Kitabın ismi: Zafer Kimin? | |
Resimli çocuk kitaplarının birçoğu barış yanlısı yazarlar tarafından yazılır. Kahramanlar savaştan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenirler ve kitabın bütün teması barışa odaklanır. Böyle kitaplar, savaştan kaçan, savaşın yarattığı etkilerle mücadele etmek zorunda kalan, savaşın açtığı yaraları onarmaya çalışanlarla doludur.
David McKee ise “Zafer Kimin?” isimli kitabında kahramanlarla ilgili farklı bir yol izler. Savaşın içinde kalanları değil, savaşan General’i ve askerlerini anlatır. Seçtiği kahraman/kahramanlar ve onların hikâyedeki yer dizimi yaratıcılığını sınırsız bir düzlemde kullanma yeteneğini gösterir. Yazar bu zorlu hikâyeden çok güçlü çıkar. Hikâye bittiğinde elinizde tuttuğunuz kitabın bir sanat eseri olduğunu anlamakta zorlanmazsınız.
Kitabın ilk sayfası şöyledir:
“Uzak diyarlarda, bir General tarafından yönetilen büyük bir ülke varmış. Oradaki insanlar, hayatlarından son derece memnun, mutlu mesut yaşarmış. Çok güçlü bir orduları, kocaman savaş topları varmış. Zaman zaman General, ordusunu yanına katıp yakınlardaki başka ülkelere saldırırmış. ‘Onların iyiliği için’ dermiş sorduklarında, “böylece onlar da bizim gibi olabilir.”
Bu hikâyeyi okurken ilk karşılaştığımız kelimelere eşlik eden yüzeysel bilişimiz, hikâyeyi okudukça yerini derin bir kavrayışa bırakır. Bu kitabı yaratıcı ve övgüye değer kılan, bir eser olmasını sağlayan tam da budur.
General, askerler ve büyük ülkenin mutlu insanları hikâyedeki varlıkları dışında da anlamlar taşır ve simgesel yolun olanaklarından faydalanıp temayı daha vurucu hale getirir. Bu büyük ülke Savaş’ı simgeler. Savaşın kendisini yani. General savaşı başlatan, askerler de savaşı sürdüreni temsilen oradadır. Mutlu, mesut yaşayan insanlar ise sermayeyi temsil ederken, savaşa göz yuman, alkış tutan, sessiz kalan orta sınıfı da hatırlatır aynı zamanda.
Peki, nasıl gelişir hikâye? General dünyanın tüm ülkelerini işgal ettikten sonra çok küçük olduğu için istila etmeye bile yeltenmediği bir ülke kaldığını fark eder. İşgal edecek ülke kalmayınca ordusuyla bu küçük ülke için yollara düşer. Fakat bu küçük ülkenin bir ordusu yoktur. Halkın direnmediği ve gelenlere kucak açtığı farklı bir ülkedir.
“Bu ülke Generali şaşırtmış. Çünkü ne bir ordusu varmış, ne de insanları direnmeye kalkmış. Askerlerse yerel halkla sohbet ediyormuş. Onların oyunlarını oynamaya, onlardan öyküler dinlemeye, birlikte onların şarkılarını söylemeye ve fıkralarına gülmeye başlamışlar.”
Yazar bir yandan savaş ve kötülüğün eriyip küçüleceği bir dünyayı tanımlarken bir yandan da hikâyenin fiziksel varlığını unutmayıp olay örgüsünü güçlendirir. Aslında askerler ve halk arasında gelişen bağı anlatırken, bu küçük ülkedeki insanların yaşayışlarıyla ilgili ipuçları verir, Barış’ın aklımıza getireceği şeyleri canlandırır. Barış, ordusu olmayan bir güçtür. Tank, tüfek, silah gerektirmez. Bu gücü yaratan ninniler, şarkılar, fıkralar ve öykülerdir. Yani hem Barış’ı simgelerle anlatır hem de Barış’ın var olabilme koşulundan bahseder. Bu küçük ülke Barış’ın ilk örneğidir.
Kitabın yazarı David McKee, Savaş’ı Barış’la eritir, bunu hayal eder. Barış her ne kadar küçük görünse de bir ihtimal olarak bile değerlidir, canlıdır ve mümkündür. O yüzden bu küçük ülkeye gelen askerler bir süre sonra bu ülkenin insanları gibi olmaya, onlar gibi davranmaya başlar. General ise savaşacak kimse olmadığını anlayınca ülkesine döner.
“General eve döndüğünde mutluymuş. Ama nedense farklı bir şeyler varmış. Yediği yemekler o küçük ülkenin yemekleri gibiymiş; insanlar o ülkenin oyunlarını oynuyormuş.
“Aynı akşam General oğlunu yatırmaya gittiğinde oğlu ondan bir şarkı söylemesini istemiş. General de o anda aklına gelen şarkıları söylemiş. O küçük ülkenin şarkılarıymış bunlar. İşgal ettiği o küçük ülkenin şarkıları.”
Yazar bize böylece der ki, savaştığın kişilerin senden hiçbir farkı yok! Savaşmak için bulduğun gerekçe kocaman bir yalan, bir yanılsama. Savaşın hiçbir haklı gerekçesi olamaz! Acıyla, ölümle elde edilen zaferin bir değeri yok ve kutsal değil. Kaybeden olduğu sürece zaferden bahsedilemez. Çünkü gerçek bir zafer kimsenin kaybetmek zorunda kalmadığı bir zaferdir!
Zafer kimin? Sizce kimin?
Yaşasın Çocuk Kitapları! Yaşasın Barış Yanlısı Yazarlar!
(DÖ/AÖ)