Türkiye’nin gündemindeki siyasi gelişmeler nedeni ile bazı durumlar gözümüzden kaçabiliyor. Son zamanlarda siyasi atmosferin ekonomiye yansımaları üzerine daha çok söz söylenirken, siyasi atmosfer nedeni ile iş hacmi daralan şirketlerdeki emekçilerin ödemek zorunda bırakıldığı bedeller hakkında daha az söz söyleniyor. Bu konu hakkında ilerde şüphesiz kapsamlı analizler yapılacaktır. Bu yazı, içinden geçtiğimiz zamanlar göz önüne alındığında, insanı güçlendirecek sözleri ve eylemleri olan iki insana, Merve ve Kerem’in çalışma koşulları ve işten atılmalarına dair.
Do&Co, Viyana’da kurulmuş bir ikram hizmeti şirketi. Şirket, önceleri THY’ye ikram hizmeti veriyor daha sonra 2007 yılında THY ile ortaklığa giderek, THY Do&Co çatısı altında yoluna devam ediyor. İki şirket ortak ama iş kolu ve kadroları birbirlerinden farklı.
Do&Co “uçan şefler” projesini THY sunuyor ve bu proje THY tarafından kabul ediliyor. “Uçan şefler”; önce “uçan aşçılar” sonra da “uçan servis şefleri” olmak üzere iki biçimde işe başlıyor. THY’nin yurtdışı, uzun ve denizaşırı uçuşlarında uçan aşçılar, yurtdışı kısa uçuşlarında ise uçan servis şefleri görev alıyor. Uçan şefler, uçak içerisinde öncelikli olarak “business class” müşterilerine hizmet veriyor. Bu “özel hizmet” ise havayolları şirketlerinin daha çok kâr elde ettiği “business class” müşterilerine “size özel hizmet veriyorum, yemekleriniz bir şefin elinden çıkıyor” anlamına geliyor. Do&Co kadrosunda, “uçan servis şefleri” olarak; Merve 2,5 yıl, Kerem 3 yıl işten atıldıkları 12 Kasım 2016’ya kadar çalışıyor.
Merve, 26 yaşında, İstanbul Üniversitesi kimya mühendisliğinde okuyor, stajını tamamlayınca mezun olacak. Öğrencilik yıllarında yarı zamanlı işlerde çalışmış. Mutfak ile ilgili bir işte çalışmak istediği için THY Do&Co iş ilanını kariyer sitesinde farketmiş. Şirketin insan kaynakları birimine özgeçmişini göndermiş ve bir ay sonra da uçan servis şefi olarak işe alınmış. Kerem, 27 yaşında, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim sosyoloji 1. sınıf öğrencisi, THY çağrı merkezinde 2,5 yıl çalışmış. Havacılık alanında çalışmak istediği için THY Do&Co başvurmuş ve uçan servis şefi olarak işe alınmış.
Kerem, ilk işe alındığı zamanki duygusunu şöyle aktarıyor:
“Mutluydum çünkü sosyal statüsü iyi bir işti. Aklıma gelmeyecek ülkeleri ziyaret edeceğim için mutluydum. Hayatımda bir dönüm noktası olarak kabul ettim bu işi çünkü hem bana özgürlük alanı sağlayacak bir iş hem de çok para kazanabileceğim bir iş gibi geldi bana. Her gün farklı insanlarla uçacaksınız. Sonuçta rutin bir iş değil, 9-6 sistemi dışında bir işti.”
Uçan şef adayları olarak ilk bir ay “askeri eğitime” benzettikleri bir süreçten geçmişler. Hatta, eğitim sürecindeki disipline ve strese dayanamayarak elenen insanlar olmuş. Merve eğitim sürecinde karşılaştıkları olumsuzlukları çarpıcı bir şekilde anlatıyor:
“Eğitim çok sert geçti. Eğitim ilk başladığında eğitmen [erkek, eski uçan şef, asker kökenli] bana direkt ‘nasıl eğitime geldiğinin farkında mısın? Aynaya gidip bir bakmanı ve saçını toplamanı istiyorum’ dedi. Başka kadın arkadaşlarla da uğraşıldı. Erkeklerle de tıraş yüzünden uğraştılar. Eğitimler bizi, uçarken yolcuların rencide etme durumuna karşı hazırlıyor. Her gün sınav oluyorduk. Her eğitimde final ortalamasının altında kalanları ya da bu işi yapamayacağını düşünenleri eğitim grubundan çıkardılar. Benim dönemim [60 kişi] de böyle 5-6 kişiyi elediler. THY eğitimlerinde işe girince, sizi eğitim sırasında işten çıkartamazlar. Ama Do&Co’da öyle değil. İstanbul dışından gelen insanlar var eğitim için, burada kalabilmek için kredi çekmişler, illerindeki işlerini bırakmışlar. İnsanlar hali ile strese giriyor eğitimde çünkü uçan şef adayı olarak elenebilirsiniz.”
