Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) 13 Şubat 2009’da başlattığı Sabah-ATV grevi, bu greve karşı bugüne kadar adeta “üç maymun” gibi davranan başta iktidar partisi AKP ve ana muhalefet partisi CHP olmak üzere pek çok kurumun medyada çalışma ilişkilerine bakışıyla ilgili turnusol kağıdı işlevi görüyor.
TMSF’nin Sabah-ATV’ye el koyduğu dönemde (üç üyesi bu nedenle işten atılmasına karşın) 793 çalışandan 400’ünü üye kaydederek toplu sözleşme sürecini başlatan TGS, yeni işveren Turku(v)az Medya Grubu’nun toplu görüşme masasını terk etmesi üzerine grev kararı almıştı. İstanbul’un orta yerinde, Türkiye’nin en büyük 2. medya grubu Sabah-ATV’nin Balmumcu’daki plazası önünde “grev gözcüsü” 10 gazeteci, geride bıraktıkları 40 günde bazı çevrelere “üç maymun” rolü oynatırken bazılarının da gözünü açıyor!
ATV kamerası neden karardı?
10 gazetecinin grevinin gözünü açtığı kişiler arasında İstanbul’daki iletişim fakültesi öğrencileri de var. Sabah-ATV’nin Balmumcu’daki plazasına yakın oturan ve İletişim Fakültesi’nin RTV bölümünde okuyan bir öğrencimizin dikkatini çekmiş. Sabah-ATV çalışanlarının greve çıkmasıyla birlikte Balmumcu’daki ATV ana haber stüdyosunun penceresinin önündeki caddenin görüntülerinin yayını da kesilmiş.
Belediye otobüsü içinde, kafasında “ATV kamerası neden karardı?” sorusuyla Sabah-ATV plazasının önünden geçen öğrencimiz, ATV ana haber stüdyosu önündeki “Bu İşyerinden Grev Vardır” pankartını görünce, kısmen sorunun yanıtını bulmuş. İzlediği ekranda ve okuduğu gazetede göremese de kendi çabasıyla ATV kamerasının kararma nedeni çözen öğrencimiz TGS pankartındaki “Türkiye Gazeteciler Sendikası” imzasını okuyamadığı için Sabah-ATV’nin önünde kimin grev yaptığın(ı) anlayamamış.
Sabah-ATV greviyle ilgili bir belgesel projesine katkı amacıyla grevin 30. gününde yapılan basın açıklamasında çektiğim dijital video görüntülerini DVD’ye kopyama işinde bana yardımcı olan bu öğrencim, ekranda Sabah-ATV logolarını görünce sordu: “Hocam, Sabah-ATV’nin önünde kim grev yapıyor?” Grevcilerin Sabah-ATV ile Aktüel ve Sinema Dergisi çalışanları olduğunu duyan öğrencim bu kez “Neden?” dedi. 5N+1 K formülünü kullanan öğrencimle yaşadığım bu diyaloglar uzayınca sohbetimiz bir çeşit medyada çalışma ilişkileri dersine dönüştü.Bir yıl sonra diploma alarak medya sektöründe çalışmayı planlayan öğrencimiz, Sabah-ATV’daki gazetecilerin Türk-İş’e bağlı TGS’de örgütlenen 400 gazetecinin yüzde doksanının “Hangi yanımızdan vazgeçelim?” diye soran Turkaz Medya Grubu tarafından işten atılma tehdidi ile TGS’den istifa ettirildiğini, kalan yüzde ondan da greve katılmayacağına dair yazılı belge topladığını, buna rağmen grev pankartı açan 10 gazetecinin iş akitlerinin tek taraflı feshedildiğini duyunca morali bozuldu. Daha doğrusu, habercilik derslerinde pek üstünde durulmadığı için medya işverenlerinin, “hak” diyen gazetecilere uyguladığı orantısız gücü ve ana haber stüdyosunun penceresi önündeki kendi çalışanlarının grevini sansürleyen bir sektör içinde hayal ettiği kariyer planları altüst oldu.
