Haklı olarak olayı lanetliyor ve sonra da kendince bu bombaların muhtemel "mesajlarını" yorumluyor. Bu kısa değerlendirme yazısında, benim dikkat çekmek istediğim Ekşi'nin makalesindeki son paragraf. Aynen şöyle:
"Dördüncüsü... Türkiye hukuk devletidir denir ama yakalarlarsa burada adamı fena yaparlar... Bizden söylemesi."
Oktay Ekşi ne demek istiyor?
Makalesinde bombaların muhtemel mesajlarını yazacağını belirtmesine rağmen, ikinciden sonra herhalde başka mesaj bulamamış olacak ki, bombaların mesajları yerine Ekşi'nin bombacılara mesajlarını okuyoruz.
Ekşi'nin bombacılara son mesajı da aynen yukarıdaki gibi.
Ekşi'ye başka bir zaman, daha sakin olduğu bir zamanda sorsak, kendisinin "tabii ki demokrasiden, insan haklarından, hukuk devletinden yana" ve de hatta "sosyal demokrat" olduğunu söyleyecektir.
Yine başka bir zaman sorsak, Ekşi, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, kimi insan hakları örgütlerinin öteden beri iddia ettiği gibi sistematik işkence uygulamadığını falan da söyleyecektir.
Nitekim bu yönde onlarca yazı yazmıştır. Bu başka zamanlarda sorduğumuz sorulara vereceği cevaplarla yukarıda alıntısını yaptığım cümle arasında açık bir çelişki var. Çünkü Ekşi açıkça şunu diyor:
1. "Türkiye hukuk devletidir denir ama ..." siz buna pek kulak asmayın, bu aslında sadece bir laftır, bir gerçekliğe tekabül etmez; çünkü
2. "... yakalarlarsa burada adamı fena yaparlar."
Sayın Ekşi'yi lafı dolandırmadan ve kelimelerini ekonomik kullanmadan açıklama yapmaya çağırıyorum.
"Adamı" nasıl fena yaparlar burada? Biraz ayrıntıya girse, bizi aydınlatsa ne iyi olur. Mesela öteden beri vatan hainliğine varacak derecede suçladığı insan hakları örgütlerinin "iddia ettiği" gibi mi fena yaparlar?
Ya da kendi gazetesinde ve haliyle köşesinde hiçbir zaman yer verilmese bile başka yayın organlarında "fena yapılan insanlar" nasıl fena yapıldıklarını anlatıyorlar ara sıra örneğin; öyle mi fena yaparlar burada?
Belli ki "fena yaptıklarını" biliyormuş Ekşi. Keşke bunu en başından ifşa etseydi de hem biz hem de kendisi daha az yorulsaydık.
Türkiye'de öteden beri bir sürü insan "burada adamı fena (hem de çok fena) yapıyorlar" diyordu ve Ekşi dahil bir sürü devlet gözlüğü takmaktan muzdarip zat-ı muhterem bunu kabul etmiyordu. Şimdi bu "fena yapma" konusunda anlaşmış olmak başlı başına sevindirici.
Ancak korkarım anlaşma noktamız buraya kadar. Çünkü bombacılara verdiği mesajdan anladığımız kadarıyla Ekşi bu "fena yapma" durumunun o kadar da fena bir şey olduğunu düşünmüyor. "Yakalarsak fena yaparız, yapacağız" demeye getiriyor.
Kimsenin hukuk devleti kuralları içinde bombacılar dahil bütün suçluların yakalanıp, yargılanıp, cezalandırmasına diyeceği bir şey olamaz. Ama Ekşi'nin derdi bununla sınırlı değil belli ki. O, hukuk-dışı "fena yapmadan" bahsediyor.
Türkiye'de insanların bir resmi yüzleri, bir de özel/hakiki yüzleri olduğu öteden beri söylenir. Resmi yüz genellikle bir kabuktur, hakikati saklar.
Hakiki yüz, kapalı kapılar ardında ortadadır. Kriz/heyecan durumlarında kapalı kapılara gerek duymadan ortaya çıktığı da olur. Ekşi'nin "terörü lanetleyelim" heyecanı altında sürçen dili de hakiki yüzünü göstermiştir.
Sayın Ekşi'nin, Türkiye'nin gerçekten bir hukuk devleti olmadığını ve burada yakalarlarsa insanı fena yaptıklarını öteden beri bildiğini ama resmi yüzünün dayattığı "devlete zeval gelmesin" kaygısıyla bu bilgiyi sakladığını biliyorduk.
Şimdi kendisi de bunu açıkça teyit etmiş oldu. Ama hala bu teyidin altını doldurmak lazım. O zaman soralım:
Evet sayın Ekşi, burada insanı nasıl fena yaparlar? Kimler yapar? Fena yapılmayı hak edenler var mıdır? Anlatın lütfen merakla bekliyoruz. (MP/NM)