Uçan şeflerin işi; ikramların uçağa yüklenmesi, yolcu karşılama, uçuş esnasında öncelikle business class müşterilerine yemeklerin servis edilmesi ve yolcu uğurlamayı içeriyor.
Uçan şefler; ayda en az 80 ile 100 saat arası uçuş gerçekleştiriyor. Asgari ücretten biraz yüksek bir maaş ve aylık uçuş süreleri kadar ek ücret alıyorlar. Uçuş öncesi ve sonrası emekleri ise ücretlendirilmiyor. Kerem şöyle bir örnek veriyor:
“En çok Almanya’ya uçarız seferi çoktur. Almanya’ya gidiş- geliş havada kalış saati 5 saattir, 1 saat yolcu indirme-bindirme, ve alanda 2 saat öncesinde olmak zorundayız. Yani toplamda 8 saat. Ama ücretlendirilen havada kalış saatimiz.”
Uçan şeflerde en sık görülen sağlık sorunları; bel fıtığı, vertigo, kulak kanaması. “Kapsamlı bir iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almadık. Sağlık kontrolü olarak sadece kulak testinden geçiyoruz. Oysa THY personeli her yıl kapsamlı sağlık testinden geçiriliyor.”
Havacılık iş kolunda en önemli risk faktörlerinden biri uçakta radyasyona maruz kalmak. Yapay atmosfer ortamında çalışmaktan ötürü aşırı yorgunluk ise çalışma koşullarının zorlayıcı faktörlerinden biri. Uçan şeflerin iş kolu, hizmet sektörü olduğu için havacılık iş kolunun işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili olan maddeleri kapsamına girmiyorlar. Merve ve Kerem, iş kollarının hizmet sektörü görünmesi nedeni ile THY Do&Co’nun, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda pek çok mevzuattan “yırttığını” belirtiyor. Merve ve Kerem’in anlatımı ile uçan şeflerin, meslek adları kadar afili olmayan çalışma koşulları kısaca böyle. Bundan sonrası ise işten atılma süreçlerine dair.
Yaşanan siyasi krizler özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ardından uçuşların azalmasını neden gösteren THY Do&Co ikram şirketi, Eylül 2016 da eğitimleri süren 50 civarı uçan şef adayını ve mutfakta çalışan işçilerin çoğunluğunu işten çıkartıyor. Şirket, çalışan uçan şeflere ise “sizi işten çıkartmak istemiyoruz, uçan servis şefi çok ama o kadar uçuş yok” iddiasıyla daha fazla mutfak işi veriyor. Uçan şefler için mutfakta çalışmak, ücretlerin yarı yarıya düşmesi anlamına geliyor. Merve, o dönem işten çıkarılmadıkları için şükreder hale getirildiklerini belirtiyor:
“Kredi ödeyen arkadaşlar ücretler yarıya düşünce kötü etkilendiler çünkü kredi planlarını ücretlerine göre planlamışlardı. Şirket bize sürekli ‘sizi işten çıkartmak istemiyoruz’ demeye başladı.”
İşten çıkartılmalar, uçan şeflerin uçuşlarının azaltılması sonucunda ücretlerinin düşmesi üzerine bir grup uçan şef “gidişattın kötüye gittiğini” görerek, DİSK’e bağlı Dev-Turizm İş sendikası ile görüşme yapmaya karar veriyor. Bu görüşmeden sonra çok hızlı bir şekilde sendikal faaliyet başlıyor. Fakat yaklaşık sayıları 900’ü bulan uçan şefler bir araya gelmek konusunda zorlanıyor. Bu zorlanmayı Kerem şöyle anlatıyor:
“Çalışma arkadaşlarımızla birbirimize denk gelmiyoruz. Farklı uçuş programlarımız var. Ekip odasında otururken 15-20 dakika konuşabiliyorsunuz ancak. Aynı insanı yılda 2 ya da 3 kez ancak görebiliyoruz. Bir takımda 20-30 kişi civarı. Takımın tamamını ise ancak senede bir organizasyon yemeğinde görebiliriz. Bizi bir araya getirmek gibi zaten bir niyetleri yok.”
