Gazetelerin kısa haber bölümünde yer alan etkinliği ve içeriğinde ne olduğunu bilmediğimiz olayın ne anlama geldiğini Karahasanoğlu, bir kadın duyarlığı ile okuyucularına aktardı.
Duygu Karahasanoğlu'nun "Bir Başka Eser Maçka Rüzgarı" adlı folklorik köşe yazısı şöyle:
"Bir başka olur Maçka Rüzgârı"
Geleneğiyle, kültürüyle bir başka güzelliktedir Maçka. Sosyal aktivitelerde adeta şaha kalkar Maçka. İşinin hakkını fazlasıyla vermesinin yanında etkinlikler için coşar, coşturur Maçka.
Maçka Kaymakamlığı, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün düzenlediği, yıl sonu etkinliği görülmeye değer nitelikteydi.
Halk Eğitim öğrencileri göz nuru, el emeği ürünlerini teşhir etmeden önce, davet ettikleri konuklara muhteşem bir program hazırladılar.
Makça şiveli kız isteme ve kına gecesi
Saygı duruşu, İstiklal Marşı derken, Maçka ilçesinin örf ve adetlerini yansıtan kısa skeçler ardından da, kız isteme ve kına gecesini konu alan bir piyese sıra geldi. Geleneğin özü bozulmadan Maçka şivesiyle sahnelenen oyun izleyicilere hoş dakikalar yaşatıp, bazen de, göz pınarlarının dolmasına neden oldu.
İlçede hemen hemen herkes tarafından bilinenler sahnede, bir başka güzellikte ve anlamda izleyicilere doğrudan yansıtıldı.
Maçka'da ev içi tartışmalarının anlamı
Ev reisi, içtiği sigaranın külünü, hiç düşünmeden evin içerisinde öteye-beriye döker. Hanımı ise bu duruma kızar ve süpürmekten bıktığını söyleyerek, kocasıyla tartışır. Aslında bu karı-kocanın evde iş yapmayan kızlarına oynadıkları küçük bir oyundan ibarettir. Eşlerin birbirleriyle "sen süpür, sen süpür" sesleri üzerine odaya giren kız, süpürgeyi eline alarak "üzülmeyin; bir gün sen, bir gün de sen süpürürsün" der. Bu öğüt verici skeci çocukluğumda sık, sık dinlemiştim. Beni yılların öncesine getirmeyi başaran oyuncuları bir kez daha gönülden kutlarım.
Pazar yerinde mendil düşürülünce...
Piyesin konusu yukarda yazdığım gibi kız isteme ve kına gecesi. İki gencin arasındaki sevgi kızın pazar yerinde yere attığı mendille daha da belirginleşir. Bundan sonraki gelişmeler aşama aşama süre gelir. Oğlan, kızı istemeleri için annesine konuyu açar. Fakat kadın biraz çekimser kalınca, oğlan da; başını alıp gideceğini söyleyerek annesini uyarır eder. Oğlunun durumuna üzülen kadın, söz verip konuyu babasına açacağını söyler. Konuyu eşine açan kadına, öfkeyle bağıran adam, oğlunu evlendirecek parasının olmadığını ve nereye giderse gitsin, diyerek yemek yemeden yatar. Fakat bir türlü gözüne uyku girmez, tekrar karısının yanına gelerek kızı isteyebileceklerini söyler.
Diğer yandan kızın anne ve ağabeyisi de, aynı konu üzerinde fikir teatisinde bulunarak, hayırlı ise olmasını dilerler.
Nihayet...
Kız istemeye giden erkek tarafı geleneklere bağlı kalarak, "Allah'ın emri, peygamberin kavliyle" kızı isterler. Kızın babası ölmüş olduğundan, her türlü sorumluluğu üzerine alan ağabeyi, hayırlısıysa olur, deyip, söz keser.
Burada önemli olan, iki gencin kavuşması ve ruhta bütünleşerek, ömürlerinin sonuna değin birbirlerine sadık kalmalarıdır. Her şey bir anda başlayıp, bir anda bitmemelidir. Son yıllarda insanlarda görülen güvensizlik, yaşamın her karesine yansırken, bazı kişilerde olumsuz etkiler bırakabilmektedir.
Düğünler, eğlenceler gerçekten güzel. Fakat asıl güzel, kalıcı olanlarıdır.
Söz kesildikten sonra...
Söz kesildikten sonra gözleri yaşaran anne, biraz üzgün biraz sevinçli bir edayla "kızım ağa kızıdır. Onun için altınlar, şanına uygun olmalıdır. Beş tane teklik, bir tane beşi birlik, saati, küpesi hepsi olacak, birde kızıma iyisinden atkı alacaksınız" diyerek özel elbisenin de, alınacağını söyler. Her şartı boyunlarını bükerek kabul eden erkek tarafı, kızın nüfus cüzdanını ister. Onun da geleneklere göre bir bedeli olduğunu vurgulayan ağabey vermez. Titrek fakat tok sesiyle bedelin ne kadar olduğunu soran baba, karşılığını ödeyerek nüfus cüzdanını alır. Düğün gününün kararlaştırılmasına gelince; oğlanın babası düğün yapamayacağını ve gelini kına gecesinden sonra alacağını açık bir dille ifade eder.
Ve kına gecesi...
