Bizim maceramız Murat'ın artık eskiyen iPhone 7 Plus’ını yeni bir telefonla değiştirmeye karar vermesiyle başlıyor.
Öncelikle bu yazı bir rehber değil, çünkü telefonu Gürcistan’dan almadık. Ancak deneyimimiz ne kadar doğru bir karar verdiğimizi gösteriyor.
Murat, Kasım ortalarına doğru yeni bir iPhone almaya karar verdiğinde araştırmaya koyulduk. Kafasında net bir şey yoktu. Ancak yurtdışındaki fiyatlar çok daha cezbediciydi.
Örnek olarak iPhone 14 Pro 128 GB’lık modelin ABD’deki fiyatı 999 dolarken (bugünün kuruyla 18 bin 650 TL) Türkiye’de 40 bin TL’ye satılıyordu. Diğer ülkelerde de fiyatlar cezbediciydi. Pasaportsuzluk ve ulaşım kolaylığı Gürcistan'ı tercih listemize soktu.
Forumları takip ediyor, Ekşi Sözlük’ten entryler okuyor, gazetelerden haberleri takip ediyorduk. Biletleri alıp gidelim diye konuşurken Gürcistan’dan gelen haberlerin şekli değişmeye başladı. Türkiye’den Gürcistan’a bir insan akını vardı. Bunu gören mağazalar fiyatları arttırmıştı.
Uzun tartışmalar, fikir alıp vermeler, okumalar derken Murat’ın aklına eski bir arkadaşı geldi. Yurtdışıdan telefon getiren bu kişiyle kontak kurdu ve bir iki hafta sonrasında iPhone 14 Pro’nun 1 TB’lik modelini aldı. Bu bizim için biraz tercih biraz da zorunluluk oldu. Çünkü Türkiye’ye gelen herkes yanında yalnızca bir telefon getirme hakkına sahipti. İstenilen model veya renk kolay bulunmuyordu.
Murat yurtdışından gelen bu telefona 34 bin 500 lira gibi bir fiyata aldı. Telefonun Türkiye’deki fiyatı ise 53 binin üzerindeydi. Yani 18 bin 500 liralık devasa fark cebine kaldı.
Ayaküstü alışveriş
Buraya bir parantez açmak istiyorum. Çünkü telefonu Murat’la birlikte almaya gittim, telefonu satan kişiyle tanıştım. Biraz sohbet etme şansı da buldum. Bu durum Türkiye’de bildiğiniz bir sektör olmuş durumda. Satıcı telefonu Türkiye’ye getiren kişiye aldığı fiyat +100 dolar verdiğini söyledi. Kendisi de 30-50 dolar arasında bir kâr koyup satıyordu.
Bizimle birlikte yine iPhone almaya gelen başka kişiler de vardı. Satıcının telefonu da susmuyordu. Bir dükkandan filan bahsetmiyorum. Ayaküstü alışveriş.
Telefonu aldıktan sonra haberlere bizim için yeni bir gündem düştü. Yüzde 122,39 olarak hesaplanan devletin enflasyonu (yeniden değerlenme oranı) kayıt ücretini yılbaşından sonra 2 bin 732 TL'den 6 bin 91 TL'ye yükseltecekti.
Rize-Artvin üzerinden Batum yolları
Gürcistan planı için kafamız zaten rahatken, bu bigiden sonra ‘Artık gitmeliyiz’ dedik. Sadece yurtdışına giriş-çıkış yapacak ardından da telefonu kaydettirecektik.
Bilet arayışına koyulduk. En uygun seçenek olan Batum’a bilet bakmaya başladık. Direkt uçuşlar pahalıydı. Bu sefer Rize-Artvin’e yöneldik. Biletler 760 TL’den başlıyordu ki Batum biletleri bunun en az 3-4 katıydı. Seyahatimizin 3-4 gün öncesinden birer bilet kapıp yola koyulduk. Yola çıkmadan da birkaç gün kalmaya karar verdik.
Uçakta herkes telefon fiyatları hakkında konuşuyor birbirine hangi modeli ve nereden alacağını soruyordu.
Havalimanından sonra ilk durak 1 saatlik yolculukla Hopa oldu. Bu seyahat için HAVAŞ’a kişi başı 85 lira ödedik. Hopa’da inen herkes bir aceleyle minibüs ve taksilere yöneldi. Murat’la burada kahvaltı ettikten sonra biz de Sarp’a doğru yola çıktık.
