatırsalar iyi, hoş, hem "apolet" derler ya sol cenahta, öyle olmuş olur aslına bakarsanız ama savcılar artık ihâleyi çok yüksekten açıyorlar: "Şurayı patlatacaktın!", "Şunu vuracaktın!" gibi. Neme lâzım!
Ama size yine de bir "ipucu" vereyim. İlhan, şu son aylarda Türk polisinin gün aşırı panzerlerle, helikopterlerle filan -vay babam vay!- ülke sathında afili operasyonlarla çökertme uğraşısında olduğu, gazetelerden her gün bu örgüte üye olmaktan öğrencilerin, avukatların, işçilerin, memurların, doktorların, sanatçıların tutuklandığı örgüt var ya hani, ha işte o örgüte üye olmaktan yargılanıyor. Tıpkı son iki yılda tam 352 insanın aynı sebepten içeri atılması gibi. Bilindik bir hikâye yani size anlatacağım.
İçeri alınanlarla, dışarıyı derdest etme plânlarının bir örnek olayı bu mesel. İktidarın büyük gözaltısının küçük bir halkası.
Terörist çünkü
İlhan'ı terörist yapan ilk şey şüphesiz onun düşünüyor olması. Dışarıda İlhan'ı her dem koltuğunun altında kalın bir kitapla görürdünüz misal. İlhan terörist çünkü o mesleğinde süper ve vizyoner kariyer plânları yapıp cukkayı şişirmektense, halkın yoksulluk, yoksunluk ve adalete dair sorunlarıyla dertlenmiş devrimci bir mühendis olmayı tercih etti. İlhan teröristin bayrak tutanı çünkü; 1999'da Ulucanlar'da cânîce katledilen on devrimcinin anmasına katılmış!
İlhan'ın suçu bu kadarla biter mi sandınız? Yo İlhan bu, rahat durur mu? "DİSK'i işçilere, işçileri DİSK'e taşıyacağız!", "füze kalkanı değil, demokratik lise istiyoruz!" demiş! Tutuklanan Yürüyüş dergisi çalışanlarının serbest bırakılması için örgütlenen basın açıklamasında görülmüş, Dikmen Parkı açılışında şarkı dinleyip, tiyatro izlemiş! “Artık bu kadarına da pes!" diyeceksiniz ama 1 Mayıs'ta da Halk Cephesi kortejinde on binlerce insanla birlikte bizim İlhan da yürümüş. Daha ne olsun! Makûl vatandaş olmanın cep kitabına mugayir on kusurlu hareketten onunu da saydım işte; gerisi izahtan vareste değil mi zaten?
Devletin dirliğini ve düzenini bozucu, gerçekten "insanın kanını donduracak" cinsten bunca vukuattan sonra bir gencin çıbanbaşılığına seyirci mi kalaydı yani, ne yapaydı?
ODTÜ cezayı peşin kesti
İlhan, bir yıl boyunca mahkemeye dahi çıkarılmadan Sincan F Tipi'nde tutsak tutuldu. Tüm derslerini cezaevinde girdiği sınavlar sonucunda vererek dördüncü sınıfa geçmesine karşın onun kaydını kabul etmeyerek İlhan'a bir cezayı da okulu ODTÜ kesti. ODTÜ yönetiminin gerekçesiyse İlhan'ın okuldaki devamsızlığıydı -gel buradan yak!-
Hukukî dayanaktan yoksun uygulamalarda devlete akademi dünyasından bu cevval hareketiyle selam çakmış olan üniversite yönetimi de İlhan'ın terörist olduğuna kani olmuş olmalı ki daha dava sonuçlanmadan müthiş bir öngörüyle böyle bir kararın altına imza atmış. Ne diyelim, Allah bu güzel bilim insanlarımızın huzuruna zeval vermesin...
Ve İlhan hâlâ içeride
Dava 13 Mart 2013 günü görülmeye başladı. Barış Önal'ın beraatına karar verdi ama İlhan'ın tutuklu yargılanması durumu sürdürülüyor. Türkiye'nin garip hukuk olayları duvarına bir çentik daha atılan bu dava da elbet bir gün düşecek. İlhan da arkadaşlarına, okuluna ve sokaklara, Ankara'ya ve İstanbul'a, yürüyüşlere ve kitaplarına ve en zor anda bile evlatlarının yanında mücadelenin içinde durarak saf tutan ailesine kavuşacak. Geriye yalnız karanlığa dair bir anı kalacak ... İlhan ve arkadaşlarının gayreti de karanlığı ağartmayadır. Zifirin ve ışığın karşılaşacağı bir sonraki duruşma 5 Mayıs’ta. (İGY/HK)