Kız evinde tatlı bir telaş yaşanırken gelinin kınası sazlı sözlü olarak yoğrulur. Bu arada konuklar da, birer ikişer bu mutlu güne şahitlik etmek için gelir. Çok geçmeden oğlanın annesi, kemençeciyle birlikte odaya dahil olur. Ortaya oturtulan gelinin kınasını yakmak için elinin açılmadığını söyleyen yenge kaynanayı yanına çağırır. Kesesinden altınları çıkaran kaynana, gelinin koluna bilezikleri takar ve avucuna altın sıkıştırır. Bu arada boynuna beş teklik yerine on teklik takar. Kemençe çalınır, horon tepilir, şarkılar, türküler birbirini izler. Dışardan gelen silah sesleri de, onlara eşlik eder. Kızın annesinin yüreği parça, parça olurken, oğlanın annesine takılmayı da ihmal etmez. Takılmayı haklı bulan kaynana kız aldığını söyleyerek mutluluğunu dile getirir.
Her türlü ayrıntı düşünülerek, hazırlanan piyes, salonu dolduran izleyiciler tarafından büyük ilgi topladı. Bir kültürü yozlaştırmadan sahneye koymak, bugünler de biraz cesaret ve beceri ister. Her şey olduğu gibi yansıtılırsa, o yörenin kültürünü geleneğini bilmeyenlere ışık tutar ve onlar da doğruyu yaşanan güzelliklerle öğrenmiş olur.
Silah sesleri artınca...
Silah seslerinin artması gelin alıcılarının gelmesi, baba ocağını bırakıp, koca ocağına gitme zamanının geldiği demek. Gelinin kapıdan çıkmadan önce kapı hakkını isteyen ağabey gelinin koluna girer. Ona da, evet diyen kaynata istenen ücreti ödedikten sonra gelinle birlikte evden çıkar.
Ve hüzün...
Korna, silah sesleri duyulurken, eve büyük bir yas hakim olur. Anne, kızına ağıt yakarak üzüntüsünü dile getirir. Yaktığı ağıt salonu da, hüzne boğar. Bu arada oğlanın annesi gelerek ne için ağladığını sorarak teselli etmeye çalışır...
Derler ya; "Kara haber tez ulaşır." İşte, o an öyle bir haber gelir ki, damadın askerde olan küçük kardeşi vatan için şehit olmuştur.
Ağlayan ağlayana...
Önce acı bir çığlık salonu doldururken, Maçka Belediye Başkanı Ömer Yıldız da gözyaşlarına engel olamaz...
İşte bir düğün ve gelenekler...
İşte bir düğün bir gelenek... Her ikisi de, Maçka'nın sahip olduğu manevi değerleridir. Her şeyde olduğu gibi, bu değerler de unutulmaya yüz tutmuştur. Gelişen teknolojiyle birlikte temiz aşklar ve hissedilen duygular belirli kalıplar üzerine oturtulmuştur. Şehvetin, şöhretin peşinden koşanlar, gerçek kültürünü unutup, ahlaksızlığı ön planda tutanlardır.
Bugün bir milleti taklit etmek, onun işe yaramaz düşüncelerini kendi milletine empoze etmek, o ülkenin çağdaş medeniyet seviyesinde olduğu anlamına gelmez. Bu konuda yazarlara, aydınlara, çok iş düşmektedir. Bir oyun yazarı kaleme aldığı eseri yaşadığı ülkenin manevi değerlerini ön planda tutmak zorundadır. Başka milletlerin yaşam biçimlerini kendi milletine dikte edemez. Ülkenin sorunlarını olduğu gibi kalem alıp, halkı bilinçlendirerek kişisel hakların neler olduğunu aktarabilmesi önem taşır.
Sırada defile var...
Defileye sıra gelmesine gelmişti. Fakat piyesteki başarıyı defilede ne yazık ki göremedik. Gönül isterdi ki... Renk cümbüşlü yöresel giysiler yaz rüzgarının ılıklığında konukların yüzüne vursun. Tabii onların da en iyi şekilde hazırlandıklarına eminim. Göz nuru döküp, el emeğiyle hazırlamış oldukları giysilerin her biri birbirinden güzel dikilmişti. En çok dikkatleri üzerine çeken iki küçük kızın keşandan hazırlanan giysilerin davetlilere tanıtılmasıydı.
Ah şu protokol merakı...
Organizasyondan kaynaklanan bir eksikliği yazmadan edemeyeceğim. Çünkü bundan sonraki hazırlıklarını ona göre yaparlar. İkram edilen yiyeceklerin öylesine basit ve karışık olması beni gerçekten üzdü. Sanırım mükemmelliği arıyorum. Konuklara da ikram edilmeliydi. Sadece protokole ikram edilmesi bana göre Maçkalılara biraz saygısızlık olmuştur.
"Bir kültür merkezi şart"
Şunu da gördüm ki, Maçka'ya acilen bir kültür merkezi şart. Belediye başkanımızın, -birçok başarılara imza atmasının yanında- her nedense kültüre pek de değer vermediği kanısına varıyorum. Maçkalılar gerçekten de büyük, modern bir kültür merkezini hak ediyor. Şehir Tiyatroları turne yapmak için Maçka'ya gelmek istemiyorlar. Neden olarak da, kültür merkezinin olmadığını öne sürmektedirler.
Her şeye rağmen böyle bir etkinliğin hazırlanmasında gayretlerini esirgemeyen, Maçka Halk Eğitim Merkezi Müdürü'nü bir kez daha kutlar, bundan sonraki, çalışmalarında başarılar dilerim.
Maçka ağızlı mani örneği:
Dağların başındayım
On iği yaşındayım
On iği yaşdan beri
Sevda talaşındayım
Kemencem iki telden
Zilden çalayı zilden
San sarıl boğazımdan
Ben sarılayım belden
Şemsiyemun altına
Gal daldama
Ben burali deyilim
Beni sagın aldama
Koyunların meleyi
Veralum kuzisini
Kel payedip alalum
Elının sizisini (DK/YÖ)