"Tek bir damlayla acının güzelliğini, vücuduma bereketi getiren adet döngüsünün kıymetini anladım. Yumurtalıklarımın işlevini kaybetmiş dokuyu her ay adet kanamasıyla atması, biyolojik bir son ve sonun başlangıcını yaratmamda bana ilham verdi."
Bu cümleler, genç bir müzisyen ve sanatçı olan Timi Pall’un Regl Bebeğimin Günlüğü isimli son projesine ilişkin açıklamasından alıntı. Dokuz tuvali puzzle gibi kullanarak bir tablo haline getiren Pall; regl kanını, parmaklarını ve tamponu kullanarak puzzle tamamlandığında anne rahmindeki bir bebek görüntüsünün oluştuğu bir eser ortaya koymuş.
Pall, eklenen her tuvalle birlikte daha da belirginleşen bebek figürünün ağzından kendi mesajını dünyaya iletmiş. 3. ayda, utangaç olduğunu ve cinsel organlarını asla göstermeyeceğini ve onu cinsel kimliği, ten rengi ve dini görüşlerinden bağımsız olarak kabul etmemizi bekleyen “regl bebek”, 9.ayda önyargısız ve beklentisiz halde doğmaya ve görevini yerine getirmeye hazır olduğunu söylüyor.
“Bir yumurta öldüğünde bir sanat eseri doğar”
bianet’e konuşan Timi Pall, dokuz aylık süreçte sadece tampon ve parmaklarını kullandığını belirterek BoredPanda isimli paylaşım sitesine koyduğu kanlı tampon fotoğrafının kimilerince mükemmel, kimilerince mide bulandırıcı bulunduğunu söyledi. Ancak bu eseri ortaya koymaktaki asıl amacının kullanılan maddelere veya araç gereçlere dikkat çekmek değil, mesajını dünyaya iletmek olduğunu da ekledi.
Pall’un sanat eserinin uzunca bir süre konuşulacağı, hem olumlu hem olumsuz tepkilerin hedefi olacağı bir gerçek. Ancak eğer bir sanat eserininin safi beğenilmek ya da onaylanmak üzere ortaya konulmadığını, bir eserin düşündürmek hatta gerekirse “rahatsız etmek” amacıyla da icra edilebileceğinde hem fikirsek Timi Pall’un bu eserinin amacına ulaştığını söyleyebiliriz.
Ki zaten sanat eserlerinde regl olgusunun kullanımı pek de yeni sayılmaz. 1965 yılında Japon sanatçı Shigeko Kubota’nın Vagina Painting performansı bu kullanımların en bilinenlerinden. Kan kırmızısı boyaya buladığı fırçasını bacaklarının arasına yerleştirerek pek çok kadının gizleme ihtiyacı hissettiği “regl kanını” kendi sanatını icra ederken bir araç olarak kullanan Kubota, kadın doğurganlığını sanatsal yaratı ile birleştiriyor. O dönemde de oldukça eleştiri alan performans yaratıcı zekanın maskülenlikle özdeşleştirilmesine karşı çıkması sebebiyle, feminist sanatta belki de mihenk taşı olarak görülen eserlerden.
Yıllar geçtikçe, feminist sanatçılar regl kanını eserlerinde kullanmanın farklı yollarını da keşfetmişler. Hatta bu sanat dalının artık bir ismi bile var: Menstrala. 2015 yılında Jen Lewis, Bioartography denilen biyolojik işlemler sırasında çekilen fotoğrafların oluşturduğu sanat dalına olan ilgisini keşfediyor ve bunu alışılmışın dışında bir şekilde ortaya koymaya karar veriyor; evet regl kanı ile. Ped alternatifi menstrual cup’lardan kullanan Lewis, biriktirdiği kanı tuvalete döktüğünde ortaya çıkan şekillerin oldukça etkileyici olduğunu düşünüyor ve bunu fotoğraflama kararı alıyor. Lewis amacının regl sürecini normalleştirmek olduğunu ve insanlara bir şeyin güzelliğini onun neyden yapıldığını bilmeden de takdir etmenin mümkün olduğunu göstermek istediğini söylüyor.
Ingrid Berthon Moine ise bu alanda “Red is the Colour” projesi ile biliniyor. Berthon bu projede dudaklarına regl kanını bir ruj gibi sürmüş oniki kadını fotoğraflıyor. Berthon açıklamasında, Batı kültürüde regl kanının bir tabu olduğunu ancak yeryüzünde Dieri gibi bazı kabilelerce bu kanın kutsal sayıldığını ve kadınının regl döneminde olduğunu belirtmek amacıyla ruj gibi kullanıldığını belirtiyor. Sanatçı ayrıca fotoğraflarda görülen 12 farklı rengin her birine kozmetik mağazalarında sıkça rastlanan ruj isimlerini vermiş
Leslie Labowitz-Starus da feminist performansı yüzünden başı neredeyse belaya girenlerden. 1971 yılında “Menstruation Wait” yani “Regl Bekleyişi” isimli performansını Los Angeles’taki Otis Sanat Enstitüsü’nde ilk sahneye koyduğunda okuldan atılmakla burun buruna gelmiş. Bir ders arasında yere çömelerek reglinin başlamasını bekleyen Starus, hissettiklerini izleyicileri ile paylaşmış ve bunu insanların önünde yaparak insanların bir kadının regl öncesindeki fizyolojik durumunu anlamalarını amaçlamış.
Son olarak, geçtiğimiz aylarda ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın cinsiyetçi ve mizojinik cümlelerinden rahatsız olan milyonlarca kadından biri, Sarah Levy öfkesini sanatı ile ifade etmeyi seçmiş. Menstrual cup kullanarak biriktirdiği regl kanını tampon ve boya fırçaları ile Donald Trump’ın bir portresine dönüştüren Levy, bu şekilde başta Trump’ın kendisine olmak üzere tüm dünyaya cinsiyetçiliğin ve kadın düşmanlığının kabul edilemez olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Sarah bazı insanların bu resimden oldukça rahatsız olduğunun farkında ancak kendisi bu kızınlık ve onaylamama durumunun başka yerlere, örneğin Trump’ın açık ve net bir şekilde cinsiyetçi ve ırkçı söylemlerine, kanalize edilmesi gerektiğini düşünüyor: “Bu hayatta öfkelenmemiz gereken çok şey var ve benim mütavazi sanat eserim bu listenin son sıralarında yer almalı.”
Geçtiğimiz 50 yıl içerisinde sergilenen Menstrala eserleri tabii ki bunlarla sınırlı değil. Umuyoruz ki, bu eserlerin sayısı ile birlikte “Regl kanı yoksa normal bir şey mi?” Dünyanın herhangi bir yerinde normal görülüyor olabilir mi?” veya “Bundan utanmayan kadınlar da var mı?” diye en azından bir saniye olsun düşünen insanların sayısı da artar.
Daha fazla eser görüntülemek için tıklayın. (GK/NV)