Kürt çocukları sizin için, her cumartesi günü, çocuklarını kaybeden cumartesi annelerinin oturduğu, Galatasaray lisesi önünde eylem yaptılar, senin ve birçok Kürt çocuğunun katili olan, devletin kolluk kuvvetlerine, senin katillerini serbest bırakan savcılara, "Uğurun katili devlettir, dipçikli gelecek istemiyoruz, hepimiz Uğur'uz, bomba değil şeker istiyoruz" sloganları atarak seslerini duyurmaya çalıştılar.
Seslerini duyurmaya çalışırken de birbirlerini uyarıyorlardı, "Beritan slogan atarken yüzünü gizle, fotoğrafçı abi, fotoğrafları çekiyorsun ama sakına ha polise verme" diye sesleniyorlardı. Çünkü biliyorlardı, cebinde misket olan çocukların örgüt üyeliğinden yargılandıklarını, biliyorlardı elleri çamurlu çocukların, gözaltına alındıktan sonra nasıl işkencelere maruz kaldıklarını, biliyorlardı daha önce arkadaşlarının nasıl tutuklanarak cezaevlerine atıldıklarını, biliyorlardı seni öldürenlerin savcılar tarafından nasıl ödüllendirildiklerini. Ondan kendilerince önlem almaya çalışıyorlardı.
Ben o an çok düşündüm, nasıl bir korku sarmışız küçücük çocukların yüreğine, kendimizi nasıl kurtaracağız bu utançtan, bu çocuklar bizi nasıl affedecek, diye.
Ama siz,
Bizi affetmeyin.
Bizi affederseniz,
Biz daha önce senin, Enes'in, Mızgin'in ölümünü engelleyemediğimiz gibi, bugün tutuklu bulunan Kürt çocuklarının cezaevine girmesini de engelleyemedik.
Bizler alışkınız 12 yaşında çocukların bedeninde 13 kurşun görmeye, senin Mızginlerin, Eneslerin devlet tarafından öldürüldükten sonra basının "terörist öldürdük" demesine, her öldürülen ya da tutuklanan çocuğun arkasında "unutmayacağız-unutturmayacağız" sloganlarıyla görkemli eylemler yapmaya ve daha sonra slogan atarak gösterdiğimiz tepkinin verdiği vicdan rahatlığıyla evimize dönüp her şeyi unutmaya.
Bizi affetmeyin.
Bizi affederseniz,
Bizler çok iyi ağıt yakarız, slogan atarız ölen ve tutuklanan, onurlu, başı dik çocuklarının arkasından. Kendi suçluluğumuzu örtmek için, suçu hep kendimizin dışında ararız.
Bizi affetmeyin.
Bizi ve onları affetmeyin.
Hayallerinizi çalmaya çalışan savcıları, hani hep bir ağızdan "İşte polise taş atan terörist çocuklar!" diye hedef gösteren medyayı, sizi "kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacak" diyerek hedef gösteren başbakanı, panzerlere "attığınız" taşlardan dolayı ailelerinizin yeşil kartlarını elinden alan Adana valisini, çocuk hakları sözleşmesini imzalamış fakat hayatın her alanında çocuk haklarını ihlal eden devleti ve size hiç acımadan kurşun sıkan devletin kolluk kuvvetlerini affetmeyin.
Siz, onurlu, asi, başı dik, hayalleri büyük, demokrasi ve özgürlükten yana, devletin şiddetten başka bir şey göremeyen, silahı tek oyuncak sanan, geceleri tank, top sesleriyle rüyaları bölünen, babanızı, annenizi, abinizi, ablanızı ve komşunuzu faili belli cinayetlere kurban verenler, panzerlere karşı onurunuzu taşlarla korumaya çalışan Apé Musa'nın küçük çocukları, çocuk ama yüreği büyük zaroklar.
Bizi affetmeyin.
Bizi affederseniz,
Kendimizle yüzleşmeden içimizdeki tepkisizliği daha da büyütürüz.
Bizi affetmeyin ki; vicdanımızı dinleyerek yaşamayı öğrenelim.
Bizi affetmeyin, affederseniz yine eski biz oluruz.
Ama biliyorum ki, seni öldüren, arkadaşlarını dört duvar arasına koyan, işkence yapan, bütün silahlarıyla çocukların karşısına çıkan güçlerin, ellerinizdeki taşlardan dolayı yüreklerine düşen korkudan, siz kurtaracaksınız onları. Çünkü senin ve arkadaşlarının yüreğinde korku, kin, nefret, kızgınlık ve intikam ateşi yok. Yine her şeye rağmen o kuş kadar hafif, çocuk ve büyük yüreğinizde bizi ve onları sen ve arkadaşların affedeceksiniz. (VA/TK)
* Veysi Altay, insan hakları aktivisti.