Türkiye’de sağlık alanında yaşananlar, hem kamu sağlık kurumlarının “özele benzetilerek” piyasa işleyişinin gereklerine uygun hale getirilmesi, hem de özel sektörün doğrudan teşviki ile “özele güzelleme” halini almış durumda. Bu güzelleme halinin en çarpıcı hallerinden birini özel hastane ve özel sağlık sigortaları istatistiklerinde bulmak mümkün.
Sağlık Bakanlığı istatistiklerinde verilere bakıldığında durum net olarak ortaya çıkıyor. Bu istatistiklerde sunulan verilerle ilgili çeşitli sıkıntılar olduğunu belirtmeden geçmeyelim, örnek olarak 2002 yılı verilerinde belirtilen özel hastane sayılarının (ki bu yıla ait farklı Bakanlık istatistiklerinde de rakamlar birbirini tutmuyor) 2013 yılı verilerinde 2002 yılına ait sunulan rakamlarla aynı olmaması basit bir örneği (1,2). Biz 2013 yılı Sağlık Bakanlığı İstatistik Yıllığı verilerini esas alarak bakalım:
* Özel hastane sayısı 2002 yılında 271’den (toplamın %23’ü) 2013 yılında 550’ye çıkmış (toplamın %36’sı). Diğer bir deyişle 2002 yılında beş hastaneden biri özel iken şimdi üç hastaneden biri özel hastane.
* Bu özel hastanelerin yatak sayısı 2002 yılında 12.387 iken 2013’de 37.983’e çıkmış. Diğer bir deyişle 2002’de toplam yatak sayısının %8’i özel hastanelerde iken şimdilerde %19’u özel hastanelerde, yani beş hastane yatağından biri özelde.
* Özel hastanelere müracaat sayısı 2002’de toplamın %5’i düzeyinde iken 2013’de %19’una, özel hastanelere yatan hasta sayısı ise 2002’de toplamın %10’u iken 2013’de %30’una çıkmış. Ameliyat sayılarında ise %14’ten %33’e çıkan bir oran söz konusu. Yani Türkiye’de 2013 yılında üç operasyondan biri özelde olmuş.
* Hekim sayılarını karşılaştırmaya gelince işler biraz karışıyor. 2002 yılı yataklı tedavi kurumları istatistiklerinde özel hastanelere ait veriler “diğer” başlığında veriliyor ve bu başlık dernek-vakıf, yabancı hastaneleri de kapsıyor. Bu başlıktaki hastanelerin tümünü bile özel hastane olarak alırsanız 2002’de uzman hekimlerin %13’ü özelde çalışıyor. 2013 yılında ise her üç uzman hekimden biri (%31), pratisyen hekimlerin %15’i, toplamda da beş hekimden biri (%21) özelde çalışıyor.
Özel sağlık sigortalarında da artış eğilimi dikkat çekici. Türkiye’de özel sağlık sigortaları doksanlı yıllarla birlikte gündeme geldi ve sonrasında da dalgalı bir seyir izleyerek “sigorta pazarında” kendine yer bulmaya çalıştı. Türkiye Sigorta Birliği verilerine göre 2005 yılında özel sağlık sigortalı sayısı 974 bin, 2010 yılında bu rakam 1.6 milyona, 2011 yılında ise %53’lük bir artış ile 2.5 milyona çıkmış. 2013 yılında özel sağlık sigortalı sayısı ise yaklaşık 2.8 milyon ve aynı yıl toplanan prim miktarı da 2.4 milyar TL. Ancak belirli gelir seviyesine sahip yurttaşların yaptırabildiği özel sağlık sigortalarındaki bu dikkat çekici artış devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden “memnuniyetin” bir göstergesi mi yoksa bu yurttaşların devlet bağlı sağlık kurumlarından umudu kestiğinin mi ?
Yasal olarak yeni düzenlemelerle kendine yeni pazar alanı bulan tamamlayıcı sigorta ise 2014 yılında “şimdilik” yaklaşık 64 bin sigortalı tarafından tercih edilmiş. Tamamlayıcı sigorta esas olarak genel sağlık sigortası kapsamında SGK tarafından karşılanmayan hizmetlerin giderlerini, SGK kapsamındaki hizmetlerin ilave giderlerini (Fark ücretleri gibi) karşılamayı amaçlayan bir ek özel sağlık sigortası programı. Hükümetin SGK tarafından sağlanan hizmetleri gözden geçirerek tamamlayıcı sigorta ürünlerinin destekleneceğini açıklaması bu sigorta türünün kendine daha büyük bir pazar bulabileceğine işaret ediyor.
Sağlık Bakanı’nın “özel sektöre doktor olmadığı için ‘durun, büyümeyin’ diyoruz” dediği (3), rakamlar ve özel hastane zincirleri ile sağlık hizmetindeki uluslararası doğrudan yabancı yatırımın arttığı düşünüldüğünde “sağlıkta özele güzelleme programının” süreceği açık olarak görülüyor. (CIY/HK)
1.http://www.tkhk.gov.tr/Dosyalar/90f854d579a948e4b98e8bc63960468a.pdf
2. http://www.tkhk.gov.tr/Dosyalar/6cff0947743a4b448b3ba0edaec921ad.pdf
3. http://www.radikal.com.tr/saglik/yunanistandan_5_bin_doktor_geliyor-1204274