"Sağlıkta Dönüşüm Programı" sürüyor. Dönüşümü gerçekleştirmek için, "gerekli kaynağı bulmak", "organizasyonu oluşturmak", "hizmeti sunmak" yerine daha net bir uygulama kurumları hizmet veremez hale getirmek ya da tümden kapatmak. Son örneklerini "Lepra hastanesi" ve otuz yıldan fazladır gönüllü bir şekilde kas hastalarına hizmet veren Kas Hastalıkları Derneği Hizmet Merkezi'nde yaşıyoruz. Lepra Hastanesi hemen yakınındaki bir devlet hastanesine bağlı klinik haline getirilmeye çalışılırken, Kas Hastalıkları Derneği Hizmet Merkezi, kendi kaynaklarıyla inşa ettiği ve hizmet verdiği binasından belediye tarafından "tahliye" ediliyor.
* * *
2010'a birkaç gün kala İngiliz Tabipler Birliği'nin yılbaşı kartı geldi. Kartta "Ulusla Sağlık Hizmeti" yazan bir duvarda, bu sözcükleri oluşturan harflerden dördü bazı adamlarca sökülüyor ve bir finans kurumuna götürülüyor. Bu harfler "C-A-S-H" harfleri bir araya gelip sıraya girdiğinde "nakit" sözcüğünü oluşturuyorlar. Bunun anlamı "para"lanmak... Evet sağlık her yerde hem "para"lanıyor, hem de "para"lanmayan bölümleri "paralanıyor". Sağlıkta Dönüşümün gerçek anlamı bu.
* * *
İnsan Sağlığı ve Eğitimi Vakfı (İNSEV) Mart 2008'de "Sağlık Politikası Reformu-Yanlış yolda mı gidiyoruz" başlıklı çok güzel bir kitap yayınlamıştı. Bu ay içinde de aynı değerde başka bir kitap yayınladı, adı: "Sağlığın Sosyal Belirleyicileri". İlk kitapta reformların neden yanlış olduğunun sosyal temelleri ve belirleyicileri bu kitapta ortaya konuluyor. Öncekini okumayan, bun nedenle "dönüşüm"ü sürdürenlerin eğer bunu okurlarsa, "dönüşüm"den ve sağlık hizmetinin yalnız parası olana sunulmasıdan vazgeçerlerdi.
Sağlık büyük bir hızla ticarileştiriliyor. Kâr etmeyen sağlık kuruluşlarının kapatılması, sağlık için kişisel harcamaların çoğalması, hastalık tanı ve tedavisinin pahalanması ve özel bir ürün olan ilaçların market raflarında sunularak "ticari bir mal/meta"ya dönüştürülmesi, tüm bunların "sağlıkta tasarruf dönemi" diye medya eliyle kamuya sunulması bu süreci bize anlatan en açık kanıtlar.
* * *
Sevgili Dr. Mahmut Ortakaya'nın "sağlık ve özgürlükten tasarruf edilemez, özgürlükten tasarruf esaret, sağlıktan tasarruf ölüm demektir" sözünü "dönüşüm"ün uygulayıcıları ne yazık ki dikkate almıyorlar. "Sağlıkta Dönüşüm" açık ki "yokluk ve ölüm" anlamına geliyor.
Sevgili Coskun Özdemir hocanın, Lepra Hastanesi'nde bizlerin gerçekleştirdiğine benzer ve eş zamanlı sürdürdüğü bir çabayla var ettiği Kas Hastalıkları Derneği'nin tahliye kararına itiraz ederken yaptığı basın açıklamasında da, hastanenin kapatılmasına yönelik yapılan basın açıklamasında da aynı gerçek ortaya konuluyor: Bu uygulamalar sağlık hizmet gereksinimi olan hasta ve yakınlarının en doğal haklarının ellerinden gaspıdır. Onların ellerinden alınan, çok yakında hepimizin elimizden alınacak olanla aynıdır.
* * *
İşte bu noktada şu yaşanmış örneği bir kez daha anlatmanın ve anlamanın yeri ve zamanıdır:
Alman teolog Martin Niemoller gençliğinde Yahudi karşıtı ve Hitler hayranı bir kişidir. Fakat Naziler Almanya'da gücü ele geçirdikçe Hitler'in sadece Yahudilerin değil farklı görüşte olan herkesin kökünü kazıdığını anlar. Niemoller karşı duruşunu ifade ettiği için 1937-45 arası Nazi kamplarında tutuklu kalmış. Kampta tutukluyken yazdığı, sıkça yinelenen şu sözler pek çok kişiye rehber olmuştur:
"İlk önce Yahudiler için geldiler; sustum çünkü ben bir Yahudi değildim. Sonra komünistler için geldiler,; sustum çünkü ben komünist değildim. Sonra sendikacılar için geldiler; ben yine sustum çünkü ben sendikacı değildim. Nihayet beni almaya geldiler.Ve artık beni kurtarmak için konuşacak kimse kalmamıştı."
Şimdi sıranın doğrudan bize gelmesini beklemeden, "sağlıkta dönüşüm"e itiraz etme ve sağlık hakkını savunma zamanı. Bu konuda en önemli görevlerden birisi de kuşkusuz "medya"ya düşüyor.
Herkese sağlıklı yıllar!(MS/EÜ)