Sabah-ATV grevi TBMM’de
TV yöneticiliği hayali kuran öğrencimiz, bir rastlantı sonucu, Sabah-ATV çalışanı gazetecilerin gerçeğini öğrendi; bundan sonraki kariyeri için ne yapacağı kendi bileceği iş. Ama sendikal hakkını kullanmak isteyen Sabah-ATV’de çalışan gazetecilere karşı Turkuvaz Medya Grubu’nun hukuk dışı tutumu tüm toplumu ilgilendiriyor.
Turkuvaz, daha doğrusu Çalık grubuyla ters düşüp yerel seçim öncesi ekrana çıkma şansını riske atmak istemeyen TBMM’deki diğer partilerin görmezden geldiği TGS’nin Sabah-ATV grevi, 40. gününde, DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel tarafından Meclis’in gündemine taşındı.
Soru önergesinde Sabah-ATV’nin sahibi Turkuvaz Medya Grubu işvereninin İLO sözleşmesi, T.C. Anayasası ve iş yasalarıyla güvence altına alınan “sendika üyeliği”, “toplu sözleşme” ve “grev” hakkını ihlal ettiğini hatırlatan Sabahat Tuncel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e “Grev yapılan Turkuvaz işletmesindeki kanun dışı uygulamalarla ilgili olarak herhangi bir inceleme başlatıldı mı?” diye sordu.
Sabahat Tuncel’in soru önergesi Sabah-ATV greviyle ilgili Turkuvaz işvereninin hukuk dışı uygulamalarını TBMM gündemine taşıdıysa da bu soru önergesi Türkiye’de medya sektöründeki çalışanların yaşadığı sorunlarının çok azını kapsamaktadır. Daha doğrusu, Sabah-ATV’de yaşananlar “buzdağı”nın görünen yüzünün çok küçük bir parçasıdır.
TBMM’de komisyon kurulmalı
Bu nedenle, “buzdağı”nın tümünü ele almak üzere TBMM’de bir Medyada Çalışma İlişkileri Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Bu amaçla, Doğan Medya Grubu’na her fırsatta “sendikayı kovdunuz” eleştirisi yapan Başbakan’ın AKP’si olmak üzere TBMM’de Grubu bulunan tüm partiler Medyada Çalışma İlişkileri Araştırma Komisyonu kurulması için adım atmalıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 27 nolu gazetecilik işkolunda 15.762 kişinin çalıştığını ve 4.550’sinin TGS üyesi olduğunu söylemektedir. Bunlar içinde Anayasa ve İLO sözleşmesi ile güvence altına alınan “toplu sözleşme” hakkını kullanabilenler, tüm Türkiye’de sayıları 1000’den az olan Anadolu Ajansı ve ANKA ajansı çalışanlarıdır. Gayrı resmi bir tahmine göre de medya sektöründe çalışanların toplam sayısı ise sigortalı çalışan sayısının iki katından fazla ve 40 bine yakındır.
Bu veriler göz önüne alınarak TBMM’de kurulacak komisyon en başta şu sorulara yanıt aramalıdır:
(1) Türkiye’de medya sektöründe kaç kişi çalışıyor ve bu çalışanlar ne iş yapıyor?
(2) Bu çalışanların ne kadarı sigortalı ne kadarı kayıt dışıdır?
(3) Kayıt dışı çalıştırılanlar neden sigortalanmıyor?
(4) Sigortasız ve sosyal güvencesiz çalıştırma gazetecilein mesleki performanslarında ne gibi sorunlar ortaya çıkarıyor?
(5) Türkiye’de yılda kaç gazeteci sendika üyesi olduğu için işten çıkartılıyor?
(6) Bugüne kadar işe iade davasını kazanan kaç gazeteci medya işverenlerinin “kara listesi”ne girdikleri için gazetecilik mesleğini terk etti?
TGS’nin arşivindeki somut şikayet örnekleri ile bu sorular çoğaltılabilir. Sabah-ATV grevinde yaşanan hukuk dışılıklar TBMM’de bu ve benzeri sorularla birlikte bir araştırma komisyonu tarafından ele alınması halinde Türkiye’de medyada çalışma ilişkilerini gerçekçi şekilde ele alma ve doğru bir çerçeve içinde tartışma olanağı bulabiliriz. (HÜ/EÜ)
* Hasan Üstün, İstanbul Üniversitesi, araştırma görevlisi.