Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi (TOGASEM) yine çok önemli bir konuyu gündemine almış. Merkezin sorumlusu sevgili arkadaşım Nazmi Zengin her zaman olduğu gibi yine benimle paylaştı. Yolsuzlukları ancak "sansasyonel olay" haline gelince öğreniyoruz. Duyuran da genellikle medya oluyor. Ama medya kendisi keşfedip saptamıyor genellikle bu yolsuzluk olaylarını. Ya polisin gerçekleştirdiği operasyon dolayısıyla ya da konu mahkemeye düşünce toplumun haberi oluyor.
Oysa yolsuzluğun varlığı bir ülkede "işleri yürütmekle ilgili organizasyonların" yetersizliğini, eksikliğini, yanlışlığını gösterir. Çünkü özellikle "akçalı" boyutu olan organizasyonlar bu yolsuzlukları önlemek için öncelikle kontrol ve izleme yöntemlerinin organizasyonun içinde yer alması gerekir. Bir organizasyonda buna yönelik bir denetim ve izleme yöntemi yoksa ya da o yöntemler başta hizmetten yararlananlar olmak üzere "kurum dışından" birilerince gerçekleşmiyorsa, orada "yolsuzluk" olması kaçınılmazdır.
Diğer yandan bizde "kurumsal işler" bile genellikle "kişiler" tarafından yapılır ve gerçekleştirilir. Bu kişiler de işleri diğer kişilerle "kişisel ilişkiler" bağlamında hallederler. İşler "kişisel ilişkilerle" görülünce, "yolsuzluk" elbette olacaktır.
* * *
TOGASEM bu rehberi kendileri hazırlamamış, ama dilimize çevirmiş ve kaynağını da altında belirtmiş.* "Az gelişmiş ülkeler"deki gözlemlerin sonuçlarına dayanılarak hazırlanmış olan bu rehberi tüm ayrıntılarıyla burada irdelemek olanaklı değil. Rehberde sağlık hizmetinin tüm boyutları ve olası ilişkilerle, bu ilişkilerdeki çıkar odakları sistematik biçimde ortaya konulmuş. Yolsuzluğun görüldüğü alan ya da süreç, bununla ilgili sık karşılaşılan ve olası yolsuzluk tipleri ve yaşanan sorunlar ve bunlardan doğan sonuçlar sıralanmış.
Örneğin "sağlık kuruluşlarının yapımı ve tadilatı" konusunda olası yolsuzluk tipleri olarak "rüşvet, komisyon alma ve politik düşüncelerin ihale sürecini etkilemesi; müteahhitlerin işlerini yapmamalarına rağmen sorumlu tutulmamaları" belirtilmiş. Bu olasılıklar gerçekleştiğinde ortaya çıkan sorunlar ve sonuçlar ise "pahalıya mal olan ancak düşük kalitede sağlık kuruluşlarının yapımı"; "ihtiyaçlarla uyumlu olmayan yerlere yapılan sağlık kuruluşları ve sonuçta sağlık hizmetine erişimde adaletsizlik"; "alt yapının kentlerde yoğunlaşan ve seçkinlere hizmete odaklı olacak biçimde yanlı olarak dağılımı, ileri teknoloji kullanımı" şeklinde sıralanmış.
* * *
"Tam gün yasası" adıyla anılan ve bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen yasayı Sağlık Bakanı savunurken hekimleri suçlayarak bu yasanın "hekimlerin elinin hastaların cebinden çekilmesi" için çıkarıldığını söylüyordu. Sağlığın en üst düzeydeki yetkilisi bunu söylerken aslında "hekimlerin hastalarıyla ilişkilerindeki yolsuzlukları önleyemediğini de "itiraf etmiş" olmuyor mu?
Rehberde bu konuda da şunlar var: "Hizmetin verilmesi" sırasında görülen yolsuzluklar arasında "kamuya ait sağlık kuruluşlarının ve ekipmanın 'özel hastalar' için kullanılması"; "gereksiz yere özel hastaneye, muayenehaneye, laboratuara vs. sevk etme"; "işe gitmeme"; "bıçak, yatak vs. parası alma"; "kullanıcılardan alınan paraların çalınması, bütçe tahsisatlarının kötü kullanımı". Bunların olası sonuçları ise şöyle ortaya konulmuş: "devletin yatırımlarının telafisi olmayacak biçimde değerini kaybetmesi"; "çalışanların hastalara hizmet vermemesi sonucu hizmet sunumunda azalma, ihtiyaçların karşılanamaması ve verilen hizmetin birim maliyetinin çok yüksek olması"; "ödeme gücü olmayan hastaların hizmetlerden yaralanmasının azalması"; "gelirlerini ve mal varlıklarını sağlık hizmeti için harcamaları sonucu vatandaşların fakirleşmesi"; "gelir kaybı nedeniyle hizmet kalitesinin düşmesi"; "vatandasın devlete güvenini kaybetmesi".
İsterseniz bu olasılıkların sağlık hizmetinin neresinde, nasıl, neden, ne zaman ve kimler tarafından yapıldığını düşünelim; sonra da sorunun kaynağına inelim. Göreceğimiz bir tek sonuç olacaktır: "Hizmetin bir maddi karşılık alışverişi şeklinde yapılması" yani "sağlığın ticarileşmesi"dir. Var olan sistem de her gün bunu daha yoğun ve yaygınlaştırmaktadır. Sonrasında ise elbette "bal tutan parmağını yalayacaktır." Bu rehberi temel alabilirsek, o zaman o "ballı elleri" ve "dilleri" görebiliriz. Hem de hep beraber. (MS/TK)
*Kaynak: Vian T. The sectoral dimensions of corruption: health care. In: Spector BI, ed. Fighting corruption in developing countries. Bloomfield, CT: Kumarian Press Inc, 2005: 45-6.