Bundan 40 yıl önce İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği seçimleri için geldiği Beyazıt'ta arkadan açılan ateşle öldürüldüğünde 21 yaşında olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Taylan Özgür'ü öldüren polis memuru bilinmesine rağmen bugüne kadar yargılanamadı. Hale Özgür Kıyıcı halen kardeşi Taylan'ın katilinin bulunup yargılanması için mücadelesini sürdürüyor. Özgür'ün ölümü yıldönümü dolayısıyla bianet okurlarından Dilan Günay'ın kaleme aldığı yazısyı yayınlıyoruz.
O gün onikinci yaş günümdü.. 23 Eylül 1969 Salı... Şehir karışıktı o dönemde. Silahlar patlıyordu gökyüzünde. Gencecik ağabeyler, ablalar polisten kaçıyorlardı dar sokaklardan...
Polisler onlara 'Kaçmayın anarşistler,vatan hainleri, elbet elimize düşeceksiniz 'diye bağırıyorlardı.
Ne demekti "anarşist",vatan hainleri"? Bilmiyordum. Anneanneme sorduğumda da "daha çocuksun sen karışma" deyip kurtuluyordu..
O gün anneannem erken çağırdı beni içeriye oyunumdan. Pasta alamamıştık; annemler Almanya'dan para yollayamamışlardı.
Biz de her zamanki gibi mercimekli çorbamızdan içiyorduk. Anneannem sobayı da yakmamıştı.
Neden diye sorduğumda, idareli kullanmamız gerektiğini söylüyordu. Ben de artık büyüyordum onun neden öyle dediğini anlıyordum.
Ama gene de iki odun attı sobaya ben üşüyüp hastalanmayayım diye.
Yemek yedikten sonra radyonun başına geçip haberleri dinlemeye başlamıştım. Radyo, o gün bir ağabeyin vurulduğunu söylüyordu.
Taylan Özgür adında bir ağabey... Tanımıyordum ama benim doğum günümde bir ağabeyin öldürülmesi moralimi bozmuştu.
Çocuk aklımla sebebini bile bilmeden onu vuranlara kızmıştım. Anneannem "anarşist oldu" diye vurulmuş dedi.
Ne demek, dedim; söylemedi, "devletine başkaldırmış" dedi, "isyan etmiş, kurallara uymamış" dedi..
Annesi, babası ne haldeydi kim bilir! Yok edildi o ağabeyin geleceği, silindi bir anda.
Belki bir amacı vardı hayatta, hayalleri, umutları bir inancı vardı o ağabeyin. Bir anda yok etmişlerdi bütün hayatını.
Bizi korur sandığım polis amcalar; o polis amcalara vur emrini veren "devlet babamız" vurmuştu.
O ağabeyin öldürülmesiyle "devlet baba"nın benim geleceğimi kahredişini seyretmişim. Benim okullarda öğrendiğim ülkenin huzuru ve refahı için vurulan o ağabeyler benim için mücadele etmişler o dönemde. Benim ve sevdikleri insanlar için..
Ve 40 yıl geçti. Hayatlar geçti; değişti. Ben de hayat kadar değiştim. Anneanneme o gün söyleyemediklerimi şimdi söylüyorum:
Ben artık büyüdüm anneanne, "anarşist" ne demek, "vatan haini" ne demek biliyorum. Taylan ağabeyin neden vurulmak istendiğini biliyorum. Anneanne bir oğlum oldu, adını Taylan Özgür koydum. Oğlum yaşıyor, vurduklarını sandıkları o devrimci ağabey de. Nice Taylan'lar doğuyor ve büyüyor..
Anneanne, ismi oğlumu adeta koşullandırdı, hayat mücadelesi onu içine çekti. Bir zamanlar uğruna vurulan gençlerin düşünceleri ve umuduyla yetişen bir devrimci oldu oğlum. Ama amacı olan bir genç oldu. Düşünmeyi ve yaşamayı biliyor en içten duygularla.
Oğlum o günkü mücadeleyi yaşamak ve yaşatmak istiyor. Bak torununun çocuğunu göremedin ama onun sulayıp yeşertecek bir umudu var, büyütüp kocaman bir çınar yapacağı bir umudu.
Oğlum Taylan ağabeyimi vuranlardan hesap soracağı bir günü bekliyor.
Taylan Özgür'ü saygıyla anıyorum. (DG/EZÖ)
* Taylan Özgür, ODTÜ Yurtları önünde katafalkta, 1969.
** Taylan Özgür, Emperyalizmi yıkacağız afişi, ODTÜ Serigrafi atölyesi, Ali Artun/Selim İlkin arşivinden.