Yarın öğrenciler karne alacak ama... İşçileri riskli ortamlarda çalışmaya mahkum eden, farklı mesai saati uygulaması dahi yürütülemeyen, bir hayli yüksek işsiz nüfus çoğalıp açlık sınırının altında yaşayan insan sayısı artarken seyirci kalan, sağlık hizmet alanının emekçilerini duymayan, 65 yaş üstüne ve gençlere yasaklardan başka bir nefes alma ortamı-saatleri bile düzenleyemeyen bir yönetme hali, eğitim öğretim hayatında da benzer şekilde gerçeklerden ve pedogojik anlayıştan bihaber işler dayattı.
Birçok yönüyle zaten problemli olan eğitim öğretim müfredatları içeriğinde hiçbir değişiklik düzenleme yapılmadan, sınıf içerisinde yüz yüze iletişim ortamında uygulanmak üzere hazırlanmış içeriği ile uygulatılmaya çalışılıyor.
Her dersin konularında çevrimiçi ortamın yapay koşulları ve her yaş grubunun algı, dikkat fiziksel oluş gibi öğrenme becerileri dikkate alınarak bir düzenleme de tercih edilebilirdi. Ayrıca böyle bir programı kısa sürede ortaya koyabilecek eğitimcilerimiz da mevcut.
Çocuklar düşünülmedi
Duygusal ve zihinsel gelişimleri için devinimsel hareketin önemli olduğu çocuklar ve gençlerin parklarda bulunması en başından beri yapılabilecek bir düzenleme iken, yapılmadığı gibi çevrim içi platformlarda kültür ve sanatsal faaliyetlerin örneğin resim sergilerinin, tiyatroların, küçük oyunların yer verilebileceği bir program ise hiç düşünülmedi bile.
Bunlar elbette okulların bilgi yükleme değil sosyalleşme mekanları olduğu, bilginin ancak böyle bir etkileşimle insan zihninde anlamlanabileceğini gören bir yaklaşımın üreteceği çalışmalar olabilirdi.
Neye katılım?
Yani pandemiyle uzaktan eğitime geçen sistemde, bedensel ve ruhsal yalıtımın sebep olacağı sorunları en aza indirecek bir yaklaşım olmadı kısaca. Yaz- boz tahtasına dönmüş, durumu kurtarma kararlarıyla bugüne getirilen eğitim öğretim hayatımızda şimdi de baştan beri sorunlu işleyişin parçası olması dayatılan öğretmenleri, öğrencileri ve velileri çıkmazda bırakan bir kararla öğretmenlerden öğrencilere katılım puanı vermesi isteniyor.
Öncelikle sınıf ortamı etkileşimi ile dönüt almayı sınayamamış öğretmenden vermesi istenen puan neyin puanıdır? Bilgisayarının internet hizmeti satın alıp alamadığının puanı mı?
Milli Eğitim Bakanlığı bu konudaki sorunlar dizgesine de iki gün önceki puanlamaların nasıl yapılacağını açıkladığı yazısında “Öğrencilerin pedagojik açıdan yüksek yararı gözetilerek” yapılmasını isteyerek çözmüş oldu.
Katılım puanı verilmeyecek olan ortaöğretimde ise Kasım-Aralık aylarında, açıklanmış takvime uyarak ara dönem tatili öncesi birçok okulda ilk yazılı sınavlar yüz yüze yapılmıştı.
Uzatılan ara tatil sonrası pandemi ortamı yüz yüze sınav için riskli bulunarak ilk defa yapılacak veya derslerin bazıları yapılmış diğerleri yarım kalmış hali ile sınavlar iptal edilmişti. Öngörüsüzlüğün getirdiği bir karmaşa durum.
Bu sistem sürdürülemez
İlkokul 4. sınıflar ile ortaokullar için verilen; yapılan sınavların puan değerlendirmesine katılmaması ancak veli tersi yönde okula başvurursa değerlendirmeye katılacağı talimatı da başından beri yapılanların iflasının beyanı.
Puanlamaya dair bu gelişi güzel uygulamalar öncelikli ele alınması gereken sorunun ölçme ve değerlendirmenin eğitim öğretimdeki rolü ile ilgili olduğunu gösteriyor.
Eğitim-öğretim sürecinin geliştirici bir parçası olursa işlevsel olacak sınavlar, neo-liberal politikalara eklemlenmiş genel sınavlara uyumlu hale getirilip, rekabet ve eleme mantığıyla hiyerarşi alanlarını pekiştiriyor. Pandemi sürecinin ortaya çıkardığı şey, bu eğitim anlayışının artık sürdürülemez oluşu.
Eğitim öğretim zincirine değen tüm ağları düşündüğümüzde sorunların birçok ortak nokta barındırdığını görüyoruz ve başka türlü bir yaşam isteğimizin iradesini bu ilişkiselliklerle almak artık kaçınılmaz bir sorumluluktur.
(NÖ)