Kısa bir süre içinde herkes en yakın arkadaşını haberdar ediyor ve ancak sendikal faaliyet için 100 küsur uçan şef bir araya geliyor. Aralarında bir haberleşme ağı kuruyorlar. Bu haberleşme ağı üzerinden uçan şeflere, sendika avukatları hakları konusunda bilgilendirme yapıyor. Bu haberleşme ağının kurulmasından 4 gün sonra bu gruba dahil olan uçan şefler, şirketin insan kaynakları birimi tarafından aranıyor ve 123 uçan şef, Yenibosna yakınlarında ki bir otele toplantı için çağrılıyor. Merve ve Kerem, telefonu aldıkları zaman pek de bir şey anlamamış:
“Uçuştan gelmiştim, insan kaynaklarından biri aradı ‘toplantı için otele gelmeniz gerekir’ dedi. Konu hakkında bilgi vermedi. Ne sorduysam cevap alamadım." [Merve]
“Bana telefon da gelince sandım ki bize soru soracaklar neden huzursuz oldunuz minvalinde bir şey ya da tek tek neden sendikaya üye oldunuz sorgusu yapacaklar o toplantı da… Haliyle ‘neden çağrıldım’ dedi insanlar”. [Kerem]
Şirket yöneticileri, toplantıya çağırdığı 123 uçan şefe, “şirketin küçülme ile birlikte uçan şefleri değerlendirecek pozisyonunun kalmadığını ve toplantı salonunda bulunan 123 uçan şefin iş akdi feshinin yapıldığını.” [12 Kasım 2016] bildiriyor.
Öte yandan bu süreçte THY Do&Co, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda uçan şefleri işten çıkartmamış yer hizmetine çekmiş. Merve, asıl işten çıkartılma nedenlerinin sendikal faaliyette bulunmak olduğunu, sendikal faaliyet nedeni ile işten çıkartılmaktan ötürü de gururlu olduğunu dile getiriyor:
“Tazminatları aldık o anlamda sorun yok ama sendikaya başvururken çıkarılmayı göze alarak girdik biz bu işe. Sendikaya üye olmayan arkadaşlar işten atılma korkusuyla sendikaya üye olamadılar. Ben işten atılma korkusu duyan arkadaşlar adına da hak ve hukukun yerini bulmasını istiyorum. Bizim verdiğimiz mücadele onların korkularını da giderecektir. Ben açıkça inanılmaz mutluyum ve gururluyum çünkü sendikal faaliyet nedeniyle işten çıkarıldım. Diğer türlü sendikaya üye olmasam ve içerde çalışmaya devam etseydim işte o zaman utanırdım. Şimdi işten çıktım demiyorum gururla kovuldum diyorum.”
Kerem ise bundan sonra şirkete karşı verecekleri hukuki mücadelenin sadece 123 kişi için değil aynı zamanda içerde halen çalışmaya devam eden arkadaşlarının da hakları için bir mücadele olduğunu düşünüyor. Kerem de Merve gibi sendikal faaliyet nedeni ile işten atılmanın moralini bozmadığını aksine güçlendiğini belirtiyor:
“Performans düşüklüğü ile işten çıkarsa şirket o zaman olayı kişisel hatam olarak görebilir ve depresyona girebilirdim, başarısızlık duygusu olurdu. Ama şimdi haklı olduğum bir şey için işten çıkarıldım. Bu bana güç, moral veriyor.”
Çalışma ortamında çok ender bir araya gelebilen insanlar, çalışma haklarını korumak için sendikaya üye olmaya karar veriyor ve eyleme geçiyor. Kerem, “şirket, aramızdaki birliği bozmak isterken aslında bizi birbirimize daha çok yakınlaştırdı. Şirket, bizi işten atarak bu birlikten kendini koruyabileceğini düşünüyor ama yanılıyor” diyor.
Merve son bir şeyden bahsetti, o da şu; birlikte hareket ederken insanlar arasında gelişen “bağlardan”. Rekabetçi ve bunun sonucunda ise insani değerleri hiçe sayan kapitalist çalışma sistemini yarıp geçmeye olanak sunacak bir durum tespiti olarak bakabiliriz Merve’nin bu sözlerine:
“Çalışırken birbirine selam bile vermeyen insanlar, bu süreçte ailesinde olan bir ameliyat için önce bu 123 kişinin dahil olduğu gruptan kan istiyor. İşyerinde çalışırken olmayan bağlarımız şimdi oldu.”
Merve, Kerem ve diğer işten atılan uçan şeflerin, THY Do&Co şirketine karşı, işe iade ve fazla mesai ücreti ile ilgili ilk duruşmaları bu ayın sonunda İstanbul Bakırköy Adliyesi’nde görülecek. (ABU/HK)