Gürcistan halkı Hopa'dan alışveriş yapıyor
Hopa’nın merkezinden kalkan ve 20 TL ödediğimiz minibüsle 30 dakika gibi kısa bir sürede sınırdaydık. Minibüste BİM, A101 gibi marketlerden alışveriş yapıp, ellerinde poşetlerle evlerine dönen Gürcistanlı insanlar, çıldırmış gibi binlerce lira vererek iPhone almaya gidenlerin ardından şaşkınlık vericiydi.
Sınırda 150 TL’ye birer yurtdışı çıkış pulu edindik. Türkiye tarafında çalışan az sayıda pasaport polisi ve bundan kaynaklı oluşan yoğunluk nedeniyle biraz yavaş ama kabul edilebilir bir sürede karşı tarafa geçtik.
Araftaki bölgede ise Gürcistanlılar Türkçe konuşarak duty free'lerden aldıkları karton karton sigaraları geçirmek için bizim gibi insanlardan ricacı oluyorlardı.
Gümrük bölgesinden çıktıktan sonra ise taksiciler yaklaşmaya başladı. Ancak tercihimiz minibüs oldu. Kişi başı 2 lariye (14 lira) yine 30 dakikalık bir yolculukla Batum’un merkezindeydik.
Önce bir otel bulduk. Sırt çantalarımızı attıktan sonra da şehri keşfetmeye başladık. Türkiyeliler her yerdeydi. Sanki yabancı bir ülkeye değil, yazın Ege’de ya da Akdeniz’deki bir tatil beldesine gelmiş gibiydik.
Tek konu, iPhone
Ara sıra muhabbetlere konuk oluyor, konuşulanlara kulak kabartıyorduk. Tek konuşulan bir şey vardı: iPhone.
Kentteki tüm elektronik mağazaları Türkiye’den gidenlerle doluydu. Zoommer, iSpace ve iPlus iğne atsanız yere düşmeyecek kalabalıkta iş yapıyordu. Murat’ın aldığı telefon üzerinden (iPhone 14 Pro 1 TB) bir karşılaştırma yapmak gerekirse iSpace’te aynı cihaz 6 bin 499 lari yani 45 bin 350 TL gibi bir fiyata sahipti. Ülkeden çıkışta yüzde 10 gibi bir oranda vergi iadesi (tax free) alındığını düşününce 40 bin TL gibi bir fiyata geliyordu.
Ancak sonradan öğrendik ki bu çekilecek çile değilmiş. Kentte geçirdiğimiz üç günün ardından Türkiye’ye dönüş vakti. Yine aynı yolu izliyoruz. Sınırdayız. Gürcistan’ın pasaport polisinden sıra beklemeden kolay bir şekilde geçtikten sonra araf bölgedeyiz.
Ancak aklınıza gelmeyecek kalabalıkta bir insan sürüsü aldıkları iPhoneların vergi iadesini almak için sıra bekliyorlardı. Tek bir görevli memur yüzlerce insanla cebelleşiyordu. Sırayı dönüşümlü bekleyenler, sıradan çıkıp saatlerdir kalabalığın azalmasını bekleyenler vardı.
Gelmeden önce okuduğumuz yorumların hepsi doğruymuş. Sıra 5-6 saatten önce gelecek gibi değildi. Yanlarından geçip gittikten sonra Murat’la durum değerlendirmesi olarak bakışarak telefonu Türkiye’den almanın ne kadar doğru bir karar olduğunu teyit ettik.
3 milyon nüfuslu ülkede iPhone rekoru
Hopa’ya dönüş yolunda muhabbet ettiğim minibüs şoförü de bizlerle benzer bir kanıya sahip olacak ki en doğrusunu yaptığımızı söyledi. Hafta sonu gümrükte vergi iadesi için bekleme süresinin 8-9 saati bulduğunu ekledi.
Son bilgi olarak ben de şunu ekleyeyim. Gürcistan'ın nüfusu 3.7 milyon, Batum'un 160 bin. Gürcistan'da önceki sene 450 bin telefon satılırken, sadece 2022'nin ilk 11 ayında 1 milyonu aşkın iPhone satışı yapılmış.
Biz iPhone görünümlü Batum maceramızı sonlandırırken Gürcistan’ın yoksul halkı yine minibüslerle Hopa’daki marketlere, temel ihtiyaçlarını karşılamak için geliyordu. Yaşadığım bu tezatlığı hayatım boyunca unutacağımı sanmam.
(HA)