Fotoğraf: Canva
"Ben sadece kilolarımdan ibaret değilim."
Bir danışanımla aramızda geçen bir konuşmayı kendisinin de izniyle sizlerle paylaşarak başlayayım:
“7 yıl Amerika’da yaşadım. Görev sürem dolup geri döndüğümde, uzun süredir görüşmediğim arkadaşlarım ve akrabalarımın bir bölümü nasıl olduğumu, bunca yıl neler yaptığımı, işimi, ailemi vs. bile sormadan önce, kilomla ilgili yorumlar yaptılar. Bazıları daha da ileri giderek, çirkin yakıştırmalarla zayıflamam gerektiği konusunda nasihatlerde bulundular. Bu beni hem çok şaşırttı hem de incitti.
“Üstelik samimiyetsiz ve nezaketsiz olduklarının farkında bile değillerdi. Asıl ilgilendikleri şey sağlığım değildi, estetik kaygılarla eleştiriyorlardı. Oysa ben sadece kilolarımdan ibaret değilim. Herkes gibi başka özelliklerim, yeteneklerim, beni ben yapan değerlerim ve onlar gibi duygularım var.
“Amerika’da bir kişi dahi çıkıp bana bu şekilde yaklaşmadı. Onlar bu tür konularda bize göre çok daha özenliler. Size ‘Ne zaman evleniyorsun, ne kadar kazanıyorsun, evini kaça aldın, çocuk ne zaman, yoksa olmuyor mu’ gibi özel sorular da sormazlar. Mutlu olup olmadığınızı, herhangi bir şeye ya da desteğe ihtiyaç duyup duymadığınızı sorarlar. Amerikalıları pek çok konuda eleştirebiliriz ama bu konuda haklarını teslim edelim.
Aynı çarkın içinde
“İşin komik tarafı şu ki, şimdi ben de aynı çarkın içindeyim. Artık arkadaş buluşmalarımızda yaşlanma karşıtı uygulamalar, estetik müdahaleler, diyet denemeleri, botoks ve kozmetik ürünler sohbetlerimizin olmazsa olmazı. Haber bültenlerinden görsel ve yazılı basına kadar, medyada, evde, işte, bu konu hep gündemimizde. Birimiz konuyu değiştirmeye çalışsak da, bir bakıyoruz, hop yine o sulara geri dönmüşüz. Hem sadece kadınlar da değil, erkekler de bu işin içinde.
“Ben de en sonunda herhangi bir sağlık sorunum olmamasına ve doktorum tarafından tıbben ‘obez değil, kilolu’ olarak değerlendirilmeme rağmen, kendimi yardım almak zorunda hissettim. Ben Amerika’da obez ve çirkin olduğumu bilmiyordum, çünkü hiç öyle hissettirilmemiştim. Size de bu yüzden geldim.”
Aslında danışanımın paylaştığı bu durum, hiç de az rastladığımız bir yaşantı değil. Üstelik sadece bizim ülkemiz ve kültürümüzle ilgili de değil. Derecesi değişse de, söz konusu önyargılar zengin-fakir, büyük-küçük, kadın-erkek, çoğunluk-azınlık, avantajlı-dezavantajlı ayırt etmeksizin tüm dünyada görülebiliyor. Öyle ki bizzat obezlerin kendisi, doktorlar ve çocuklar arasında bile.
Şişman ve obez
'Şişman biri’ olmak ille de “obez” ve “hasta olmak” anlamına gelmez
Bilimsel araştırmalar, fazla kilolulara karşı gelişen önyargıların iki nedeni üzerinde özellikle duruyorlar:
1) Fazla kilolu olmak saklanamayacak kadar görünür bir durum ve onları açık hedef haline getiriyor.
2) Tüm önyargılarda olduğu gibi, sağlam bir dayanağının bulunmamasına rağmen fazla kilolu olmak doğrudan “irade, özsaygı, özbakım ve hijyen noksanlığı” ile ilişkilendiriliyor.
Görüldüğü üzere, kişinin kontrolü dışında olan ve altta yatan fizyolojik, genetik ve metabolik bozukluklar yok sayılıyor.
Şimdi danışanımla paylaştığım bazı hususları sizlerle de paylaşmak isterim:
* 'Şişman biri’ olmak ille de “obez” ve “hasta olmak” anlamına gelmez. Her fazla kilolu obez, her obez de hasta değildir.
* Obezite kozmetik bir problem olmaktan öte, bir sağlık problemidir ve bazı durumlarda kişi için ciddi hayati riskler doğurabilir, ancak bulaşıcı değildir ve yalnızca bireyi ilgilendirir.
* Şişmanlık ‘çirkinlik’le eşdeğer değildir. Asıl ‘çirkin’ olan bu zehirli zihniyettir. TDK’ye göre “hoş olmayan, yakışık almayan davranış ve söz”e çirkin denir.
Yeni bir çeşit ırkçılık: Şişmanlık
* Çağımız şişmana düşman oldu, zayıflıksa bir başarı ölçütü ve ideolojik hedef haline geldi. Bu bir çeşit yeni ırkçılıktır. Bu dayatma, “sağlıklı yaşayalım” hedefinden uzaklaştı, “şişmanları aşağılayalım” kampanyasına dönüştü.
* Şişmanlık ‘toplumsal hakaret ve zehirli mizah’ mevzusu değil, ‘toplumsal izah ve hareket’ konusu edilmelidir.
*Eğer sizin de fazla kilolarınız veya yeme bozukluğunuz varsa, bu durum sağlığınızı veya mutluluğunuzu tehdit de ediyorsa, asla çaresiz değilsiniz. Mücadelenin yüzlerce yolu var, sadece size en uygun olanı bulmanız gerekir.
* Sağlıklı beslenme ve egzersiz de dahil, hayatınızda kalıcı davranış değişiklikleri yapabilmeniz için doktor ve diyetisyeninizin yanı sıra, buna neden olan psikolojik bileşenleri ortadan kaldırabilmek için psikolog ya da psikiyatristiniz ile de işbirliği yapmanız, işinizi büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.
Pandemi nedeniyle yalnızlaştığımız bu dönemde topyekün sağlık için birlikte iyileşmeye (esen, sağlıklı) ve ‘iyi’leşmeye (uğurlu, hayırlı, iyilik getiren), en çok da bedenimiz ve birbirimizle barışmaya ihtiyacımız var.
(NÖ)