Sabah
Şişhane metro istasyonundayım. Yerin altından yukarı sonsuzluk hissi veren o merdivenleri tırmanıyorum. İstiklal Caddesi’nde kısa bir yürüyüşten sonra bianet ofisine yaklaşıyorum ve her sabah olduğu gibi ofis Cihangir’de olduğu için mutlu oluyorum. Bu mutluluğum yolun yokuş çıkmam gerektiği kısmına gelince yavaşça azalıp dehşete dönüşüyor ve bianet ile ilgili tek pişmanlığım aklıma geliyor: Temmuz sıcağında staj yapmak.
Zaman zaman beni korkutan asansöre binip yukarı çıkıyorum, kapı zili olduğu söylenen ilginç mekanizmayı yavaşça çeviriyorum. Ali bana kapıyı açıyor ve o şeyi daha yavaş çevirmemi, çok gürültülü olduğunu söylerken ben de nasıl daha yavaş çevirebileceğimi düşünüyorum.
Sıcaktan gelen hararetimin geçmesi için çaresizce klima önünde beklerken geri kalan herkes gelmeye başlıyor. Beni desteklercesine gelen herkes sıcaktan şikâyet ediyor ve bu şikâyetler harareti biraz alıyor gerçekten.
bianet ekibi tek tek içeri girerken ben de güne motive oluyorum. Birçoğu uzun süredir takip ettiğim, haberlerini ve yazılarını ilgiyle okuduğum, işlerini hayranlık derecesinde sevdiğim kişiler. Tabii yaranmaya çalışıyorum gibi gözükmesin diye bunu hiçbirine söylemiyorum ama onlarla yan yana haber yazıyor olmak günümün en heyecan verici kısmını oluşturuyor.
Bilgisayarımı açıp sabah toplantısına hazırlanıyorum. Bu benim için önemli bir an, çünkü ilk günlerde bana “Sen ne yapacaksın bugün?” diye sorduklarında biraz hazırlıksız yakalanıyordum. Bana yapacak iş vermelerini bekliyordum ama burası öyle işlemiyor. bianet’te stajyerlere iş kakalamıyorlar, Türk kahvesi yaptırmıyorlar; haberlerimizi kendimiz seçmemizi, ilgimizi çeken konularla kendi yolumuzu çizmemizi bekliyorlar. Bu yüzden ben de bu toplantıya çok hazırlıklı gitmeye çalışıyor, kendi gündemimi çıkarıyorum. Hatta bazen de bazı konuları gündeme getirmeye çalışıyorum.
Öğle
Toplantıdan sonra konularımla ilgili Evrim ve Vecih ile konuşuyorum, önerilerini dinliyorum. Sağ olsunlar bana demeç alabileceğim, söyleşi yapabileceğim herkesin numarasını gönderiyorlar, haberi yazmam için bana yol gösteriyorlar. Ben de bu doğrultuda bir plan çıkarıp sonra da öğle arama çıkıyorum.
Öğle aramdan sonra haberi yazmaya başlıyorum. Haberi yazarken Tuğçe ve Ruken’e sürekli sorular soruyorum. Çok mu sordum acaba diye düşünsem de herkesin gerçekten yardımcı olmak istediğini biliyorum. Çünkü bianet’te herkes gerçekten de bir şeyler öğretmek istiyor. Nasıl röportaj yapılacağından araştırmacı gazeteciliğe, muhabirlikten farklı konularda nelere dikkat edileceğine her şeyi öğreniyorum burada.
Haberimi yazarken, konuşmak istediğim kişilere ulaşamamak, ulaşabildiklerime ise telefon konuşmalarında ‘Diyanet’ten aramadığımı açıklamak gibi klasikleşmiş bianet tecrübelerinden sonra yazımı tamamlayıp Vecih’e gönderiyorum.
Vecih yazımın editörlüğünü yaparken kenardan meraklı gözlerle izliyorum. Haberimi baştan aşağı güzelleştirip düzeltirken, “Eline sağlık çok güzel olmuş” demesine çok inansam mı bilemiyorum ama yine de mutlu oluyorum. Çünkü her seferinde önceki haberlere göre daha az düzeltmeler olduğunu fark ediyorum. Bu süreç çok önemli, çünkü aynı zamanda gazetecilikte büyümeye, gelişmeye başladığımı da Vecih’in dürüst yorumlarıyla hissediyorum.
Akşam
Sonuç olarak haberim yayımlanıyor, saat de artık altı oluyor ve ben de ofisten çıkıyorum. Haberimi kendi ismimle beraber bianet sayfasında görmek belki de bu stajın en tatlı hislerinden birini yaşatıyor. Sabırsızlanıp hemen ailem ve arkadaşlarımla da paylaşıyorum, “Toprak Yıldırım yazdı…”
Ancak bianet’te staj çalışma saatleri içerisinde sınırlı kalmıyor. Eve dönünce akşam haberlerinde, sosyal medyada, sokakta, arkadaşlarla muhabbette gördüğüm ve duyduğum her şeye karşı kendimi “Bunu nasıl haber yaparım?” veya “Yarın bu konuda bir haber yazmalıyım” derken buluyorum. Not defterimi çıkarıp fikirlerimi not alıyorum.
Stajyer olduğum bu bir ayda tabii ki de tam teşekküllü bir gazeteci olmuyorum belki ama kesinlikle bir gazeteci gibi düşünmeyi öğrendiğimi hissediyorum. Bir gazeteci gibi yazmaya, bir gazeteci gibi okumaya ve bir gazeteci gibi sorgulamaya başlıyorum bu tecrübeyle. bianet’in bana kattığı en önemli özellik olan bu “gazeteci gibi düşünme” yetisiyle de dünyaya bambaşka bir gözle bakmaya başlıyorum.
(TKY/VC)