* Görsel: Canva.
"Dünyanın ağırlığından kurtulmak için gövdemi olduğu yerde ya birileriyle konuşma halinde ya da sofrada bırakıyorum ve bir sürü dar dönemeçli sokaktan geçerek yolun biraz uzağında duran bir eve varıyorum."
Yazar Jeanette Winterson, zaman zaman yaşadığımız bir ruh halini bu cümlelerle özetliyor. Aslında Winterson bu ruh halini özetlemekle kalmıyor, bu kaçış evini kitabında somutlaştırıyor ve "Sözcükler Kenti" ismini verdiği bir kentte inşa ediyor.
Söz konusu kentte kullanılan fazla sözcükler, temizlenmesi gereken atıklar haline geliyor ve insanların yerli yersiz tükettiği sözcükler, kentin üstüne güneş ışınlarının düşmesine neden olan kalın bir bulut oluşturuyor.
Aşırı sözcükleri temizleyenler
Kent şimdi "aşırı sözcükten" temizlenmek zorunda ve bu işin ücretli çalışanları var: "Balonlara binen kadın ve erkekler kent merkezindeki meydandan uçuyor, ellerindeki yer bezleri ve tahta fırçaları ile işe koyularak güneşin altında takılı kalmış sözcüklerden oluşan kubbeyle cebelleşiyorlar. Sözcükler silinmeye karşı direniyorlar."
Winterson, hayali görünen ancak ayakları son derece yere basan bir evren kuruyor bize. Bu evreni kuantum fiziğiyle, masal ve mitolojik anlatılarla çerçeveliyor. En önemlisi ise cinsiyet mefhumunu olabildiğince eğip büküyor ve bunu meyveler üzerinden yapıyor. Kiraz, vişne, ananas, muz; romanın ana karakterlerinden. Vişne ise hem kalbi hem de genitali imliyor.
Meyvelerin ve çiçeklerin bile cinsiyetinin olması, Winterson'un asıl dertlerinden biri. Ancak bu binary (ikili) sistemi yine meyveler üzerinden yapıbozuma uğratmak da kendine görev edindiği işlerden biri.
Erkek ve dişi meyveler
Çünkü meyve ağaçlarının çiçek yapısında kusursuz olarak addedilen çiçekler, taç ve çanak yaprakları olmasa bile, erkek ve dişi organı olanlar; tek eşeyli veya cinsli olanlar ise "kusurlu" olarak tanımlanıyor. Yine ekşi veya acı bir tada sahip olan meyvelere "erkek" denirken, tatlı ve daha sulu olanlara "dişi" deniyor.
Herkesin ve her şeyin cinsiyetinin olduğu bir dünya, Jeanette Winterson için bir distopyadan farksız. Cinsiyetlerin yeni bir forma sokulabildiği dünya ise olması gerekenin sureti. Söz konusu yeni queer düzen, Winterson'ın "Vişnenin Cinsiyeti" (Sexing the Cherry, 1989) romanında kara bir kirazdan melezlenen dişi vişneyle açığa vuruluyor.
Sahi, neden çiçek ve meyvelerin bile cinsiyeti var? Bunun üzerine çok düşünmedik.
Ananas ve muz
Vişnenin Cinsiyeti'nde 17. yüzyıl İngilteresi olan ya da olmayan, fantastik bir dünyada Thames Nehri'nde bir bebek bulunur. Jordan (ananas) adındaki bu bebek, Köpek Kadın (soyulmuş muz) tarafından kurtarılır ve büyüyüp dünyayı gezmeye başlar; ama maceraları tuhaflıklarla bezelidir.
Romandaki anlatı birinci şahsın aktarımıyla üç bölüme ayrılır. Ancak her bölümde bakış açıları ve karakterler bir nevi yer değiştirir.
Birinci bölümde Jordan ve Köpek Kadın karakterlerinin anlatısına yer verilir ve 1630-1649 yıllarını kapsar. "1649" başlığını taşıyan ikinci bölüm, İç Savaş'la başlar ve 1661'de Jordan'ın Kral'a sunacağı ananas ile birlikte İngiltere'ye dönmesiyle kapanır. Üçüncü bölüm ise "Bir Süre Sonra" başlığıyla 1661'den 1666'daki Büyük Londra Yangını'na kadar sürer. Bu bölüme ise Jordan ve Köpek Kadın'ın başka bir evrendeki kopyaları katılır.
Yeni bir tarih
Winterson'ın kitabındaki en önemli vurgulardan biri yine tarihin yeniden ve istenilen şekilde yazılması üzerine. Winterson'a göre –ve yine onun dünyasına uygun bir şekilde– yeniden yazılmayacak hiçbir tarih yok ve eski günler zaten görülmeyecek kadar uzakta.
Winterson ve yazıldığı dönemin öncü kitaplarından olan Vişnenin Cinsiyeti'nden bahsediyoruz çünkü şimdilerde yazarın bu büyülü ve zihnimizde muazzam pencereler açan dünyası, Türkiye'deki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından kapatılmak isteniyor.
Buna yönelik ilk hamle, kitabın "muzır neşriyat" olarak değerlendirilmesiyle geldi. Bakanlığın kararına göre kitap artık "18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır ve müstehcen tesir yapacak" nitelikte. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından alınan kararla sadece "içi görülmeyen zarf veya poşet içinde" satılabilecek.
Bu zarf ve poşetlerin üzerinde eserin ismi ve "Küçüklere zararlıdır" ibaresinden başka hiçbir yazı ve resim olmayacak. Karara ilişkin yanıtı Winterson, bu sefer de "Tek Meyve Portakal Değildir" kitabıyla versin:
"Cinsiyetin ne senin?
"Ne fark eder ki? Sonuçta bu senin sorunun."
Jeanette Winterson hakkında
Pentekostal Kilise'ye mensup ebeveynler tarafından 1960'ta evlat edinilip misyoner olmak üzere yetiştirildi.
Kitapların gücünü erken keşfeden ve kendini bir lezbiyen olarak tanımlayan Winterson 16 yaşında evden ayrılıp küçük bir arabada yaşamaya başladı. Bu süre içinde eğitimini devam ettirdi ve Oxford Üniversitesi İngilizce bölümünde okurken ek işler yaparak geçimini sağladı.
25 yaşındayken yayımlanan ilk romanı Tek Meyve Portakal Değildir, 1985'te En İyi İlk Roman dalında Whitbread Ödülü'ne layık görüldü.
2006 yılında ise edebiyata hizmetleri için kendisine Britanya Kraliyet Onur Nişanı verildi. Düzenli olarak The Guardian gazetesine yazan Winterson, Manchester Üniversitesi'nde Yaratıcı Yazarlık profesörü.
1959'da Manchester, İngiltere doğumlu.
(TY)